Kovid-19 sürecini değerlendiren Erkan Batmaz, pandemi sürecinde hayatını kaybeden sağlık çalışanlarını andı. Batmaz, “İzmir’de ikinci dalganın birinci piki belli bir alanda kontrol altında diyorlar. Aslında baktığınızda İzmir içinde kırmızı alarm verilmiş durumda. Bazı verileri çok şeffaf alamadığımız için bazı bilgileri temsilcilerimiz aracılığı ile alabiliyoruz. Biz işin merkezinde geliyoruz. Biz madolyanın diğer yüzünü görebiliyoruz. Bu sayıları öyle değerlendirmek gerekir. İzmir’deki sağlıkçıların bulaş sayısını baktığımız zaman 400’leri buldu. Bu sayı bizim ulaşabildiklerimiz” dedi.

‘İLK ALINAN KARARLARDAN BİRİ İŞ DURDURMA’

Türkiye’nin en büyük şubelerinden Genel İş 2 No’lu Şube Başkanı Arif Yıldız ise, “Mücadele etmezsek işçi sınıfının başına neler geldiğini gördük. Özellikle pandemi sürecinde işçi sınıfının önemi bir kez daha çıktı. Birçok üyemizde virüse yakalandı, bir arkadaşımızı kaybettik. Aslında 2019’un Ekim Kasım aylarında pandeminin olduğu belliydi ama hükümet bunu saklıyordu. Ta ki dünya bankası ülkelere belli bir para ödeyeceğini söyledikten sonra Sağlık Bakanı çıktı ilk vakayı açıkladı. İşçi sahada hizmet üretmeye devam edecekti. İlk alınan kararlardan birisi önlem alınmazsa, iki gün içinde iş durdurmaydı. 3 işyerine 4 defa iş durdurduk üst üste. Önlemler alındıktan sonra işin başına geçtik. Haklı olduğumuz çıktı ortaya. Birçok birimimizde önlemler alındı eksikler var mı tabi ki var. Önlem alınmasını istiyoruz. DİSK’in açıklamasına göre yüzde 28 emekçi hayatını kaybetti pandemiden kaynaklı ama baktığınız zaman hükümet neyin önlemini aldı? Biz tavrımızı koyduk, burdan da duyuruyoruz önlemler almazsa iş durdurma hakkımızı kullanırız” ifadelerini kullandı.

‘TALEPLER KARŞILIKSIZ KALDI’

Sağlık emekçilerine 5 günde bir yaygın test yapılması ve bilgilerin şeffaf paylaşılması taleplerini olduklarını belirten Batmaz, “Maalesef hem İzmir’de hem de birçok şehirde bu talepler karşılıksız kaldı. Belli bir süreden sonra biz eylemlere başladık. Pandemi statü ayırmıyor. Hastanelerde dağıtılan ek ödemelerde inanılmaz bir adeletsizlik oluştu. Mesela işçi arkadaşlarımıZ hiç almadı, hemşireler çok cüzzi bir miktar aldı. Hekimler, asistanlar belli bir ücret aldı. Aynı acil serviste çalışan hemşireler arasında bile uçurum oluştu. Pandemi nasıl statü ayırmıyorsa siz de ayırmayın demedik. Bizler aynı alanda çalışan insanlarız ama bizi bölmeye çalışıyorlar. Ekonomik çıkarlar halk sağlığı çıkarlarını yendi. Bu kadar sorunun içinde bu süreç için ‘başarılı’ demek bana gerçekçi gelmiyor” diye konuştu.

‘İKTİDAR PANDEMİ KRİZİNİ FIRSATA ÇEVİRDİ’

“İktidar her kerizi fırsata çevirdiği için bu dönemde de pandemi krizini fırsata çevirdi” diyen Arif Yıldız, “Belediyelerin ciddi anlamda bütçelerini kesti. Her krizin faturasını işçilere, emekçilere kesmeye çalışan iktidar bu dönemde de aynısını yaptı. Milli bayramlara geldiğinde pandemiden dolayı yasak getiren ama turizme yasak getirmeyen, özel okullara yasak getirmeyen açan ama devletin okullarını hala açmayan bir hükümet var. Umrunda değil, halk ölmüş, hastalığa yakalanmış umrumda değil. Biz DİSK olarak baştan beri şunu söylüyoruz. 14-15 gün sokağa kimse çıkmaz, azami sayıda tutulmaya çalışılır, bütün yurttaşlar testten geçirilir ama yok. Bakıyoruz 6 ay içerisinde 6 milyonu anca bulmuş test sayısı ama Saray’da çalışan 42 bin kişiye üç günde bir test yapılıyor. Bunu talep eden sağlık çalışanları sürgüne gönderiyorlar” diyerek sendikalarında bu olaylara samimi yaklaşmadığını ve hükümetin değirmenine su taşıdıklarını söyledi. Batmaz, “Sağlık emekçisi ne pohpohlanmak ne mükafat istiyor, hakkını istiyor” dedi. Batmaz, sağlık çalışanlarının kreş talebini de dile getirdi.

’17 BİN İŞÇİ İÇİN SÖZLEŞME’

İzelmandaki Toplu Sözleşmenin 17 bin kişiyi ilgilendireceğini kaydeden Genel İş 2 No’lu Şube Başkanı Arif Yıldız, “Eğer bir aksilik çıkmazsa, bir yasaklanma olmazsa toplu sözleşme başLayacak. Gaziemir emekçileri rahat olsun, olması gereken yerde olacaklar. O konuda akıllarında herhangi bir soru işareti olmasın. Ciddi bir vergi adeletsizliği var. Dünyada verginin vergisini veren tek ülkeyiz. Sadece toplu sözleşmelerde üyesini duyarlı hale getirmemeli sendikalar. Yılın 365 günü sömürülüyoruz, yılın 365 günü mücadele etmeyi öğretmemiz gerekiyor. Bu vergi adeletsizliği ile ilgili Türkiye’nin her yanında alana çıkılması gerekiyor. Vergiyi alabildikleri tek bir yer var, işçi sınıfı. İşçi 39 liraya açlık sınırının altına mahkum edildi. Üsttekiler yanyana gelmeyebilir, koltuk kaygıları var. İşçi sınıfı yan yana gelmek zorunda. Bunun içinde arkadaşlarımızı yan yana gelmeye, mücadeleye çağırıyoruz” ifadelerini kullandı.

GÜMRÜKÇÜ'YE SERT ELEŞTİRİ: GELDİĞİ YERİ UNUTUP...

“İşçiyle halkı karşı karşıya getiren ama seçim zamanı sendikalara gidip ‘Ben işçiden emekçiden yanayım’ diyip toplu sözleşmelerde gerçek yüzlerini ortaya koyuyorlar. Biz bunu Çiğli Belediyesinde gördük. Bunun gibi birçok belediye başkanı var. Geldiği yeri unutup, koltuğa oturduktan sonra koltuğun şeklini alıp başka bir şekle evrilip işçiye emekçiye zul eden belediye başkanlarından bahsediyorum. O işçilerin sayesinde seçimler kazanılıyor. Bir dahaki seçimde de tarihin çöplüğüe gömülürler ama o işçiler orada kalır. İşçinin yerinde olan belediye başkkanlarını da işçisi sahiplenir” diyerek sözlerine son verdi.

Editör: Haber Merkezi