Türkiye’nin her yerinden kuş gözlemciler, yılın bu günlerinde eş zamanlı olarak su kuşlarını sayıyor. Böylece sulak alanlar için koruma planlarına detaylı temel oluşturuluyor.

İzmirlinin kar yağışına sevindiği soğuk Cumartesi günü, yirmi kadar kuş gözlemcisi ile Gediz Deltası’ndaydım. Delta malum 40 bin hektar… Üç ekibe ayrılıp sayımı yaptık. Kısmetime Homa Dalyanının da içinde bulunduğu Orta Gediz denen bölge düştü.

Homa Dalyanına yaklaştığımızda içi moloz yüklü bir kamyonla karşılaşıp ne oluyor demeye kalmadan dalyanda yolu kapatan ve içine moloz yüklenen kamyon ve kepçenin önünde durduk. Kesin Korunacak Hassas Alan statüsünde olduğu için şaşırdık. Yani burada onaylı bilimsel araştırmalar dışında çivi dahi çakılamaz. Şaşkınlık, işin içeriğini öğrendikçe bir sürü duyguya dönüştü…

1986’da eğitim ve araştırma çalışmaları için Ege Üniversitesi’ne tahsis edilen Homa Dalyanının işletmeciliği, geçtiğimiz aylarda Aliağa Tarımsal Kalkınma Kooperatifi’ne verildi*. Dalyan’ın kara kısımlarında özellikle kış aylarında doğal süreçlerden dolayı tahribat meydana geliyor. Bunun için ulaşımda sorun yaşanmaması ve dalyanda üreyen balığın muhafazası için tahrip olan yerlere doğal malzemelerle müdahale edilmesi gerekiyor. Bu yıl kooperatif, Çiğli Belediyesi’nden bu konuda yardım istiyor ve Belediye doğal malzeme yerine moloz döküp üzerini de toprakla kapatmayı tercih ediyor. İzmir Doğa Koruma ve Milli Müdürlüğü’nün uyarısıyla Belediye bu molozu yeniden toplamaya başladı. Bizim karşılaştığımız çalışma da buydu.

Son yerel seçimden sonra Çiğli Belediyesi’nden Gediz Deltası için neler yapabilecekleri konusunda fikrimi almak üzere arandığımda, Belediye deltada katı atıkları toplandığında ve Gediz Deltası konulu çalıştay düzenlediğinde umutlanıp çevremdeki herkesle bunu paylaşmıştım.

Homa Dalyanında halkı denizle buluşturmak amacıyla yapılacak bir proje için Belediye, Kooperatif ve Üniversite arasında imzalanacak protokole geçtiğimiz ay Çiğli Belediyesi Meclisi olur verdi. Bu toplantıda Belediye Başkanı Utku Gümrükçü’nün konuşmasının bir bölümü şöyle: “Homa Dalyanı elimizdeki son dalyan ve dünyada şehrin göbeğinde olan başka rezerv alan yok. Kuşlar dalyandaki balıklarla besleniyor. Dolayısıyla balık giderse kuşlar da gider. Bu da dalyan yoksa Kuş Cenneti de olmaz anlamına gelir. Burayı kaybetmemek için elimizden gelen tüm çabayı göstereceğiz. 1970’li yıllarda 270 ton balık çıkıyorken, bugün bu oran 5 tona düştü. Üniversitemizle birlikte balıkların yeniden çok sayıda üremesine destek olacağız.”

Sayın Başkan’a sormak istiyorum;

  • Dalyana neden moloz döküldü?
  • Gediz Deltası’ndaki koruma statülerini Çiğli’nin gelişmesinin önünde engel olarak görüyor mu?
  • Kooperatifin yaz aylarında yani kuşların üreme döneminde kepçelerle dalyandaki yuvaları bozduğundan bilgisi var mı?
  • 270 ton balığın avlandığı dönem ile bugün arasındaki farkın en önemli nedeninin tatlı su eksikliği olduğu konusunda kendisine bilgi verildi mi?

Bu soruları bir tane kepçe gördüğüm için sormuyorum. Göremediğim habitat, kuş türleri ve sayılarına dayanarak soruyorum. Homa Dalyanında geçtiğimiz yıl tam bu tarihlerde 30 farklı kuş türünden 8566 sayılmışken bu yıl 2234 kuş sayıldı. Henüz bahsedilen proje hayata geçmemesine rağmen koruma statüleri nedeniyle tek bir çivi bile çakılamaması gerekirken deniz börülcelerinin üzerinde kepçelerin dolaşması yani habitat bozulması nedeniyle bu yıl kuş sayılarında azalma vardı.

Gediz Deltası’nda çalışan tüm kamu kurumları, üniversiteler ve sivil toplum örgütlerinin bir an önce Homa Dalyanına sahip çıkıp olana bitene gidip yerinde bakması gerekiyor. Kuş gözlemcileri ve doğa fotoğrafçılarının sadece resmi izinle Dalyan’a girebiliyor olmasının bunlarla ilgisinin irdelenmesi de önemli.

*İzmir’deki su ürünleri kooperatifleri yerine, çalışma konusu olmadığı halde bir tarımsal kalkınma kooperatifine Dalyan’ın işletmeciliğinin verilmiş olması, şaibeli ve İzmirli balıkçılara haksızlık görüldüğü için Su Ürünleri Kooperatifleri İzmir Bölge Birliği ve üç su ürünleri kooperatifi tarafından yasal süreç başlatıldı.