İZ GAZETE- İz Televizyonu'nda yayınlanan Bülent Kepenek'in sunumuyla 'Emek Dünyası'nın konuğu, DİSK Ege Bölge Başkanı Memiş Sarı ve Genel İş 5 No’lu Şube Ali Haydar Kara, soruları cevapladı.

12. Eylül darbesinin 40. Yılı hakkında konuşan Sarı, "12 Eylül, 40 yıldır emeğe vurulan darbe olarak devam ediyor. İşçilerin asker silah zoruylaTürk-İş’e zorla geçirilmesi, 12 yıl boyunca mahkemelerde bütün arşivlerimizi yakması, her şeyimize el koyulmasına kadar 12 Eylül iktidarı emeğe olan saldırısını hala sürdürmekte. 12 Eylül bu ülkede çok büyük acılar bıraktı. Ama şundan gurur duyarım, DİSK beraat edip tekrar örgütlendiğinde barajı en hızlı şekilde aşan sendikadır. Bugün az üyesi var gibi gözükebilir ama Türkiye ve dünya işçi konusunda DİSK ne diyor diye bakar ve ona göre hareket eder” dedi.

‘BUGÜN EMEKLİ OLSAK BIRAKIN EV ALMAYI…’

Ali Haydar Kara, "12 Eylül’ün yapılmasını hızlı örgütlenen emek hareketine bir müdahale olarak değerlendiriyoruz. 12 Eylül öncesi elde ettiğimiz bütün haklarımız bugün bir şekilde geriletildi. Türkiye nüfusunun yaklaşık yarım milyon insanı kıdem tazminatını en üst rakamıyla alıyor ama bugün emekli olsak her birimiz borç batağındayız. Aldığımız hiçbir kıdem tazminatı bırakın ev almayı, borçlarımızı kapatmaya bile yetmiyor” dedi.

‘SAÇMA SAPAN ÖNLEMLER ALIYORLAR’

Memiş Sarı, 1 Haziran’da başlayan normalleşme süreciyle birlikte hiçbir şeyin iyi gitmedğini ifade ederek,  "Pandemi ile ilgili önlem alın diye bas bas bağırıyoruz, bugün işçiler hastalığa yakalandığında hizmet durursa bu vatandaşlara hizmeti kim götürecek? Niyetimiz kötü değil. Ama alınan karar kafelerde müzik çalınmasın falan oluyor. Biz pandemi diyoruz, onlar müzik diyor. İnsan düşünüyor, acaba coronavirüs 12'den sonra sarhoş olup müzikle coşarak daha çok kişiye mi bulaşıyor? Saçma sapan önlemler alıyorlar. Aslında pandemiyle ilgili birçok önlem alınabilir ama siz fabrikada çalışacaksınız, size ölmek serbest anlayışıyla hareket ediyorlar. Biz ise, fabrikalarda önlem alın yoksa size hizmet üretecek kimseyi bulamayacaksınız diyoruz” dedi.

‘HİÇBİR İŞ İNSAN HAYATINDAN ÖNEMLİ DEĞİLDİR’

“Koronavirüsü bir işçi sınıfı hastalığına dönüştürmeye çalışıyorlar” ifadelerini kullanan Sarı, “Hatta fabrikalar bir arkadaşta virüs çıktığında, o kişi çalışmaya devam ettiriliyor. Bugün sendikal hareket içerisinde olan tüm arkadaşların sendikası acil karar alarak faaliyet durdurabilir. Çünkü hiçbir iş insan hayatından önemli değildir” dedi.

‘İZMİR’E DÖNÜP BAKSINLAR’

Pandemi itibariyle İzmir Büyükşehir ve ilçe belediyelerin güzel önlemler aldığını ifade eden Sarı, “ Oksijen tüpü üretmeye, maske diktirmeye başladılar, maskematik çıkardılar ve hepsini muntazam bir şekilde yaptılar. Dünyanın en güçlü kapitalist ülkelerinde bile önlem alamayanlar, İzmir’e dönüp baksınlar” dedi.

