NİL KAHRAMANOĞLU/ İZ GAZETE-  ‘15-16 Haziran, Türkiye işçi sınıfının baskıya ve adaletsizliğe karşı ayağa kalktığı, kendisi için sınıf olma bilinci ile mücadeleye giriştiği onurlu mirasın adıdır’ diyen Eğitim-İş İzmir 2 No’lu Şube Başkanı Ahmet Cangı, 50 yıl önce atılan bu adından çıkartılacak birçok ders olduğunu söyledi.
 

Haziran işçi isyanının, Türkiye’de sendikal bürokrasiye ve hukuksuz dayatmalara karşı mücadelenin simgesi olduğunu söyleyen Cangı, “Türkiye son 18 yıldır baskıcı ve otoriter bir siyasal anlayış ile yönetilmekte ve bu anlayış en çok emekçiler üzerinde baskı kurdu. AKP iktidarı 18 yıl boyunca yalnızca yeni bir siyasal rejim değil yeni bir emek rejimini de inşa etti. İktidar 18 yıl boyunca sadece emekçilere yönelik baskı politikaları ile yetinmemiş her biri cumhuriyet mirası olan kamusal emeği de topyekûn tasfiye etti” şeklinde konuştu.

‘HAKLAR GASP EDİLDİ’

Bu siyasi anlayışın hâkim olduğu 18 yılda işçilerin haklarının gasp edildiğini dile getiren Cangı, “Türkiye’de 25 bin fazla işçi adına kader dedikleri fıtrat dedikleri ölüm düzeninde göz göre göre iş cinayetlerinde katledildi. Grev hakkı hak olmaktan çıkarıldı, kamu emekçilerinin özgür ve bağımsız toplu sözleşme hakkı yok sayıldı. Cumhuriyetin emekçilere mirası olan kıdem tazminatı hakkına göz dikildi, Anayasal bir hak olan kamusal emeklilik hakkı AKP tarafından hedef tahtasına oturtuldu. Türkiye’de çalışanlar ülke tarihi boyunca en büyük sömürüyü ve yoksulluğu AKP iktidarı döneminde yaşadı, tahtakurusuna isyan eden işçiler hapse atıldı” diye konuştu.

Son olarak yoksulluğa, sömürüye ve adaletsizliğe karşı tüm emekçileri birlikte mücadele etmeye çağıran Cangı, “Emeğe ve emekçilere karşı dayatılan baskı ve sömürü düzenine karşı Türkiye emekçileri artık kendi kaderini kendi belirlemelidir. 15-16 Haziran isyanının 50. yılında tüm emekçiler emek, cumhuriyet ve laiklik mücadelesinde güçlü bir mevzi yaratmalıyız” dedi.

Editör: Haber Merkezi