ASYA YAŞARİKİZ / İZ GAZETE - Mart ayında Türkiye’de Kovid-19 vakalarının başlamasından bu yana, çocukları ile birlikte evde izolasyon uygulayan aileler çocuklarının ruh sağlığı için endişeleniyor. Evde uzaktan eğitim ile okullarına devam eden çocukların yaşadığı sorunları Uzman Psikolog Dilara Özsoy ile konuştuk.

Sosyal mesafe koymak yerine, sosyal olarak birbirimize daha çok ihtiyaç duyduğumuz ve sosyal destek kaynaklarımızı kullanmamız gereken bir dönemde olduğumuzu söyleyen Dilara Özsoy, fiziksel izolasyon sürecinde hem yetişkinlerde hem de çocuklarda normalde pek sık gözlemlemediğimiz duygu ve davranışlarla karşılaşabileceğimize dikkat çekti.

Salgın nedeniyle yaşadığımız sosyal izolasyonun çocuklar üzerindeki etkileri nelerdir? Bu etkileri azaltmak için ebeveynler çocuklarına nasıl davranmalı, neler yapmalı?

Öncelikle, salgın sürecinde alınan “izolasyon” önleminin sosyal değil fiziksel bir izolasyon olduğunu belirtmek oldukça önemlidir. Bu süreçte, bizleri hastalıktan koruyacak en önemli şeylerden biri diğer kişiler ile aramıza fiziksel bir mesafe koymaktır. Sevgili hocamız Melek Göregenli’nin de belirttiği gibi, sosyal mesafe koymak yerine, sosyal olarak birbirimize daha çok ihtiyaç duyduğumuz ve sosyal destek kaynaklarımızı kullanmamız gereken bir dönemdeyiz.

Fiziksel izolasyon sürecinde hem yetişkinlerde hem de çocuklarda normalde pek sık gözlemlemediğimiz duygu ve davranışlarla karşılaşılabilir. Çocuklarda bu duygu ve davranışları gelişim dönemlerine göre incelemek, etkili yaklaşımları belirleyebilme konusunda yardımcı olacaktır.

Bu süreçte, kaygı, korku, öfke gibi duygular tüm gelişim dönemlerinde sıklıkla görülebilir.

Okul öncesi dönemdeki çocuklarda, daha küçük yaşlarda görülen parmak emme, yatak ıslatma gibi davranışlarla karşılaşılabilir. Belirsizlik, bu yaş döneminde baş edilmesi oldukça güç bir durumdur ve çocukların kendini güvende hissetmeye ihtiyacı vardır. İlkokul dönemindeki çocuklarda, içe kapanma ya da saldırganca davranışlar, sevdiği şeylerden artık zevk alamama, dikkatini toplamakta zorlanma görülebilir. Ergenlik döneminde, sevdiği şeylerden artık zevk alamama, yalnız kalma ihtiyacında artma, “bana bir şey olmaz ki” şeklinde düşünme biçimi görülebilir.

Peki, nasıl yaklaşmalı?

Okul öncesi dönemdeki çocuklara, evdeyken güvende oldukları hatırlatılmalı, parmak emme ya da yatak ıslatma gibi davranışlarına sabırla yaklaşılmalıdır.

İlkokul dönemindeki çocukların, yalnız kalabilmelerine ve öfkeli hissedebilmelerine izin verilmelidir.

Ergenlik döneminde, yalnız kalabilmelerine izin vermek önemlidir, ellerinden gelen tüm önlemleri aldıklarını düşünseler de salgının henüz bitmediği ve hala dikkat edilmesi gerektiği vurgulanmalıdır.

Tüm gelişim dönemindeki çocuklar için, “Korkacak bir şey yok!” ya da “Sıkılmana gerek yok.” gibi ifadelerden kaçınarak duygularını deneyimlemelerine ve ifade etmelerine izin verilmelidir.

Çocukları dinlemek ve sorularına yanıt vermek için hazır olunmalıdır, iletişim kurarken göz teması kurulmalıdır.

Evdeki kuralları birlikte belirlemek ve söz hakkına sahip olmalarını sağlamak oldukça önemlidir.