‘MAAŞIMIZI DOLARLA ALAMASAK DA…’

Geçtiğimiz haftalarda doların yükselmesinin ülkeye etkilerini soran sunucuya ‘Siz dolarla mı maaş alıyorsunuz’ ifadelerini kullanan Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak’a gönderme yapan Ali Haydar Kara, ‘Ülkede yükselen enflasyonun etkilerini yaşıyoruz. Maaşımızı dolarla almasak da alacağımız bütün ürünler dolar endeksli. Biz Sayın Bakan gibi düşünmüyoruz” dedi.

‘İSİM İSİM SAYARDIM’

Kara, “Bugün bir maskeyi dağıtamayan iktidar ve saray rejimi var.  Ama Büyükşehir, İzmir’de bugün maskematikle nüfusunun yaklaşık yarısına maske dağıttı. Gittiğimiz süreçte kızdığımız dönem de oldu, teşekkür ettiğimiz dönem de. Bu süreçte İzmir’de işçileri korumak için tedbir almamış, yapmamış olsalardı, tek tek isim isim sayardım. Belediye başkanlarımız çok başarılı süreçler geçirdi, ama bu başarıları elde ettikleri insanlar bizleriz. Onların bizleri koruma gibi bir görevleri var. Yapacağımız sözleşmelerde bunları da hatırlayacağız” dedi.

’30 HAZİRAN’DAN İTİBAREN TÜM SENDİKALAR TOPLU SÖZLEŞMEYE BAŞLIYOR’

Sarı, "Bundan yaklaşık 2,5 yıl önce belediyeler şirketlerine doğrudan iş verebilme durumuna getirildi. AKP iktidarı baktı ki belediyelerde çokça mama var, bizde yararlanalım diye düşündü ve tüm kanunu değiştirerek her türlü ihaleyi açık hale getirdiler. Taşeron dediğimiz meret aslında en ağır işte çalışan kişi anlamına geliyor. Bunun üzerinde ihale yapıldı. Biz gerçek kadro isterken onlar belediye şirketlerini lütuf gibi önünüze sundular. Son iki buçuk yıldır son imzalanan Yüksek Hakem Kurulu’nun 4+4 toplu sözleşme yılda yüksek 8 zamlı bir sözleşme kurdular. Bu adaletsizliği getirdi. İlk zaman yüzde dördü koyduklarında bu ülkede enflasyon yüzde 26’ydı. Cumhurbaşkanı Erdoğan maaşına yüzde 26 zam alırken, işçiler yüzde 4 aldı.  Geçen enflasyon fırladığında yine yüzde 4 aldılar. Biz çok fedakarlık yaptık.  Şimdi biz hak ettiğimizi talep etmek için 30 Haziran’dan itibaren Türkiye’de örgütlü olan, yetkili tüm sendikalar kanun hükmünde geçen belediye çalışanlarla ilgili toplu sözleşmeye başlıyorlar. İlk kez özgür bir toplu sözleşmeye geçiyoruz. Bu işçi arkadaşlarımızın ekonomik haklarını biz hazırladık. Bu bir pazarlık ve mücadele. DİSK olarak bu mücadeleden alnımızın akıyla çıkacağız” dedi.

‘ÜYEMİZ OLMAYAN İŞÇİLERİN DE GÖRÜŞLERİNİ ALACAĞIZ’

