Dünyada şeker üretimi yaklaşık %30 şeker pancarından, %70 de şeker kamışından yapılmaktadır. Oranların bu şekilde olmasının sebebi ise tamamen üretim maliyeti ile ilgili. Şeker kamışından üretilen şeker, pancardan daha ucuz maliyetli olduğu için bu üretimi dünya üzerinde gerçekleştiren karteller şeker kamışından şeker üretirler. Toplum sağlığı, dolayısı ile insan sağlığı şirketlerinin banka hesaplarına giren paradan daha değersiz bir şey oldu için ucuz ve daha ekonomik bir üretim modeli olan nişasta bazlı şeker üretimi de büyük şirketlerin hükümetler üzerinde kurabildikleri baskı sayesinde alabildikleri kotalar ile git gide artmaktadır. Nişasta bazlı şeker üretimi ise mısır, buğday ve patatesten elde ediliyor. Bu işte baş rolü ise mısır üstleniyor.

Ülkemizde 33 adet pancar şekeri fabrikası bulunmaktadır. Bu pancar şekeri fabrikalarının kurulu şeker üretim kapasitesi yaklaşık yılda 3.5 milyon ton civarıdır. Ülkemizin dünya şeker pancarı üretimindeki payı yaklaşık %6 civarında ve bu üretim ile dünyada 5’inci sıradayız.

İlk şeker fabrikasının kurulması Cumhuriyet dönemine denk gelmektedir.  14 Haziran 1925 tarihinde Uşak’ta kurulacak olan şeker fabrikasının temelleri atıldıktan 1.5 yıl sonra 17 Aralık 1926 da fabrika resmen üretim faaliyetine başlamış ve Türkiye de ilk şeker üreten fabrika unvanını almıştır. Bu fabrikanın inşaatı devam ederken 15 Haziran 1926’da 600 bin TL sermaye ile İstanbul ve Trakya fabrikaları T.A.Ş kurulmuştur. Artan nüfus ile beraber Türkiye’nin şeker ihtiyacı artmış ve iki fabrika ile talepler karşılanamaz hale gelince Eskişehir ve Turhal fabrikaları olmak üzere iki yeni şeker fabrikası daha kurulmuştur. Bu dört fabrika 1951 yılına değin ülkenin şeker ihtiyacını karşılamıştır. Daha sonra 1950’li yıllarda 11 fabrika,

1960’lı yıllarda 12 fabrika,

1977 yılında 1 fabrika,

1980’li yıllarda 6 fabrika,

1990’lı yıllarda 3 fabrika,

2001 yılında 1 fabrika

Ülkenin şeker ihtiyacını karşılamasının yanında sosyolojik açıdan kırda yoksulluğun azaltılması ve kalkınmanın sağlanması, kırdan kente göçün engellenmesi, bölgesel gelişmişlik farklarının ortadan kaldırılması gibi politikalar düşünülerek bu fabrikalar kar amacı gözetmeksizin büyük zorluklar içerisinde kurulmuştur.

Lakin bu gibi kamu iktisadi teşebbüslerinin cari açığı arttırdığı düşünülerek özelleştirilip satılması, bir ülkenin kendi geleceğini zindana atıp esir tutmasından başka bir şey değildir. Cumhuriyet döneminin kazanımları olan şeker fabrikalarının son dönemde satılan arazileri yenilir yutulur cinsten bir akıl tutulması değil, düpedüz bu ülke tarihine tapılan bir ihanettir.

  • Türkiye Şeker Fabrikaları A.Ş. adına kayıtlı olan Erzincan ili Çayırlı ilçesi Balıklı Köyü 1303 parsel numaralı 22 bin 300 metrekarelik taşınmaz ve üzerindekiler 126 bin TL bedelle satışı kararlaştırıldı.

· Türkiye Şeker Fabrikaları A.Ş. adına kayıtlı olan Erzincan ili Tercan ilçesi Mercan mahallesi 1079 parsel numaralı 30 bin metrekarelik taşınmaz ve üzerindekiler 280 bin TL bedelle satışı kararlaştırıldı.

· Türkiye Şeker Fabrikaları A.Ş. adına kayıtlı olan Erzincan ili Tercan ilçesi Çadırkaya Mahallesi 5725 parsel numaralı 11 bin 255 metrekarelik taşınmaz ve üzerindekiler ile 5725 parsel numaralı 17 bin 435 metrekarelik taşınmaz ve üzerindekiler 1 milyon 11 bin TL bedelle satışı kararlaştırıldı.

· Türkiye Şeker Fabrikaları A.Ş. adına kayıtlı olan Sivas ili Suşehri ilçesi Karaağaç Köyü 110 ada 64 parsel numaralı 7 bin 604 metrekarelik taşınmaz ve üzerindekiler ile 65 parsel numaralı 10 bin 362 metrekarelik taşınmaz ve 67 parsel numaralı 26 bin 851 metrekarelik taşınmazlar ile üzerindekiler 1 milyon 331 bin TL bedelle satışı kararlaştırıldı.

· Türkiye Şeker Fabrikaları A.Ş. adına kayıtlı olan Kahramanmaraş ili Afşin ilçesi Bakraç Mahallesi 1306 parsel numaralı 10 bin 900 metrekarelik taşınmaz ve üzerindekiler ile 2122 parsel numaralı 19 bin 896 metrekarelik taşınmazlar ve üzerindekiler 280 bin TL bedelle satışı kararlaştırıldı.

