Uğur NAZLIOĞLU- 97. yıl dönümünde İzmir İktisat Kongresi (17 Şubat- 4 Mart1923) gerek Türkiye işçi sınıfı tarihi açısından gerekse kadınların mücadele tarihi açısından yeterince ele alınmayan, bugünü anlamak adına belki de layığı ile tartışılmayan konuların başında geliyor. Kurtuluş Savaşı’nın hemen akabinde ve henüz uzlaşı yaratılamamış Lozan görüşmeleri sürecinde toplanan kongrenin elbette dış politik, iktisadi ve siyasi boyutlarının da tartışmaya değer detayları olmakla birlikte, toplumların tarihini sınıf mücadeleleri üzerinden değerlendiren ve bir emek örgütünün yöneticisi olarak daha fazlaca, kongredeki emek grubunu temsil eden işçi erkek ve kadınların, kongredeki yaklaşımlarına, ilkelerine ve önerilerine dikkat çekmeyi gerekli görüyorum. Ancak yazıda temel olarak vurgulanmak istenen mesele kongrenin bütünü ve tarihteki yeri değil, aksine sadece işçilerin kongredeki tartıştığı konular ve bu konuların günümüzde dahi bir kısmının kazanılmaya muhtaç hakları kapsıyor olmasıdır. Zira bütünüyle değerlendirildiğinde 1. İzmir İktisat Kongresi, TBMM tarafından güdümlü olduğu, bazı grupların temsiliyet konusunda sorun yaşadığı ve son kertede belli bir politik hedefe hizmet ettiği gerçeği değerlendirmeye muhtaçtır başlıklardır.

İZMİR TERCİHİ

Kongrenin İzmir’de toplanmasının stratejik bir tercih olduğu görülmektedir. Ankara’nın kongreyi toplamada yeterli gelişmişliğe sahip olmaması ve sosyolojik olarak muhafazakar yapısının olması, İstanbul’un ise Kurtuluş Savaşı sürecinde Ankara Hükümetine olumsuz bakışı, uzun yıllar Osmanlı’nın başkentliğini yapmış olması bu iki ilin tercih edilmemesinde belirleyici olmuştur. İzmir ise liman kenti olma özelliği, farklı din ve milliyetten insanın kentteki sayısı, İzmir’in Anadolu’ya görece farklılıklara açık, daha hoşgörülü sosyolojiye sahip olması, Lozan görüşmelerinde batılı devletlere bir mesaj niteliği taşıması adına tercih edilme sebebi olmuştur.

KONGREYE DAİR

Kongrede toplam 135 civarında delege varken, 1100 civarında katılımcı kongreye eşlik etmiştir. Delegeler arasında önerileri ve katkılarıyla fark yaratan 6 kadın delege yer almış (Hayriye, Emine, Şefika, Münire, Nigar ve Rukiye) 300’den fazla kadın katılımcı salonda kongreyi takip etmiştir. Özellikle uzun yıllardan beri savaşlarda ölen ve çalışma yaşamına katılamayan erkeklerin çokluğu işçileşmenin arttığı İzmir vb. kentlerde kadın işçiliğini de arttırmıştır. 1828 yılında Türkiye’de ilk kadın eylemi olarak bilinen İzmir’deki Müslüman mahallelerde ekmek zammını çocuklarıyla birlikte protesto eden kadınlar, dönemin İzmir Valisi Hasan Paşa’ya zammı geri aldırmak zorunda bıraktırmıştır. Kongredeki altı kadın delege sosyalist fikirlerden etkilenmiş, sınıf bilincine sahip ve kararlı işçiler olarak bugüne ışık tutan konular üzerine karar aldırmayı başarmıştır. Dönemin Tevhid-i Efkar gazetesinin de haberleştirdiği üzere kongredeki kadın delegelerden Rukiye Hanım “Türkiye’de memleket işlerine kadınların da iştirak etmesi ilk kez vuku buluyor. Bu şerefin bize müyesser olması kalplerimizi refah ve gurur hisleriyle doldurdu. Yaşasın TBMM ve onun hükümeti, yaşasın Türk işçi ve köylüler, yaşasın Türk işçi kadınlığı!” konuşmasını gerçekleştirerek kadınların kongredeki önemini işaret eden ipuçları sunmaktadır. Genel işçi hakları üzerine örneğin; “amele” yerine “işçi” denmesi kararından, 1909 Tatil-i Eşgal Kanunu’yla getirilen kamu hizmetlerinde sendikal örgütlenme yasaklarının kaldırılmasına, 1 Mayıs’ın işçi bayramı olarak kabul edilmesine dek önemli kararlar alınmıştır. Gece, tatil ve bayram çalışmalarının düzenlenmesi bugünün uygulamalarını aşacak şekilde kabul görmüştür. Ancak özellikle kadın işçilerin doğum öncesi ve doğum sonrası 8’er hafta ücretli izinli sayılması ve her ayın 3 günü ücretli regl izni kullanmalarına dair alınan kararlar önem arz etmektedir.

SONUÇ YERİNE

Elbette ki kongrede alınan kararların hepsi hayata geçmemiş, işçi sınıfı mücadeleleri ilerleyen yıllarda alınan kararların bir kısmını kazanım haline getirmiş ancak bir kısmı hâlâ önümüzde bir hedef olarak durmaktadır. 2019’da Bornova ve Tire belediyelerinde, 2020 yılında Turgutlu Belediyesinde DİSK/Genel-İş Sendikası İzmir 7 No’lu Şube olarak imzalamış olduğumuz toplu sözleşmelerde 1 gün regl izni ve doğum sonrası yasal izinlerin üzerine 8 hafta ücretli izin maddeleri kadın işçiler için kazanım haline dönüşmüştür.

Günümüzde gerek mücadeleler gerekse toplu sözleşmeler yolu ile kazanılan hakların anlamı elbette büyüktür. Ancak işçi sınıfının mücadele tarihi bugün bizlere üretenlerin yöneten olması gerektiği bir dünya hedefini ortaya koymaktadır. Bu mücadeleyi önümüze hedef olarak koyanlara ve bu şanlı tarihi yaratanlara selam olsun.

Kaynak:EVRENSEL

Editör: Haber Merkezi