Cuma akşamı Resmi Gazete'de yayınlanan 692 Sayılı Kanun Hükmünde Kararname ile işinden ihraç edilen İzmir Tüm Bel-Sen 1 No'lu Şube Başkanı Çağdaş Yazıcı bir mesaj yayınladı.

Yayınlanan mesajda ihracıyla ilgili bilgiler veren Yazıcı 'Muhtemelen ofisinize geldiniz, bir boyoz yahut simiti bölüp bir yandan da göz ucuyla haberleri takip ediyorsunuz. Bugünün Pazartesi olması yeterince can sıkıcı ama size biraz kötü bir haberim daha var. Cuma akşamı Resmi Gazete'de yayınlanan 692 Sayılı Kanun Hükmünde Kararname ile dokuz yıla yakındır çalıştığım İzmir Büyükşehir Belediyesi'ndeki görevimden ihraç edildim. İzmir Büyükşehir Belediyesi'ndeki yirmi küsur ve farklı kamu kuruluşlarında çalışıp Cuma akşamı aynı akıbete uğrayan 7.000'i aşkın, genel olarak ise şu ana kadar ihraç edilen 150.000'i aşkın kimse gibi..' ifalerine yer verdi. 

Mesajın tam metni şöyle;

'Neden ihraç edildim, var mıdır bir gerekçe? Elbet ihraç edenlerin bir gerekçesi vardır da bize söyleme lüzumu görmediler. Görseler de bu onların gerekçesi. Ama sanırım biraz canlarını sıkmış olabiliriz. Bir konuşmasında "ünlü bir Türk düşünürü" "devleti anonim şirket gibi yönetmekten" falan bahsediyordu. Daha çok giderek bir aile şirketine benzediği ve biz o "aile"den olmadığımız için olabilir.

Espri bir yana, yaşadığımız haksızlık içimize kopkoyu bir öfke oturttu. Ama bu coğrafyada binlerce, on binlerce, yüz binlerce, milyonlarca insan çok ağır bedeller ödediler, baskıya maruz kaldılar, öldüler, sevdiklerini yitirdiler, yaşadıkları kentlerin başlarına yıkıldığını gördüler, işlerinden edildiler, özgürlüklerinden mahrum edildiler. Dolayısı ile bizim bugün yaşadığımız şey tüm bunların yanında çok da mühim değil.

Ama şu kısmı mühim; korkmuyoruz!
OHAL-KHK-Kayyum rejimi ile susmamız, sesimizi kesmemiz, evimize kapanmamız, kabullenmemiz, bir avuç hırsız ve katilden korkmamız isteniyor ya, korkmuyoruz! Susmayacağız, sesimizi kesmeyeceğiz, evimize kapanmayacağız, kabullenmeyeceğiz, sıramızı beklemeyeceğiz.

Türkiye'de bize sunulan görüntü saray-saltanat düşkünlerinin ne kadar güçlü, ne kadar çok oldukları; bizim ise ne kadar az ve aciz olduğumuz. Gerçek bu değil! Az da, güçsüz de değiliz. Gerçek şu! Biz değil, onlar korkuyorlar! İşçilerden, emekçilerden, ezilenlerden, kadınlardan, gençlerden, örgütlenmelerimizden, sınıf mücadelesinden, sendikalarımızdan, kitle örgütlerimizden, odalarımızdan, sokakta olmamızdan korkuyorlar.

O saraydaki saltanatın çok uzun sürmeyeceğinden korkuyorlar. Korkularını büyütmeye devam edeceğiz.

Evet, bir süre birlikte çalışamayacağız. Koridorda karşılaşıp selamlaşamayacağız. İki lafın belini büküp bir sigara tellendiremeyeceğiz belki bir süre ama biz buralarda olmaya devam edeceğiz.

Aklınca bizi açlıkla terbiye etmeye çalışıp, çocuklarımızı yoksullağa mahkum edenlerin karşısında, sizlerin yanı başında olmaya devam edeceğiz.

Bundan sonra biz pek faydalanamayabiliriz ama yemek kartı istemeye, kreş istemeye, ulaşım hakkı istemeye devam edeceğiz.

Dolayısı ile görüşeceğiz. Birlikte üstesinden geleceğiz...

Sizi seviyorum. Dayanışmayla kalın!

Arkadaşınız, 
Muhriç kamu emekçisi Çağdaş Yazıcı'


 

Editör: Haber Merkezi