  • Türkiye Şeker Fabrikaları A.Ş. adına kayıtlı olan Muş ili Bulanık ilçesi Yeni Mahallesi 158 ada 4 parsel numaralı 7 bin 29 metrekarelik, 5 parsel numaralı 5 bin 700 metrekarelik ve 6 parsel numaralı 4 bin 685 metrekarelik taşınmaz ve üzerindekiler 2 milyon 10 bin TL bedelle satışı kararlaştırıldı.

· Türkiye Şeker Fabrikaları A.Ş. adına kayıtlı olan Muş ili Bulanık ilçesi Yeni Mahallesi 158 ada 7 parsel numaralı 8 bin 632 metrekarelik, 8 parsel numaralı 12 bin 734 metrekarelik ve 49 parsel numaralı 301 metrekarelik taşınmaz ve üzerindekiler 1 milyon 670 bin TL bedelle satışı kararlaştırıldı.

· Türkiye Şeker Fabrikaları A.Ş. adına kayıtlı olan Yozgat ili Yerköy ilçesi Karacaşar mahallesi 102 ada 1 parsel numaralı 2 bin 946 metrekarelik taşınmaz ve üzerindekiler 4 milyon 600 bin TL bedelle satışı kararlaştırıldı.

· Türkiye Şeker Fabrikaları A.Ş. adına kayıtlı olan Nevşehir ili Kozalı ilçesi Karahasanlı köyü 403 parsel numaralı 19 bin 38 metrekarelik taşınmaz ve üzerindekiler 750 bin TL bedelle satışı kararlaştırıldı.

· Türkiye Şeker Fabrikaları A.Ş. adına kayıtlı olan Kahramanmaraş ili Göksun ilçesi Yantepe mahallesi 118 parsel numaralı 15 bin 700 metrekarelik taşınmaz ve üzerindekiler 3 milyon 300 bin TL bedelle satışı kararlaştırıldı.

Bu satışlar; cari açığı bırakın azaltmayı daha da arttırmıştır. Şeker pancarı sadece şeker elde edilen bir bitki değildir. Şeker pancarından pancar posası, pancar baş ve yaprağı ile işlenmesi sonrası elde edilen melas ithalat batağına düştüğümüz hayvan yemi açısından hayvanların beslenmesine büyük olanak sağlamaktadır. Bunun yok olması ile beraber hayvan yemi ithalatı artmıştır. Bu konu hayvancılığın şu anki berbat durumu ile de ilişkilendirilebilir. Ayrıca bu melas maya sanayisinin önemli bir ham maddesidir ve şeker pancarı işleyen fabrikalarda elde edilen alkol de katma değeri yüksek önemli bir yan ürün olarak karşımıza çıkmaktadır.

Bize dayatılan politikalar uluslararası kartellerin naçizane istekleridir. 4 Nisan 2001 tarihinde IMF ve Dünya Bankası baskısı nedeni ile Türkiye Büyük Millet Meclisinde kabul edilen 19 Nisan 2001 tarihinde yürürlüğe giren 4634 sayılı Şeker Kanunu ile bu istekler düzenlenmiştir.

Kemal Derviş’in 15 günde devri alem olarak 15 yasayı meclisten geçirdiği taktirde ihtiyacımız olan ekonomik desteğin sağlanacağını taahhüt ettiler.

Pancar üretimine kota, tütüne kota, Telekom’u sat, tuz işleme, enerjiyi özelleştir,  yabancı şirketleri rahat bırak ve benzeri yasalar gibi şeker yasası da bu 15 yasadan biridir.

Bu yasalarla birlikte pancar üretimine kota konulmuş, üretim sınırlandırılmıştır. Nişasta bazlı şeker kotası ise şeker yasasına göre pancardan elde edilen şekerin A kotasının %10’ununu geçemez ancak Bakanlar Kurulu kararı ile (şimdilerde öyle bir şey yok cumhurbaşkanı kararı ile) bu kota %50 arttırılabilir veya azaltılabilir diye bir cümle eklenmiştir.

Kota uygulaması başladığından 2018’e kadar her yıl hükümet tarafından bu oran %50 olarak arttırıldığı için nişasta bazlı şeker kotası hep %15 olarak uygulanmıştır. Hoş bu oranlar hak getire çok daha fazlası üretilip piyasaya arz edildiği de düşünülüyor. 2018’de torba yasa ile bu kota %10’dan, %’5’e düşürülüyor ve Cumhurbaşkanı tarafından 3 yıldır bu kota %50 azaltılarak %2.5 olarak uygulanılıyordu. 5 Haziran 2021 tarihinde yayınlanan yönetmelik 2018’deki yönetmelikteki %5’i ifade ettiği için kota artışı olarak yorumlanamayacağı gibi ülkemiz tarımı, sanayisi, doğası, insanı üzerinde oynanan oyunların neye ve kimlere hizmet ettiğini görebilmek hiç de zor bir iş değildir. İşte bu yüzden kamucu politikalar; yabancı güçlerin ellerinde oyuncak olmamak için hayati bir önem teşkil etmektedir. Milli tarım politikası için; zincire vurulup, karanlık zindanlarda esir tutulan ülke geleceğinin tekrar özgürlüğüne kavuşturulması şarttır. Saygı ve sevgilerimle.