Gediz Deltası şahane bir yer. Bisikletimle gidip saatlerce bisiklet sürdüğüm zamanlar oluyor. Zira tuhaf bir yer. Şehirden kopmanız ayrı bir konu bir de dünyanın gerçekliğinden kopuyorsunuz. Gökyüzü biraz kapalı ve bulutluysa o görüntü dümdüz sakin uzanan suya yansıyor. Yakınınızdan vahşi atlar geçebiliyor, tepenizde ve etrafınızda da türlü türlü kuşlar olabiliyor. Sonra başlıyorsunuz ‘bulutlar pammık gibi bulutlar’ şarkısını söylemeye. Yanınızda da biraz şarap varsa, üf şahane bir zaman oluyor deltaya ayrılan anlar.

 Deltayı keşfetmem 2-3 yıl öncesine dayanıyor. Bisikletle dolaşırken ‘bir de şuraya sapayım ya’ deyip kendimi cennette bulmuştum. Toplamda 20 kilometreye yakın bir sürüş olmuştu. Etrafıma baka baka bisiklet sürerken zamanın nasıl geçtiğini anlamamıştım.

Sonra İzmir’le bir bağı olmayıp sadece siyasetçi olan biri çıkıp da ‘ben buraya tünel yapıp canım hemşerilerimin(!) yolunu kısaltıcam’ deyince şehre karşı sorumluluğu olanlar ayağa kalktı.

Ben şehrime bağlılığımdan konuyu takip edip haberler yaptım. Doğa Derneği ile deltadaki bazı çalışmalara katıldım. Kuşları gözlemledim, deltanın doğasını bilimsel yönden de tanıma fırsatı buldum.

Şehirde Gediz Deltası gibi bir alan var ve biz çok şanslıyız. Burayı kaybetmemizin imkânı yok. Flamingolar burada ürüyor, soframıza koyduğumuz deniz börülceleri buradan çıkıyor. Gediz bizim bağımız.

Şehrin Marvel kahramanları dediğim TMMOB üyeleri o siyasetçinin o projesine karşı çıktı. Emeklerini, bilgilerini ortaya koydular ve her kahraman gibi onlar da deltayı bize yeniden kazandırdı.

Şimdi sırada Gediz Deltası’nın UNESCO Dünya Mirası Listesi’ne alınması var.

Bu hafta başında Ahmet Piriştina Kent Müzesi’nde Doğa Derneği ve İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin birlikte düzenlediği UNESCO Dünya Mirası Yolunda Gediz Deltası Çalıştayı düzenlendi.

Çalıştay kalabalıktı. İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer, Çiğli Belediye Başkanı Utku Gümrükçü, Karşıyaka Belediye Başkanı Cemil Tugay, sivil toplum temsilcileri ve yıllarını Gediz Deltası’na emek vermiş araştırmacılar vardı.

Doğa Derneği Gediz Deltası’nın UNESCO Doğa Mirası olması gerektiğini uzun bir süredir dillendiriyordu. Bunun için bir süredir çalışmalar yapıyorlardı. Deltanın Doğa Mirası kriterlerinin çoğunu karşıladığını ve bu yönde adım atacaklarını duyurmuştu.

Çalıştayda Doğa Derneği Koruma Programı Koordinatörü Itri Levent Erkol, deltanın tüm kriterleri karşıladığını söyledi ve sözü İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer’e bıraktı.

Soyer, ‘koruma’yı önemsiyor. Korunarak geleceğe miras bırakılmasını hep dillendiriyor. Müjdeyi vermek de O’na düştü. Dedi ki; “Sizlere güzel bir haber vermek istiyorum. Gediz Deltası’nın Dünya Mirası olması sürecini Büyükşehir Belediyesi olarak sahiplendik ve hazırlıklarımızı yaparak dün, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’na gönderdik. Bundan sonra deltanın geçici listeye alınması ve ardından UNESCO Dünya Mirası olması için gereken tüm çalışmaları kararlılıkla sürdüreceğiz. Bu Gediz Deltası için önemli bir başlangıç. Bugünden itibaren Gediz Deltası için çok daha güzel çalışmalar yapılacak.”

Türkiye’de UNESCO’nun Doğa Mirası olarak tescillediği bir yer yok. Oysa İspanya’ya baksanız haritada birçok yer Doğa Mirası olarak tescillendirilmiş. Gediz Deltası neden olmasın.

Şehrin hemen dibinde, Karşıyaka, Çiğli, Menemen, Foça ilçeleri sınırlarında, böyle şahane bir habitata sahip bir delta bu şekilde tescillendirilmeli ki korunsun.

Sonra biri çıkıp da ‘Körfez’e gerdan takıcaz’ deyip güzelim doğaya boyunduruk vurmasın.

Ben yaşadığı şehre bağlı, şehrin kültürel, doğal ve tarihi mirasını herhangi bir para babasına satılmasına razı gelemeyen, şehrine gönül bağı ile bağlı biri olarak Gediz Deltası için canla başla çalışan TMMOB üyelerine, davayı içtenlikle savunan avukatlara ve Doğa Derneği’ne teşekkürü borç bilirim. İyi ki varsınız şehrin Marvel kahramanları.