İZ GAZETE – İZMİR Tabip Odası Yönetim Kurulu üyesi Fatih Sürenkök, İz WEB TV’de İz Gazete editörü Yağız Barut ile İz Gazete muhabiri Tugay Can’ın sorularını yanıtladı. Koronavirüs salgını ile mücadele konusunda İzmir Tabip Odası’nın çalışmaları başta olmak üzere; yerel yönetimlerin sürece nasıl dahil olması gerektiği, sağlık çalışanları için yapılması gerekenler, İzmir’in salgının raporu gibi pek çok önemli konunun masaya yatırıldığı programda konuşan Dr. Sürenkök, pek çok önemli bilgiyi de kamuoyu ile paylaştı. Salgın ile mücadele sürecinin şeffaf yürütülmesi fikrinin öne çıktığı programda; Dr. Fatih Sürenkök’ün canlı yayında aktardıklarını gazetemizde iki gün arka arkaya okuyucularımız ile buluşturuyoruz.

Hastalıkla ilgili tek kıyas noktasının diğer ülkeler olduğunu söyleyen Sürenkök, “Bizdeki vaka sayısı olağan ama ölüm sayısı şükür ki az, umarız böyle gider. Test sayısı az olduğu için sistem bu, test sayısı arttıkça hasta sayısı artıyor”dedi.

‘ANLAŞILIR GİBİ DEĞİL’

İzmir Valiliği kararıyla İzmir’de oluşturulan Pandemi Kurulu’nda İzmir Tabip Odası’nın yer almamasına sert tepki gösteren Sürenkök, "İzmir Tabip Odası zorunlu üye. Ama siz Tabip Odası’nı kurula almıyorsunuz. Biz resmi organız, şu an bir araba alınsa plakamız siyah oluyor. Bunun yerine dört üniversite rektörünü alıyorsunuz. Bunların üçü hekim bile değil. Bizim derdimiz siyaset yapmak değil, bizim derdimiz halk sağlığı sorununda toplanıp destek olmak. Biz de bu konuyu hukuki bir dille bakanlıklara bildirdik. Aradan bir hafta geçti. Yanıt gelmedi” diye konuştu.

“Biz orada olsak kime ne zarar veririz?” diye soran Fatih Sürenkök, “İzmir halkı bize güveniyor. Halkla bilgi paylaşımını biz yapıyor, şeffaflığı biz sağlıyoruz. İzmir'de afetler salgınlarla ilgili deneyim Tabip Odası’nın geleneğinde var. Biz o kurulda olsak sadece fayda sağlarız. Bakanlığın, yerelde de Valiliğin yaptığını anlamakta gerçekten zorluk çekiyoruz” ifadelerini kullandı.

‘BİLGİ ALMAYA ÇALIŞIYORUZ’

Koronavirüs salgınında İzmir’in rakamların üzerine konuşan Faruk Sürenkök, sürecin şeffaf yürütülmüyor oluşunun doğru olmadığını ifade etti. Halkın İzmir Tabip Odası’nın sunduğu verilere güvendiğini belirten Sürenkök, “Pandemi Kurulu’nda biz yer alsak halk şeffaflığa da güvenecek. Siz verileri tek elden veriyorsunuz, bu da insanlarda kuşku oluşturuyor. Kuşku olduğu zaman sizin söylediğinizin bir anlamı kalmıyor. Bu verilerle ilgili ne İl Sağlık Müdürlüğü ne de Hastane Başhekimlikleri bize bilgilendirmede bulunuyor” dedi.

İzmir Tabip Odası’nın bu süreç içerisinde bilgi almak konusunda sıkıntı yaşadığını belirten Sürenkök, “Tabip Odası enfekte olmuş hekimlerin adını bilse, onları deşifre etmeyecek. Biz onların bilgilerini olumsuzlaştıracak hiçbir işin içerisinde olamayız. Biz karşı tarafta değiliz. Hep birlikte mücadele ediyoruz. Pandemi kurulunun aldığı kararları ve verileri şeffaf olarak görmek istiyoruz. Eğer bir savaştaysak ben o komutanın aldığı kararı sağlıkçı olarak bilmek isterim. Sayıları da bilmek isterim. Bu konuda Güney Kore kadar becerikli olamasak da, İzmir Tabip Odası ile işbirliği yapılsa daha başarılı oluruz. Şu anda inanın hiçkimse hiçbir şeyi bilmiyor. Herkes her an bu hastalığa yakalanacak şekilde risk altında” diye konuştu.

