'Devlet' mekanizması işlerliğini kazandığından bu yana 'sanat' her dönemde sakıncalı bulunmuş, türlü yöntemlerle bastırılmaya ve sanatçının sesi susturulmaya çalışılmıştır. Fakat yine biliyoruz ki insanlık tarihi kadar eski olan sanat, en karanlık, en baskıcı, en otoriter kuşatmalar altında dahi kaldırımda açan çiçek misali kabuğunu çatlatmış ve sözünü hem üretmeye hem de çoğaltmaya devam etmiştir. Sanatın kendinden menkul muhalif yapısı, eleştirel akla, itiraz etmeye ve kitleleri örgütlemeye gebe eylemliliği dikkate alındığında bugün kapatılan tiyatroları, yasaklanan oyunları, tutuklanan -gözaltına alınan sanatçıları, ders kitaplarından çıkarılan şairleri ve yazarları gerekçelendirip anlamlandırmak mümkün. Anlamak kabul etmeyi, kabul etmek de karşı eyleme geçmeyi tetikler.

Var olan tüm bu gerçeklerin bilincinde ve tam da böylesi bir süreçte, sanatta daha aktif bir bir yönelimi (evet, tercih değil yönelim) nasıl inşa edebiliriz'i tartışmaya açmayı değerli buluyorum.

Ben bu inşanın sanatı sokağa -kamusal tüm alanlara- taşımakla mümkün kılınabileceğine inananlardanım. Özellikle tiyatroda dramatik (Aristocu) yapıyı kırmak, seyirci ile sahne arasına örülen dördüncü duvarı yıkmak ve interaktif bir seyir alanı oluşturmak yeni bir dili geliştirebilir. Sanatçı sanatı hapsedildiği mekanlardan kurtarıp bulunduğu her alanı birer performans sahnesi olarak içselleştirdiğinde üzerimize kapanan kapıları ittire ittire aralayabileceğiz demektir. Sanat en usta çilingircidir. Sokağın dilinden, mevcudiyetinden, bugününden kopmuş bir sanat anlayışı boşluğa fırlatılmış bir ok gibi menzilsizdir.

Sanatın usta-çırak ilişkisi zemininde gelişen bir emek ve yaratıcı süreci olduğunu düşündüğümüzde burada 'usta'lara da bir söz iletmek mümkün. Yetişmekte olan bugünün sanatçı adaylarını destekleyeniz, yol açıp el veriniz, öncülük ediniz ki bu tekeli birlikte sönümlendirelim, bu devranı birlikte döndürelim. Bir not da muhalefetin belediyelerine: Kültür-sanat etkinliklerine katkılarınızı arttınız, sanatın her eve ve her sokağa ulaşmasına katkı sağlayasanız ki sanatçı üretmeye ve yaşamı yansılamaya devam edebilsin.

Bu çağın yeni Prometheus'lara, Antigone'lere ihtiyacı var. Kreon'lara karşı yaşasın hayat ve sanat diyorum ve şiarımızı yineliyorum: "SANATTA İŞLENEBİLECEK HİÇBİR SUÇ YOKTUR."

İz Gazeteye teşekkür ve okuyucuya sevgi ile.