Suçiçeği genelde çocuklarda görülen, varicella zoster virüsünün (VZV) sebep olduğu bulaşıcı bir hastalık. Hastalığı önleme ve bulaşı azaltmak için suçiçeği aşısının bebeklerde 12’nci aydan itibaren uygulanması gerekiyor. Ancak Türkiye, Ekim 2020’den bu yana suçiçeği aşısını temin etmekte sorun yaşıyor. Aile hekimleri, yeterli aşının olmadığını ve aşı tedariği süresinin uzadıkça salgın riskinin de arttığını dile getiriyor.

CHP Ankara Milletvekili Levent Gök, ebeveynlerin suçiçeği aşına aylardır ulaşamadığını belirterek bulaşıcılığı oldukça yüksek olan hastalığın salgın riskini Meclis gündemine taşıdı. Gök, Sağlık Bakanı Fahrettin Koca’ya, eylül ayından beri suçiçeği aşısının bulunamamasının nedenlerini sordu.

(Levent Gök)

BAKANLIKTAN AÇIKLAMA YOK

Aynı soru önergesi, 10 Ocak 2021’de CHP Muğla Milletvekili Süleyman Girgin tarafından da gündeme getirilmişti.

Covid19 aşısı için Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, “Önümüzdeki ağustos, eylül gibi, ilk aşımızın biteceğine inanıyorum” ifadelerini kullanırken, AKP’li Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, “Süreçler tamamlandıktan sonra yerli aşımızı tüm insanlığın hizmetine sunacağız" demişti. Koronavirüs için yerli aşı çalışmalarının sürdüğü belirtilirken, suçiçeği aşısı için durum belirsizliğini koruyor. CHP’li Gök, Cumhuriyet’e yaptığı açıklamada suçiçeği aşısı sorunun sürmekle beraber Bakanlık ya da Koca tarafından herhangi bir dönüşün de sağlanmadığını belirtti.

Cumhuriyet’e konuşan İstanbul Tabip Odası Yönetim Kurulu Üyesi ve çocuk hekimi Prof. Dr. Rukiye Eker Ömeroğlu suçiçeği aşısında yaşanan krizi ise şu sözlerle anlattı:

“Gerçekten uzun zamandır, 6 ayı aşkın bir süredir suçiçeği aşısı yeterli miktarda gelmiyor ve yeterli miktarda dağıtılmıyor. Hem özel hem devlet sağlık yerlerinde bu sıkıntı var. Nedenini bilmiyoruz, parasal sebepler mi anlaşmalarda mı sorun var bilgi verilmiyor. Neticede Türkiye’de suçiçeği aşısının yeterli olmadığını herkes dile getiriyor, aile hekimleri de aynı şeyi söylüyor.”

“SALGINA NEDEN OLABİLİR”

Su çiçeğinin yüksek bulaşıcılığına dikkat çeken Ömeroğlu hastalığın balkondan balkona konuşurken bile geçebilecek bir düzeyde olduğunu belirtti. Ömeroğlu, aşıya ulaşmada yaşanan sıkıntı sürmeye devam ederse kısa sürede çocuklarda epidemiye neden olabileceğini söyleyerek şu ifadeleri kullandı: 

“Hastalık deride kızarıklık, kaşıntı, birkaç zaman huzursuzlukla seyreden bir süreç alıyor. Ama bazen hemoroit dediğimiz, kanamalı seyredebilen şekle dönebilir. Bazen beyinde ensefalit(beyin iltihaplanması) yapabilir. Kalpte miyokardid (kalp kası iltihabı) yapabilir ve beklenmedik şekilde seyri olabilir”

“SADECE ÇOCUKLARI DEĞİL HERKESİ ETKİLER”

Hastalığın sadece çocukları değil tüm kesimi etkileyebileceğini söyleyen Ömeroğlu, “Ayrıca bağışıklığı azalmış, örneğin kanser tedavisi gören kişilerde zona hastalığına sebep olabilir ve bağışıklıklarını iyice düşürebilir. Eğer bir epidemiye sebep olursa bu işten herkes zarar görür sadece çocuklar değil.” dedi.

Türkiye’nin kendi suçiçeği aşısını üretmemesine değinen Ömeroğlu, kapatılan Refik Saydam Enstitüsü’nün salgın döneminde değerinin daha da öne çıktığına vurgu yaptı. Ömeroğlu, aşı üretecek bilim insanlarının olduğunu ancak bunu yapılabilecek altyapıların kaldırıldığına değindi.

