Park, bahçe ve yeşil alanlarda 8 yıldır işçi olarak çalışan Erkin Zengin, Özel İstihdam Bürolarını (ÖSB) kıdem tazminatlarının ortadan kaldırılmasına yönelik bir politika olduğunu, diğer yandan da sendikal ve sosyal haklarının ellerinden alınmaya çalışıldığını söyledi. Eskiden işçi pazarlarında dayıbaşlarının işçiyi gücüne ve tipine göre seçtiğini anlatan Zengin, özel istihdam büroları yasal prosedüre uydurulsa da kiralık işçi yasasının buna benzer bir uygulama olduğunu ifade etti. Örgütlü mücadele ile yasaya karşı durulması gerektiğini söyleyen Zengin, “Burada görev sendikalara düşüyor. Bana göre sendikalar bu işte geç kaldılar. Zaman zaman örgütlü olduğumuz sendikalarda eylemler yapıyoruz ama bunu daha ileriye götürebilmeliyiz. Sendikalar bürokratlaşmış dolayısıyla tabanın sesini sadece ekonomik boyuta indirmişler. Sendikalar işçilere sahip çıkmaz zorunda, burada yöneticilere daha fazla iş düşüyor. Ellerini taşın altına önce sokacak olan onlar. Taşın altına eline sokmazlarsa yaptığımız işler kısa vadeli günlük işler olur. Yasaya dur demezsek istihdam büroları dışında çok daha ağır koşulları bize dayatacaklar” dedi.

‘KİRALANMAK İSTEMİYORUZ’

Oktay Kırmızı 15 yıldır park bahçe ve yeşil alanlarda işçi olarak çalışıyor. Kırmızı, ÖSB’nin hükümetin yandaşlarının cebine para aktarmak amaçlı uygulanan bir yasa olduğunu söyledi. Kiralık işçi olmak istemediklerini belirten Kırmızı, “Beni bir saatlik kiraladığı zaman ben ne yapayım. Bir saat işçi kiralayacak sonra işsiz yok diyecek. Bir saatlik kiralamayla bu işin çözülecek bir yanı yok. Kiralık işçilik ya da özel istihdam büroları bunlar bizleri köleleştirmedir” dedi.  

‘SENDİKALAR ORTAK MÜCADELE ETMELİ’

9 yıldır park bahçe ve yeşil alanlarda işçi olarak çalışan Rıza Öz, kiralık işçi yasasına tepki göstererek “Zenginlerin daha çok zenginleşmesi, işçileri köleleşmesi demek. İleri demokrasiden bahseden bir ülkenin 1800’lü yıllara dönmesi işçiler açısından çok vahim bir durum. Bizlerin geleceği şuan bile garanti altında değilken, belirli kişilerin işçilerin üzerinden para kazanıp böyle yapmalarını bir türlü anlamış değiliz” dedi. Sendikalar bu konuda çok büyük bir etki sahibi olması gerektiğini, ama bu konuya dair çok fazla eylem yapılmadığını belirten Öz, tüm sendikaların ortak tepki göstermesi gerektiğini söyledi.

‘ARAÇ KİRALAR GİBİ...’

Selahaddin Şimşek 10 yıldır park bahçe ve yeşil alanlarda işçi olarak çalıştığını söyleyerek, şöyle devam etti: “Başbakan olsun Cumhurbaşkanı olsun işçilere neden böyle şeyler yapıyorlar anlamıyoruz. Araç kiralar gibi insanları kiralamaya gerek yok. Büyükler bizi duysun. Bizim tek amacımız çalıştığımızın, emeğimizin karşılığını almaktır. Buradan sayın başbakana sesleniyoruz, bize, işçilere dokunmasınlar tek isteğimiz budur. Başka hangi ülkede böyle uygulamalar var, bir tek bizim ülkemizde böyle kanunlar çıkıyor. koltuklarına oturuyorlar şöyle kadro vereceğim diye konuşuyorlar, ağzımıza tatlı verip bizi kandırıyorlar. Kimi kandırıyorsunuz? Bırakın da çalışalım emeğimizin karşılığını alalım” dedi.

SEÇİM DÖNEMİNDE İŞÇİLERİ KANDIRMAK İÇİN...

Park bahçe ve yeşil alanlarda 11 yıldır çalışan Polat Aktaş, taşeron çalışma yerine getirilmek istenen özel sözleşmeli personel uygulamasına tepkili: “Kadro falan da yok o da yalan. Sözleşmeli taşeronsun onun süresini de üç yıl yapıyor. Bunun sebebi de üç yıl sonra seçimlerin olması. Seçimleri üç yılda bir yaparak işçileri kandırıyor” dedi. Türkiye’de sendikacılığın olduğuna inanmadığını söyleyen Aktaş, “Çünkü zaten bir bölümü hükümetin kontrolü altında, bir bölümünde eş dost ilişkisi var öyle yürüyor işler. Bu zamana kadar da sendikaların bir şey yaptığını düşünmüyorum. Ben sendikalardan umutlu değilim. Halkın uyanması lazım” dedi.

Eda Aktaş/Sevim Gündör - Evrensel

Editör: Haber Merkezi