İzmir Tabip Odası’nın sosyal medya hesaplarının dondurulduğunu hatırlatan Sürenkök, “Nerdeyse suç işlemiş gibi üzerimize sosyal bir abluka geldi. Şu anda biraz daha normalleştik. Ama böyle bir kriz anında şeffaf olduğunuz zaman süreci daha iyi yönetirsiniz, kapalı olduğunuzda söylediğiniz sözler insanlara güven olarak gitmez” ifadelerini kullandı.

‘İZMİRLİ KAYGI DUYUYOR’

Gazetemizin de gündeme taşıdığı ve kamu hastanelerinin hepsine Kovid-19’un bulaşması yönündeki habere dair de konuşan Sürenkök, “Temiz hastane dediğimiz, hiçbir Kovid-19 hastasının içine girmediği hastaneler. İzmir'de ise hangi hastanenin temiz ya da pandemi hastanesi olduğunu kimse bilmiyor. En basitinden eliniz kırıldığında ve düzenli olarak kontrole gitmeniz gerektiğinde nereye gideceğinizi bilmiyorsunuz. Acil bir durumda size müdahale eden hastane de ‘Biz acil müdahaleyi yaptık, bundan sonraki kontrolü yapamayız’ diyebiliyor” dedi.

Planlamanın önceden yapılması gerektiğini vurgulayan ve bir geç kalınmışlığın söz konusu olduğunu ifade eden Süremkök şöyle konuştu:

“Belirlenen hastanelerin kapısından hiçbir Kovid-19 hastası, hatta o virüsü taşıdığına dair şüphesi olan bir kişi bile girmeyecekti. İzmir'de içeriye hiç Kovid-19’lu hasta girmemiş bir hastane dahi var mı? Ne olur pandemi kurulu bunu açıklasın, biz de bilelim. Şu an İzmir halkı ciddi bir biçimde kaygı duyuyor. Siz bunu kenara atamazsınız”

‘200’ÜN ÜZERİNDE SAĞLIK ÇALIŞANI ENFEKTE!’

İzmir Tabip Odası’nın koronavirüs salgını ile ilgili bilgi edinmede bir güçlük yaşadığını ancak buna rağmen doğru rakamlara bir şekilde ulaşabildiğini aktaran Sürenkök, “Bizim elimizdeki verilere göre, İzmir’de şu anda 200’ün üzerinde enfekte sağlık çalışanı var. Hekim arkadaşlarımızın bir kısmı hastanede, bir kısmı evde tedavi görüyor. Enfekte olan sağlık çalışanlarının 80’i ise hekim” dedi. Gerekli planlamanın yapılmaması ile sağlık çalışanlarının bile virüsü kapabildiğini söyleyen Sürenkök, “Bir tane hekim arkadaşımızı kaybettik, eşi ve çocuğu da pozitif halde, ne yapacaklarını bilemez bir şekilde evinde oturuyor. Halkın orta yerde bırakılmasına olabildiğince çare olmaya çalışıyoruz” diye konuştu.

