Yağız BARUT / İZ GAZETE- İzmir Tabip Odası Yönetim Kurulu, ülkemizde hızla yayılan yeni Koronavirüs (Kovid-19) salgını mücadelesi ile ilgili yaptığı açıklamada planlamaların hızlıca yapılması gerektiğini ve önlemlerin zamanında alınarak uygulanmasının hayati önemde olduğunu vurguladı. Açıklamada, diğer ülkelerin tecrübelerinden yola çıkarak, salgını yönetmede üç koşulun zorunlu olduğu söylendi. Virüs şüphesi taşıyanlara yeterince test yapılarak hastaları ve temas ettikleri kişileri saptayıp izole etmenin önemi vurgulanan açıklamada, sosyal mesafeyi artıran önlemlerin de bulaşma hızını azaltacağı kaydedildi. Sağlık sistemini ise artan hasta sayılarına yanıt verecek biçimde organize etmenin salgınla mücadelede olmazsa olmaz olduğu aktarıldı. Ayrıca salgının yönetilmesi için hastanelerde, ilçe ve il düzeyinde koordinasyonu sağlamaya yönelik bir işleyiş planının bir an önce hazırlanması ve uygulanmaya başlanması gerektiği ifade edildi.

SOLUNUM CİHAZI KAPASİTESİ ÖNEMLİ!

İzmir Tabip Odası yaptığı açıklamada; “Dünya deneyimleri hasta sayısı arttığında özelikle yoğun bakım yataklarının ve ventilatör (solunum cihazı) gibi ileri destek sistemlerinin kısa sürede ihtiyaca yanıt veremeyecek duruma geldiğini ve bunun da ölümleri arttırdığını göstermektedir. Hastalığın olası yaygınlaşmasında yoğun bakım hizmet kapasitenin ciddi yetersizlik yaşayacağı öngörülmeli ve buna ilişkin hazırlık ve planlamalar bir an önce yapılmalıdır. Ayrıca salgın süresince Genel Sağlık Sigortası kapsamı dışında kalanlar kapsama alınmalı, her türden katkı/katılım payı uygulamaları kaldırılmalıdır.” ifadelerine de yer verdi.

 ‘İZİN VERİLMELİ’

Hekimlerin ve sağlık çalışanlarının çalışma saat ve koşullarının kendileri ve yakınlarının sağlığını da dikkate alacak biçimde düzenlenmesi gerektiği söylenen açıklamada, “Tüm basamaklarda 60 yaş üzerindeki sağlık çalışanları risk altında olduğundan çalışma koşulları onları koruyucu biçimde yeniden düzenlenmelidir ve talepleri halinde 60 yaş üzerindeki hekimler ücretli izinli sayılmalıdırlar. Kronik hastalık raporu bulunan (diyabet, KOAH, kalp hastalığı, malignite gibi), hamile olan sağlık çalışanlarına geçici bir süre idari izin verilmelidir.” denildi.

‘ÖNEMLİ BİR ADIM’

İz Gazete’ye konu ile ilgili açıklamalarda bulunan İzmir Tabip Odası Başkanı Funda Barlık Obuz, İzmir’de İl Sağlık Müdürlüğü’nün Halk Sağlığı Laboratuvarı’nda ve Dokuz Eylül Üniversitesi Hastanesi’nde virüs testine bakılabildiğini aktardı. Kamu hastanelerin kendi planlarını oluşturduğunu, neredeyse her hastanenin belli önlemler alarak bir servisini virüse yakalanan hastalar için ayırdığını belirten Obuz, “Poliklinikler de artık büyük oranda çalışmıyor diyebiliriz. Dokuz Eylül’de tamamen kapatıldı. Ege Üniversitesi’nde ise onkoloji gibi belli birimler açık. Kamu hastanelerinde takipli elektif vakaların randevuları iptal edildi. Kovid-19 hastaları için özel yataklı servis ve ayrı poliklinik düzenlemesine gidildi. Hekimlerin çalışma saatlerinde düzenlemeler yapıldı. Yemekhaneler kapatılarak personele çalıştıkları servislerde yemek verilmeye başlandı. Bunlar atılması gereken önemli adımlardı” dedi.

