TUGAY CAN / İZ GAZETE - Dünya koronavirüs salgını ile topyekun bir mücadele içerisinde. Olağanüstü her süreçte olduğu gibi bu süreçte de her yerden farklı bir ses çıkıyor. Birbirinden farklı iddiaların ortaya atılması, ortaya çeşitli iddiaları atan kişilerin sıfatları da bir hayli önem arz ediyor. Dokuz Eylül Üniversitesi Biyoloji Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Barbaros Çetin ise bu süreçte tıbbi tedavi konusunda doktorların konuşması gerektiğini ancak salgın ya da eko-sistem konularında biyologların konuşmasının önemli olduğunu belirtiyor.

Günümüzden 100-200 yıl önce 100 yıl içerisinde gerçekleşmesi öngörülen ekolojik parametrelerin değişiminin şu anda 10 ya da 20 yıl içerisinde gerçekleştiğini söyleyen Çetin, insanoğlunun eko-sisteme her geçen gün daha fazla zarar verdiğine işaret ediyor ve ekliyor: “2015 yılında hazırlanmış olan ekoloj raporunda biyologlar gezegenin hızlı bir çöküşe gittiğini ifade ediyorlardı. Dünyanın nüfusu 8 milyarı aşmış durumda. Gezegen artık bu nüfusu kaldırmıyor. Nüfus fazla olduğu için de salgınlar ülkeler arasında çok daha hızlı yayılabiliyor”

‘CİDDİYE ALINMIYORLAR’

Sağlık Bakanlığı bünyesinde koronavirüse karşı mücadele etmek için oluşturulan bilim kurulunda biyolog bulunmadığını ve Türkiye’de biyologların ciddiye alınmadığını söyleyen Çetin şunları söylüyor: “Biyologların özlük hakları ellerinden alındı. Son dört-beş yıldır, biyolog unvanı verilmiyor. O da kaldırıldı. Bu ülkemizin yaptığı en büyük hatalardan bir tanesi. Oysa tüm dünyada bilim konjonktüründe biyoloji ana bilim dalıdır. Onun uygulamalı bilim dalları ise başta tıp, veterinerlik, ziraat, eczacılık, hemşirelik gibi dallardır. Örneğin; Amerika Birleşik Devletleri’nde Tıp Fakültesi’ne gidebilmek için mutlaka biyoloji eğitimi, diploması alıp ondan sonra fakülteye girebilirsiniz. Bizim en büyük eksikliğimiz budur. Ne yazık ki çağdaş bir eğitim sistemimiz yok. Bu bizim en büyük eksikliğimiz”

Türkiye’de biyoloji eğitiminin de ciddiye alınmadığını okullarda biyoloji dersinin yerine başka dersler konulduğunu hatırlatan Prof. Dr. Barboros Çetin, “Eğer insanlara dünyanın ekolojik kurallarını, eko-sistem unsurlarını zamanında öğretmiş olsaydık insanlar daha duyarlı hale gelecekti” diyor. Çetin, insanların ekolojiye karşı duyarlı ve bilinçli olmasının salgınlarla mücadelede en önemli argüman olduğunu savunuyor.

‘SARS’A AŞI BULUNAMADI’

Bilimin koronavirüslerini 1960 yılından bu yana tanıdığını söyleyen ve günümüzde koronavirüsün yüzden fazla türü bulunduğunu kaydeden Barbaros Çetin, yarasalara, memeli hayvanlara özgü koronavirüslerinin bulunduğuna dikkat çekiyor. Virüsün yaşamak için bir canlıya ihtiyaç duyduğunu ve insan vücudunu da keşfettiğini aktaran Çetin şunları söylüyor:

“Çin’de yüksek bir nüfus var. Çin hükumeti bundan 15 yıl önce ‘artık doğadan beslenebilir, yabani hayvanları avlayabilir ve yiyebilirsiniz’ dedi insanlara. Nitekim de bilimin dediği şey de şu: ‘Bu virüs bize yabani hayvanlardan geçiş sağladı ve korkutucu boyutta mutasyon sağlayarak insanları öldürmeye başladı. Aşının bulunması da imkansız gözüküyor. İnsanlık SARS’a karşı 20 yıldır bir aşı bulamadı. Şu anda koronavirüse karşı bir aşı üretilse bile virüs sürekli mutasyona uğradığı için aşının geçerliliği de yitiyor. Bir ada ülkesi olan İzlanda’da koronavirüsün 40 farklı mutasyonuna rastlandı.Bir insanda iki farklı koronavirüs tespit edildi”

Aşı çalışmalarında olduğu kadar koronavirüs salgınına dair de karamsar bir tabloyu ortaya seren Prof. Dr. Barbaros Çetin, insanlığın bu virüse karşı bağışıklık kazanmasının mümkün olmadığını belirtiyor. “İngiltere bu konuda vahim bir hata yaptı” diyen Çetin, “hükumeti bu konuda biyologlara başvursaydı. Bu konuda hareket etmemeleri gerektiği söylenirdi. Bilim adamlarına güvenmemek siyasetçilerin yaptığı bir aptallık. Mesela Almanya’nın enstitüleri var. Oraya gerekli bütçe verildi. Almanlar bu sayede böyle bir duruma yıllar öncesinden hazırlıklı duruma gelmiş oldular” ifadelerini kullanıyor.

‘1 MİLYAR KİŞİ ETKİLENECEK’

Dokuz Eylül Üniversitesi Biyoloji Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Barbaros Çetin, virüsün biyologların da tahminlerinin aksine hızlı bir biçimde mutasyona uğradığını yayılma şeklinin de düşündürücü olduğunu ifade ediyor. Virüsün; daha önce hapşırık ya da virüsün bulunduğu ortamlarda dokunma yoluyla bulaşabildiğini ancak insan dışkısında da rastlanması ile birlikte kanalizasyonlarda da görülmesini de yorumlayan Çetin şunları söylüyor:

“SARS ve MERS sadece üst solunum yollarını olumsuz etkiliyordu. Ancak koronavirüs hem üst solunum yolunu hem de alt solunum yollarını etkiliyor ve adeta denizde boğuluyormuşsunuz hissine kapılıyorsunuz. İşin kötü tarafı da şu. Virüs diğer organlara da yayılabiliyor. İnsan bağırsağında ve kanalizasyonda da keşfedildi. Tehlikenin boyutu çok büyük. Bugünkü yayılma hızı ve ölüm oranlarını göz önünde bulundurursak iki yıl içerisinde 1 milyar kişi bu durumdan etkilenecek”

TAŞIYICILIK DEVAM EDİYOR

Çin’in Vuhan kentindeki doktorların yaptıkları araştırmalar neticesinde koronavirüsü atlatana bir hastanın 1 ila 8 gün arasında taşıyıcı olmaya devam ettiğinin ortaya çıktığını aktaran Prof. Dr. Barbaros Çetin, bu konuda gerekli önlemlerin alınmasının önemine değiniyor.

Editör: Haber Merkezi