Ali Haydar Kara, Konak, Karabağlar ve Buca’da yapılacak olan toplu sözleşmelere nasıl hazırlanacakları hakkında konuşarak, "Üç belediyede toplam 5 bine yakın üye sayımız var. Bunların tamamını ve üyemiz olmasa da bu işyerlerindeki her bir çalışanın beklentilerini ve görüşlerini alacağız. Örneğin demokrasi meselesini çok önemsiyoruz. Bu ülkede cumhuriyetin değerleri yok sayıldı, biz cumhuriyet rejimini kabul eden bir madde oluşturduk. Hayata ilişkin her alanı değerlendirdiğimiz maddelerimiz var. Bir tanesi de pandemi meselesi. Bununla ilgili de bazı önerilerimiz var. Bazı toplu sözleşmelerde yüzde yirmiye imza atıyorduk ama bu pahalılık iki yıl önce imza attıklarımızın çok üzerinde. Biz aldığımız gıda çeklerinden doldurduğumuz sepet yarı yarıya azaldı. Böyle bir süreçte toplu sözleşmeye giderken tabii ki beklentilerimiz yüksek. Hazırlıklarımız tamam” dedi.

‘V ŞEKLİNİ VERGİ OLARAK ÇİZDİM’

Sarı, “AKP’li başkan buzdolabı ile ülkenin gelişimini aktardı. Maliye bakanı v şeklinde büyüyeceğiz dediğinde V şeklini aklımda vergi olarak çizdim. AKP’li Cumhurbaşkanı 2019’da bilmem kaç buzdolabı satıldı, şimdi 2 milyon 850 adet buzdolabı satıldı diyor ama bu süreçte 3,5 milyon gencin evlendiğini söylemiyor. 700 bin genç buzdolabı alamıyorsa, ailesiyle yaşıyor. Refaha bak!

‘KESİLECEK HER KURUŞ İZMİRLİLERE YAPILACAK HİZMETİ ENGELLEMEKTİR’

‘Şimdi de yerel yönetimlere karşı bir yasa getirmek istiyorlar’ ifadelerini kullanan Sarı, “Belediye başkanları, yerel yönetimlerde değişiklik yasası çıkmadan kendi partilileriyle bu yasaya karşı halkı bilinçlendirmeli. İzmir’den kesilecek bir kuruş İzmir halkına yapılacak hizmeti engellemektedir. Bunu İzmir halkıyla paylaşmalılar. Eskiden belediyeler sadece bir bakanlık olan İçişleri Bakanlığı’na bağlıydı şimdi, Sayıştay’da İçişleri’ne, maliye konusunda, Hazine ve Maliye’ye bağlılar, daha düne kadar tek bir bakanlıktaydılar. Konuşulacak o kadar şey var ki ama doğru tahliller yapmak gerekiyor. Bu yasa Meclis’e gelmeden topyekun bir cevap vermeli. Siz halka gerçekleri anlattığınızsa neyinizi keserlerse kessinler o halk sizin arkanızda durur” dedi.

‘ALİAĞA’DA İŞÇİLER ÜCRETLİ İZNE AYRILMIŞ GİBİ GÖSTERİLDİ AMA…’

Kara, "Pandemi sürecinde birçok belediye emek verdi çaba sarf etti. İzmir’deki neredeyse tüm belediyeler elinden geleni yaptı, işçiyi kısa çalışma ödeneğine mahkum etmedi. Aliağa Belediyesi’nde ise pandemi sürecinde tüm çalışanların tamamı idari izinli sayıldı, ücretli izne ayrıldı gibi gösterildiler ama çalıştılar, maaşlarını eksik aldılar ve sigortaları da yapılmadı. Ama şikayet etmemize rağmen devlet hiçbir işlem yapmadı. Biz bu sorunu her yerde açtık. Ama bazı belediyelerle sorun yaşadık. Bunlardan bir tanesi Bergama, sonra Aliağa.  Aliağa’da yakın dönemde 250 tane insan işten atıldı, her biri sendikamızın üyesiydi. Gerekçelerden biri teknolojik gelişmeydi ama sonra kendisine yakın partili, yaklaşık yüz tane insanı getirip istihdam etti” dedi.