‘SÜREÇ HIZLANDI’

Sağlık Bakanlığı’nın 25 ilde testlere başlandığı yönünde açıklama yaptığını kaydeden Obuz, “Bakanlık, testlerin hızlıca Türkiye’nin geneline yayılacağını da söyledi. Demek ki; çağrılara kulak veriliyor. Testler daha çok yapılmalı ki; test sonuçlarına göre hastaları ayırarak bulaştırıcılığı azaltabilelim. İlk başta sadece yurtdışı teması olanlara test yapılıyordu ama şimdi tüm şüphelilerde yapılmaya başlandı. Şu an Türkiye kendi test kitini de üretiyor.  Başlangıçta biraz yavaş hareket edildi ama son günlerde daha çok kişiye test yapılmaya başlandı.” ifadelerini kullandı.

‘ETKİN KULLANALIM’

Sağlık çalışanlarının kullanması gereken malzemelerde eksiklikler yaşandığına ilişkin şikâyetlerin geldiğini, İl Sağlık Müdürü’nün ise böyle bir şey olmadığını açıkladığını ifade eden Obuz, “Biz hekimlerimizden gelen şikâyetleri ve kaygıları iletiyoruz. Bu malzemeler tabi ki sağlanıyor olabilir ama bunların etkin dağıtımı ve kullanımı da çok önemli.  Bazı hekimler kendileri bu malzemeleri tedarik etmeye başlamış. Maske takması gerekmeyen vatandaş sokakta maskeyle geziyor. Bu doğru değil. Hastaneler dışında gerek yok maske takılmasına” diye konuştu.

‘HEKİMLERDEN SORUMLUYUZ’

Türk Tabipleri Birliği’nin (TTB), en yüksek risk grubunda bulunan sağlık çalışanlarının Koronavirüse maruz kalmasına ilişkin risk değerlendirmesi yapabilmek amacıyla anket hazırladığını, anketin de enfeksiyon önleme ve kontrolle ilgili önlemlerin geliştirilmesi açısından kritik önem taşıdığına vurgu yapan Obuz, “Burada çok fazla sağlık çalışanı etkilenecek. Şu ana kadar ne kadar sağlık çalışanının etkilendiğini bilmiyoruz. Biz meslek örgütü olarak hekimlerimizden sorumluyuz tabi ki. Bu konuda bize bir bilgi akışı sağlanmıyor ve gizlilik böyle bir sorun ortaya çıkarıyor. Kimler hangi şehirde, ne şekilde hasta genel bir bilgi edinemiyoruz.” açıklamasında bulundu.

‘TEST YAPIN, TEST YAPIN, TEST YAPIN’

Öte yandan Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) Genel Direktörü Tedros Adhanom Ghebreyesus geçtiğimiz günlerde yaptığı bir konuşmada Çin'den ilk kez Kovid-19 vakasının bildirilmediğine dikkati çekerek bunun ‘inanılmaz bir başarı’ olduğunu belirtti. Ghebreyesus, koronavirüsün genetik diziliminin Çin tarafından paylaşılmasından 60 gün sonra ilk aşı denemesinin başlamasını ise daha önce benzeri görülmemiş bir ‘bilimsel zafer’ olarak niteledi. Salgını ortadan kaldırmak ve kontrol altına alabilmek için ülkelerin karantina, test ve tedaviye devam etmesi ve virüsün izini sürmesi gerektiğinin altını da çizen Ghebreyesus bunların tüm önlemlerin ‘bel kemiğini’ oluşturduğunu vurguladı. En önemli adımın daha fazla test yapmaktan geçtiğine dikkat çeken Ghebreyesus, "Mesajımız çok basit: Test yapın, test yapın, test yapın" dedi.

Editör: Haber Merkezi