Türkiye’nin dışa bağımlılığına dikkat çeken Ömeroğlu şöyle devam etti:

“İlk mezun olduğumda, çocuk hekimi olduğumda karma aşılar, tüberküloz aşısı hepsi yerli aşıydı. Ama 2004 senesinde önce faaliyetlerini azalttılar sonra 2011’de temelli olarak kapattılar Refik Saydam Hıfzıssıhha Enstitüsü’nü aşı yapan yeri kapattılar ve dışardan her şeyi almaya başladılar. Bu yapılan bir politik değerlendirmeydi. Ama gördük ki bu tip kamusal olmayan bütün sağlık düzenlemeleri halkın aleyhine olup bu salgında da kendi aşımızı yapamıyor haline gelmesinin nedeni de budur.

Aslında bilim insanlarımız yeterlidir böyle bir durumda aşı üretmeye aşı bulmaya ama bunu yapabilecek alt yapıları kaldırmış olduğunuz bu tip krizler baş gösteriyor. Onun için Covid-19 aşısının da şu anlamda, bugünkü koşullarda yapılabileceğini yerli aşının pek ihtimal veremiyorum. Keşke yapılsa…

Keşke Refik Saydam Enstitüleri yeniden hayata geçirilse ve diğer aşılarımızı da kendimiz yapıyor olsak. Çünkü anladık ki bir anda hiç umulmadık büyük pandemiler bizi başka insanlara muhtaç ediyor ve çaresiz kalıyoruz. Şu anda aşı durumu çok kötü Türkiye'nin. Bakmayın şu anda dünyada 20’nci sıradayız falan deniliyor ama neticede zamanında aşılayamadığımız zaman mutasyonlarla filan başımız çok fena derde girebiliyor.”

BAKAN KOCA’DAN AŞI KRİZİNE İLİŞKİN AÇIKLAMA BEKLENİYOR

3 Nisan 2021’de, CHP’li Milletvekili Levent Gök’ün suçiçeği aşısının yanı sıra kızamık ve tetanos aşılarına da ulaşmakta zorluk çekildiğinin altını çizdi. 

Gök, Bakan Koca’ya şu soruları yöneltti:

1- Suçiçeği aşısının geçtiğimiz yılın eylül ayından beri bulunamamasının sebeplerini açıklar mısınız?

2- Türkiye genelinde suçiçeği aşısı olamamış 12 aylık ve üzeri yaştaki bebeklerin sayısını illerimize göre açıklar mısınız?

3- 2020 ve 2021 yıllarında 13 aylık olduktan sonra suçiçeği aşısı olan bebeklerin sayısını illerimize göre açıklar mısınız?

4- Suçiçeği aşısı teminindeki krizin aşılacağı tarihi açıklar mısınız?

5- 2017, 2018, 2019, 2020 ve 2021 yıllarında Türkiye hangi ülkelerden, kaç doz suçiçeği, kızamık ve tetanos aşısı ithal etmiştir? Sözü geçen aşılar için ödenen ücretleri yıllık temelde açıklar mısınız?”

REFİK SAYDAM HIFZISSIHHA ENSTİTÜSÜ

Refik Saydam Hıfzıssıhha Merkezi Başkanlığı veya Refik Saydam Hıfzıssıhha Enstitüsü Türkiye’de yaşayan halkın sağlığının korunması amacıyla temel laboratuvar hizmetleri yürütmek için 27 Mayıs 1928’de Ankara’da kuruldu. Kurum 4 Ocak 1941’de yetki ve sorumlulukları ihtiyaçlara göre değişerek Sağlık Bakanlığı’na bağlandı.

663 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Sağlık Bakanlığı ve Bağlı Kuruluşlarının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararname'nin 2/11/2011 tarihinde yürürlüğe girmesi ile Türkiye Halk Sağlığı Kurumu'na devredildi. Türkiye Halk Sağlığı Kurumu da, daha sonra T.C. Sağlık Bakanlığı Halk Sağlığı Genel Müdürlüğü olarak isimlendirildi. Bu müdürlük altında Refik Saydam isimli herhangi bir birim artık bulunmamaktadır.