‘SON BALLI LOKMAYI GÖTÜRMENİN TELAŞI İÇERİSİNDELER’

Geçtiğimiz günlerde AKP’li Cumhurbaşkanı Erdoğan, Bireysel Emeklilik Sistemi'nde toplanan milyarlarca liranın özel sektöre kredi olarak verilebileceğini söylemişti. Bu konuya muhalefetten çok sert tepki gelirken Sarı, “Kıdem tazminatından bir şey koparamayınca BES’e saldırdılar. Hükümet kıdem tazminatına el uzattı, fona çevirmeye çalıştı ama istemeye istemeye sendika tepkisiyle geri adım attılar. 5-6 yıl önce kafalarında, ‘Tüm şirketleri bireysel emeklilikte kurulacak fonun üzerinden bir araya getirip devletin eline verelim’ vardı. AKP paranın nerede toplanacağının iyi hesabını yapıyor. Baktı satacağı hiçbir şey kalmadı, fonlar üzerinden birikimler yaparak Türkiye'deki son ballı lokmalar götürmenin telaşı içerisindeler” dedi.

 ‘BÖKE AZ BİLE SÖYLEMİŞ, KATILIYORUM, DAHA FAZLASINI SÖYLERSE DE ALKIŞLARIZ’

Geçtiğimiz günlerde, CHP Genel Sekreteri Selin Sayek Böke, katıldığı bir programda AKP'ye yakınlığıyla bilinen ve aldıkları kamu ihaleleri ile dünya sıralamasında ilk 10'da yer alan şirketler için 'kamulaştıracağız' demişti. Sarı, Böke’nin bu açıklamasına yönelik, “Biz baştan beri eğitim, sağlık, ulaşım özelleştirmeden kurtarılıp kamusallaştırılmalı diyoruz. Bu pandemi döneminde özelleştirmenin ne kadar kötü olduğunu bir kez daha gördük. 2007’ye kadar bir evin sağlık bedeli atıyorum 200 lirayken bugün 4 bin lira oldu. Tercihe baktığınızda askeri ücretle çalışan aileler bile çocuğu okula göndermeye çalışıyor, iyi eğitim alsın diye. Eğer Selin Sayek Böke öyle demişse, katılıyorum, az bile söylemiştir daha fazlasını söylerse de alkışlarız. Ayrıca bunu yapacak herhangi bir siyasi partiyi de alkışlarız” dedi.

‘DERDİMİZ ÜZÜM YEMEK, BAĞCIYI DÖVMEK DEĞİL’

Kara, son dönemde Narlıdere Belediyesi’nde bir örgütlenme yaptıklarını ifade ederek, “Orada bir şirkette çalışanların yaklaşık yüzde 90’ı bize üye oldu. Buradaki arkadaşlarımızın tamamı daha önce bir sendikaya üyeydi. Biz bakanlığa Eylül ayında başvuruda bulunduk, amacımız bu kentte en düşük maaş alanlardan biri olan şirket için çabalamak ama oradaki sendikanın çekilmesi lazım. Sandık kurulmasını istiyoruz. Arkadaşlarımız o sendikayı tercih ederse çekilir ve bütün gelişime elimizden ne geliyorsa katkı koyarız. Belediyenin o şirketinde bitmiş bir toplu sözleşme var ama oradaki sendika işçileri hiç bilgilendirmiyor ve işçiler de bundan faydalanamıyorlar. Neredeyse asgari ücrete yakın bir ücret alıyorlar. Derdimiz üzüm yemek bağcıyı dövmek değil” dedi.

‘DİRENİŞİMİZE GÜVENİYORUZ’

Memiş Sarı son olarak, “Biz direnişimize güveniyoruz. İzmir kamuoyu hiçbir zaman unutmasın biz işçilerin haklarını savunacağız ama bu ülkede doğa, kadın, özgürlük sorunları var. Biz doğayı katledenlere karşı doğa savunucularla yan yanayız, kadına şiddete karşı sokaktayız. Biz karanlıktan aydınlığa giden yolda fener olmanın mücadelesini birlikte veriyoruz, özgür ruhumuza da güveniyoruz” dedi.

Editör: Haber Merkezi