KESK eş Başkanı Aysun Gezen, Hükümet'in zam teklifine İzmir'de düzenlenen basın toplantısıyla yanıt verdi. Kamu İşveren Heyeti yani Hükümet'in açıkladığı teklifle kamu emekçilerinin ve kamu emekçisi emeklilerinin maaşlarında 2018 yılı için yüzde 3+3, 2019 yılı için yine yüzde 3+3 artış önerdiğini belirten Aysun Gezen, “Teklif ciddiyetten yoksun, 3 milyon kamu emekçisi ve 2 milyon kamu emekçisi emeklisi ile dalga geçen bir tekliftir. Hükümet, açlık sınırının 1.700  TL, yoksulluk sınırının 4.955 TL'ye dayandığı koşullarda aileleri ile birlikte 20 milyonu bulan geniş bir kitleye 'sefalete devam' teklifi yapmıştır" dedi.

'ALİ CENGİZ OYUNLARI'

Aysun Gezen, Ali Cengiz oyunları ile kamu emekçilerine düşük oranlı maaş artışı dayatıldığını öne sürdü. Birinci “Ali Cengiz" oyununun resmi enflasyon hesaplamalarında yapıldığını  iddia eden Gezen, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Başrolünde TÜİK'in olduğu bu oyunda, enflasyon hesaplamasında alt ve üst gelir grupları arasındaki fark görmezden gelinmektedir. TÜİK, enflasyon hesaplamasında alt gelir grubunun en çok harcama yaptığı giderlerin payını düşürmektedir. Yine toplumun alt gelir gruplarının gelirinin önemli bir bölümünü ayırmak zorunda kaldığı konut harcamalarının oranı, 2010 yılında yüzde 16.83 iken 2017 yılında yüzde 14.83'e indirilmiştir. Böylece yaşanan gerçek enflasyonun perdelenmesi hedeflenmiştir. Özellikle alt gelir gruplarının çarşıda, pazarda yaşadığı gerçek enflasyonun TÜİK tarafından açıklanan resmi enflasyonu katladığı görülecektir. Bu tabloyu es geçip 'işçiyi, memuru enflasyona ezdirmedik' diyenlere 'hangi enflasyona, TÜİK'in resmi enflasyonuna mı, yaşanan gerçek enflasyona mı' diye sormak gerekiyor. Buna rağmen kamu emekçilerinin maaş artışları TÜİK'in resmi enflasyonuna endekslenmiştir. Hatta 2014 yılında olduğu gibi kamu emekçilerinin maaş artışları TÜİK'in resmi enflasyonun altında dahi kaldığı olmuştur."

DEMOKRASİNİN OLMADIĞI YERDE EMEĞİN HAKKI OLMAZ!

Gezen açıklamasında OHAL'i de eleştirerek şunları söyledi: "KESK olarak en başından beri bir ülkede emeğin haklarını korumanın, kazanımlarını kalıcı hale getirmenin biricik yolunun o ülkede demokrasinin, gerçek bir laikliğin, barışın, adaletin, hukukun üstünlüğünün tesis edilmesinden geçtiğini vurguluyoruz. Demokrasinin, adaletin, hukukun ayaklar altına alındığı bir yerde emeğin haklarından bahsetmenin mümkün olmadığına dikkat çekiyoruz. OHAL’in işçilerin, emekçilerin hak alma mücadelesine set çekmek için sürdürüldüğünün tüm açıklığı ile itiraf edildiği koşullarda gerçek bir toplu sözleşmeden söz etmenin mümkün olmadığının altını bir kez daha çiziyoruz. Siyasi iktidar bugün OHAL-KHK rejimine sırtını dayamanın rahatlığı içindedir. Sendikal hak ve özgürlüklerimizi kullanamaz hale getiren OHAL-KHK rejiminin gölgesi toplu sözleşme görüşmelerine de düşmüştür.

Kamu emekçilerinin güne “acaba bugün de bir KHK çıkacak mı, beni de ihraç edecekler mi” tedirginliği ile başladığı koşulları fırsata çeviren siyasi iktidar kamu emekçileri ile dalga geçen teklifler sunmaktan çekinmemektedir. Bunun adı ölümü gösterip sıtmaya razı etme politikasıdır. Bizler emekçilerin haklarını gasp eden her türlü teklife, uygulamaya karşı kararlılıkla mücadele edeceğiz. Umuyoruz ki başta toplu sözleşme masasına oturan konfederasyonlar olmak üzere bütün emek meslek örgütleri bu mücadeleye ortak olacak; gerçek bir toplu sözleşme ve grev hakkımız için, iş güvencemiz için emekçilerin gerçek saflarına katılacak! Ve yine umuyoruz ki malum konfederasyon bu kez bizi yanıltacak! Yüzümüzü kara çıkarmasını en çok biz istiyoruz! Bugün emeğin, emekçilerin önündeki en büyük engel OHAL-KHK rejimidir. Bu nedenle tüm kamu emekçilerini öncelikle önümüzdeki en büyük engel olan OHAL-KHK rejimine karşı mücadeleye etmeye çağırıyoruz."

Editör: Haber Merkezi