‘ONBİRLERCE MASKE GEREKLİ’

Maske ve koruyucu ekipmanlara yönelik bir soruyu yanıtlayan Sürenkök, yetkililerden “Koruyucu ekipmanlar konusunda hiçbir eksiğimiz yok” açıklamasının doğruyu yansıtmadığını ifade etti. Dr. Sürenkök, “30 yıl çalıştığım Tepecik hastanesini ele aldığımda 600 sağlık personeli çalışıyor. Bunların her gün maskesinin yenilenmesi gerekiyor. Sağlıkçılar sıradan değil, cerrahi maske kullanmak zorunda. Bunu otuz ile çarptığımızda sadece bir hastanenin elinde onbinlerce maske bulunmalı” dedi. Günlük test sayılarının artmasının önemli bir gelişme olduğunu kaydeden ancak özellikle Büyükşehirlerde toplumun rutin teste tabi tutulması gerektiğini söyleyen Sürenkök, “Her gün bir fabrika işçisine tanı konulduğu haberini alıyoruz. Bununla ilgili de karantina şartları sağlanmalı” dedi. Koronavirüs salgını ile mücadele noktasında sağlık çalışanlarına ihtiyaç duyulduğunu ve beş günde bir teste tabi tutulmalarının önemli olduğunu anlatan Dr. Sürenkök, “Savaş uzun sürecek ve bu savaşta askere ihtiyacınız var. İnsanlarla teması biz sağlıyoruz, ayağı kırılan da karnı ağrıyan da bize geliyor o yüzden temiz hastaneyle ilgili mantık da buydu” diye konuştu.

‘BİZİ BİLİM YÖNETECEK, SİYASET DEĞİL’

Test sayılarının artması ile birlikte vaka sayısının artacağını ancak bu durumun moralleri bozmaması gerektiğinin altını çizen Sürenkök, “Sokakta dolaşan hastanın karantinaya alınmasını sağlamak, toplumu daha az enfekte eder. Bu kadar basit bir olayı ben biliyorsam, Bilim Kurulu, benim bildiğimin bin katını bilmeli. Bilmiyorlarsa pandemi kurulunda olmasınlar zaten. Bizi bilim yönetecek, siyaset değil” ifadelerini kullandı. Sürecin şeffaf ilerlemesi gerektiğine sıklıkla vurguda bulunan Sürenkök şöyle konuştu:

“Onlarca, binlerce insan, bu kararın uygulanması sebebiyle hayatta kalacak ya da kaybolacak. İnsan kaybolacaksa buna sebep olanları ne hukuk ne tarih ne de bilim affedecek. Mücadele etmek zorundayız. Testi kırılmadan uyarmalıyız. Biz kötü bir şey söylemiyoruz.Tek söylediğimiz şeffaflık ve bilimden yana olmak. Bizim derdimiz onların yükünü hafifletmek. Bilimden yana olurlarsa vermeyecekleri hesap yoktur. Bunun tersini yapıyorlarsa bunun cezası topluma da kendilerine de ağır olur”

‘SOYER İZMİRLİLERE SESLENMELİ’

Sağlık gibi bir konuda sürecin politikleşmesinin doğru olmadığını savunan Fatih Sürenkök, halkın sağlıklı yaşamak ile ilgili sorumluluğu yerel yönetimlere verdiğini, yerel yönetimlerin de bu sürecin politikanın konusu yapılmasına müsade etmemesi gerektiğini kaydetti. İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer’in Pandemi Kurulu’nda varlığını hissettirmesi gerektiğine vurguda bulundu. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın “Ulusa Sesleniş” konuşması ya da Sağlık Bakanı Fahrettin Koca’nın bilgilendirme toplantıları şeklinde İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer’in de periyodik olarak İzmirlilere seslenmesi gerektiğini ifade eden Sürenkök, “İnsanların oy verdiği kişiye canlı olarak karşısında görmesine ihtiyacı var. Biz bir tane hekimi telefonla aradığımız inanılmaz duygusal anlar yaşanıyor. Çünkü duygusal anlara ihtiyacımız var, yitip gidiyor insanlar. İzmir’in yüzde 63’ünün oy verdiği Büyükșehir Belediye başkanının süreci elinde tutması gerekiyor. Şu anda İzmir, merkezi habere değil yerel iktidardaki insana inanmak istiyor, onlara güvenmek onları duymak istiyor” şeklinde konuştu.

YARIN: İzmir’de yoğun bakım ünitelerinin durumu ne?

Editör: Haber Merkezi