Paneldeki konuşmacılardan Dokuz Eylül Üniversitesi Nöroloji Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Beril Çolakoğlu, parkinsonun daha çok 60'lı yaşlarda başlamasına rağmen 30'lu yaşlardada görülebildiğine dikkat çekti.

11 Nisan Parkinson Hastalığı Günü etkinlikleri kapsamında, Dokuz Eylül Üniversitesi Nöroloji Ana Bilim Dalı, İzmir Eğitim ve Araştırma Hastanesi Noröloji Kliniği ve Parkinson Hastaları Derneği işbirliğiyle, 11 Nisan Parkinson Hastalığı Günü etkinlikleri kapsamında, parkinson hastaları ve yakınlarını bilgilendirmek için "Parkinson ve Ben" konulu panel düzenlendi. Panele Dokuz Eylül Üniversitesi Nöroloji Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Beril Çolakoğlu, İzmir Eğitim ve Araştırma Hastanesi Nöroloji Kliniği'nde görevli Doç. Dr. Özge Yılmaz Küsbeci ve Uzman Dr. İpek İnci ile Parkinson Hastaları Derneği Başkanı Gülnur Uğurlu Kelçe konuşmacı olarak katıldı. İzmir Eğitim ve Araştırma Hastanesi Konferans Salonu'ndaki paneli, yaklaşık 120 parkinson hastası ve yakını izledi. Paneli izleyen hasta ve hasta yakınları da zaman zaman söz alıp, deneyimlerini paylaştı. Parkinson Hastaları Derneği Başkanı Gülnur Uğurlu Kelçe, paneldeki konuşmasında, unutkanlık, mutsuzluk, yavaşlama, uyku problemleri, huzursuzlık, ağrı, titreme, düşme, gibi sorunlar yaşayanların hemen doktor kontrolünden geçmesi gerektiğini belirtip, "Etkin ve erken teşhis ile hastalığa teslim olmayın. Çünkü hayat kalitemizi düşüren, yavaş ilerleyen parkinson rahatsızlığında belirtiler oldukça ağır gelişir. Bu nedenle uyku problemleri, huzursuzluk, unutkanlık, yavaşlama, titreme ve düşme gibi belirtiler ciddiye alınmalıdır. Uzmanlar ortalama yaşam süresinin artışına bağlı olarak 2030 yılında ülkemizde ve dünyada parkinson hasta sayısının iki katına çıkacağını öngörüyorlar. Bugün olmasa da yarın, bu hastalıkla dolaylı ya da direkt olarak karşılaşabiliriz" dedi.

Parkinsonun günlük hayatın her yönünü etkilediğini belirten Kelçe, "Karmaşık bir hastalıktır ve kendisini fiziksel alandan psikolojik alana kadar geniş bir yelpazede hissettirir. Etkisi neredeyse tüm kültürel, toplumsal ve ekonomik sınırları aşar. Semptomları her insanda farklıdır ve günden güne, saatten saate, hatta her dakika değişebilir. Araştırmacılar henüz bu hastalığı önleyecek veya şifa sağlayacak bir yol bulamamıştır. Parkinson hastalığından etkilenen birey ve aileler olarak fizyoterapi, psikoterapi, sosyal etkinlikler gerçekleştirerek yaşam kalitenizi yükseltmek, sosyal hayatta daha fazla var olabilmeniz ve istekleriniz konusunda toplumsal sesiniz olabilmek için varız" dedi.

Dokuz Eylül Üniversitesi Nöroloji Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Beril Çolakoğlu, parkinsonun daha çok 60'lı yaşlarda başlamasına rağmen 30'lu yaşlarda da görülebildiğini belirtip, "Bir parkinson hastasında tedavinin hedefi, öncelikle hastalığın seyri boyunca hastanın günlük yaşamında aktif, üretken ve bağımsız olabilmesini sağlamaktır. Parkinson hastalığının uzun süreli, yavaş ilerleyici bir hastalık olması nedeniyle, tedavisinde hastanın ve ailesinin hekimle uzun yıllar işbirliği yapması gereklidir. Beraberce gösterilecek çaba hem hastanın kendisini rahatsız eden belirtilerin tatminkar bir şekilde kontrolünü, hem de hastanın daha iyi bir yaşam düzeyine kavuşmasını sağlar" dedi.

İzmir Eğitim ve Araştırma Hastanesi Nöroloji Kliniği'nde görevli Doç. Dr. Özge Yılmaz Küsbeci ve Uzman Dr. İpek İnci de hastalıkla ilgili bilgiler verdi. Panel, izleyenlerin, sorularının cevaplanmasıyla sona erdi.


Yaşar ANTER / İZMİR, (DHA)

Editör: Haber Merkezi