GÜLSEN CANDEMİR/ İZ GAZETE- Aşı karşıtı yazılar, sosyal medyada dolaşıma sokulan kanıtlanmamış bilgiler, aileleri aşıya karşı mesafeli olmaya teşvik ediyor.  İzmir Tabip Odası Başkanı Funda Barlık Obuz ile aşı konusu için bir araya geldik. Sağlık Bakanlığı’nın mevcut yasal boşluğu kapatması gerektiğini söyleyen Obuz, koruyucu sağlık hizmetinden vazgeçilmesinin de aşı karşıtlığında etkili olduğunu ileri sürdü.

YASAL BOŞLUK GİDERİLMELİ

“Hem sosyal medyanın hem de değişik kaynakların yanlış bilgilendirmeleri, bilimsel gerçekleri saptırmaları aşılama oranlarını düşürüyor” diyen Oda Başkanı Obuz “Bir aşının koruyucu olabilmesi için, toplumun yüzde 95’inin aşılanması gerekiyor. Bir ebeveynin Anayasa Mahkemesi’ne şikâyeti ile aşı zorunlu olmaktan çıktı. Artık ebeveynin onayı şart oldu. Oysa aşı sadece bireyi değil toplumu da koruyan bir şey. Aşı, ailelerin inisiyatifine bırakılacak bir konu değil. Yaptırmayanların ceza aldığı bir dünya varken, ülkemizde herhangi bir yaptırımı yok. Anayasa Mahkemesinin verdiği karar ile Sağlık Bakanlığı’nın aşı olmayı zorunlu tutmaması, bilgi kirliliğine neden oluyor. Türk Tabipler Birliği bunun için bir çalışma yaptı ancak henüz bir adım atılmış değil. Biran önce yasal boşluk giderilmeli ve en az 13-15 tane aşının ücretsiz bir şekilde zorunlu olarak yapılması sağlanmalı.” Diye konuştu.

MESLEKTEN MEN EDİLDİ

Aşının, otizme yol açtığı yönündeki iddianın gerçekliği yansıtmadığını söyleyen oda başkanı, İngiltere’de 1998 yılında bu iddiayı ortaya atan kişinin, meslekten men edilmiş bir hekim olduğunu ifade etti.  Aşı karşıtlığını besleyen en önemli unsurun bilgi kirliliği olduğunu söyleyen Funda Barlık Obuz “Aşısız çocuklar bütün toplumun hastalanmasına neden olabiliyor. Aşı yaptıranlarda da hastalık görülebilir, aşı yüzde yüz korumuyor. Az bir oranda da olsa, bazı bünyeler aşıya dirençli olabiliyor. Bunu öne sürüp ‘aşı zaten yararlı değil’ demek hatalı. Her aşının veya ilacın düşük de olsa yan etkisi olabilir ancak bireyin kazandığı koruyuculuk, zararına göre çok daha düşüktür. ” Diye konuştu.

'AŞI ÜRETEBİLMELİYİZ'

Koruyucu sağlık hizmetlerinden vazgeçilmesine de dikkat çeken Obuz “2011 yılında Aile Hekimliği sistemine geçildi. Sağlıkta dönüşüm programı ile koruyucu hekimlik geri plana atıldı. Nüfusa kayıtlı ve başvuran kişiye sağlık hizmeti veriliyor. Yaşadıklarımız, sağlık hizmetlerinin başvuruya dayalı ve koruyucu değil tedavi edici olmasının sonuçlarıdır. Sadece o değil, üretim ilişkileri de sorgulanmalı, ülkemizde artık aşı üretilmiyor. Cumhuriyetin ilk yıllarında aşılama ve aşı üretimi yaygınken biz şimdi tamamen aşı konusunda dışa bağımlıyız ve oranlarımız git gide düşüyor.  Örneğin Küba, her şeyiyle kısıtlanmış bir ülke olmasına rağmen kanser aşısını üretiyor.  Biz neden üretmiyoruz bunu sormamız lazım.”dedi.

CAN ALIYOR

UNİCEF’in rakamlarına göre 2017 yılında dünya genelinde 15 milyon çocuk, aşıyla önlenebilir hastalıklardan hayatını kaybetti.  Kızamıktan ölümlerde de 2017’’de bir yıl öncesine göre yüzde 22 artmış olmuş. Ülkemizde ise 2011 yılında 183 kişi aşı yapmayı reddederken, 2017 de bu sayı 23 bine yükselmiş.

Editör: Haber Merkezi