Birçok konuda belirsizliğin devam ettiği bu süreçte, eski rutinleri mümkün oldukça korumak ya da yeni rutinler oluşturmak çocukların kendilerini güvende hissetmesine yardımcı olmaktadır. Uyku, yemek, ders, ödev, oyun ve egzersiz saatlerini birlikte belirleyebilirsiniz.

Yukarıda bahsedildiği gibi, bu bir sosyal değil fiziksel izolasyon sürecidir. Dolayısıyla çocukların arkadaşlarıyla iletişim kurabilmelerine yardımcı olmak, çevrimiçi kaynakları kullanarak sosyalleşmelerini desteklemek önemlidir.

Ayrıca, yetişkinlerin bu süreçle baş etme becerisinin, çocukların baş etme biçimlerini de etkileyebileceği unutulmamalıdır. Çocuklar, çevrelerinde duygularını ifade edip etkili bir şekilde düzenleyebilen tutarlı ebeveynler olduğunda kendilerini daha güvende hissetmektedir.

Sosyal izolasyonu yaşadığımız bu günlerde, süreç uzarsa ebeveynler çocuklarına bunu nasıl anlatmalı?

Henüz süreç uzamadan önce, bu sürecin ne kadar süreceğinin net olmadığı çocuklarla paylaşılmalıdır. Dolayısıyla çocuklara tutulabilecek sözler verilmeli, “1 ay sonra parka gidebileceğiz.” ya da “İstediğin gibi okula gidebileceksin.” gibi sözlerden kaçınılmalıdır. Bunun yerine, “Bugün neler yapabileceğimize bakabiliriz.” ya da “Yarın ne oynamak istersin?” gibi daha kısa vadeli ve kontrol edilebilir konular hakkında planlar yapılmalıdır.

Zaman geçtikçe, çocuklar daha çok sıkılabilir ya da dışarı çıkma konusunda sabırsızlaşabilir. Sizin de zaman zaman sıkılabildiğinizi ya da dışarı çıkmak istediğinizi ifade etmeniz, çocukların bu durumun sadece kendilerine özgü olmadığını fark etmelerini ve anlaşılmış hissetmelerini sağlayabilir.

Açıklanan son kısıtlamalar çerçevesinde, hangi gün ve saatlerde dışarı çıkabilecekleri anlatılmalıdır.

Fiziksel izolasyon süreci uzasa da bunun mutlaka biteceği, dünyada bitmeyen bir salgın olmadığı, sadece daha kısa sürede bitmesi için bu önlemlerin alınmasının gerekli olduğu vurgulanmalıdır.

Boşanmış ebeveynlerin çocukları bu süreçte daha zorlanıyor olabilir. Bu durumda çocuk nasıl korunmalı?

Çocukların ebeveynleri boşanmış ya da ebeveynlerin boşanma davası devam ediyor olabilir. Bu süreçte çocuklar ebeveynleri ile görüşme konusunda zorluk yaşayabilir. Çocukların düzenli olarak ebeveynleriyle sesli ya da görüntülü görüşmesini sağlamak oldukça önemlidir. Bu durum anlaşmalı boşanmalarda görece daha kolay yönetilebilmektedir.

Ancak özellikle çatışmalı boşanma gibi durumlarda, ebeveynler çocuğun iyilik halini göz önünde bulundurarak hareket etmeli ve her iki ebeveynle düzenli olarak görüşme sağlanmalıdır. Ebeveynler birbiriyle iletişime geçmek istemeyebilir, fakat buradaki kritik nokta çocuğun ebeveyniyle iletişimini sağlamaktır.

Çocukların ebeveynleri ile yüz yüze görüşememeleri ile ilgili ne hissettiklerini müzik ya da resim aracılığı ile ifade etmelerine destek olunabilir.

Uzaktan eğitim 31 Mayıs’a dek sürecek. Uzaktan eğitim alan çocukların derslerine ilgisi nasıl korunmalı, çocukların konsantrasyonu nasıl sağlanmalı?

Süreç uzadıkça, çocukların derslere ilgisinin zaman zaman azalması oldukça normaldir.

Ders öncesinde çalışma materyallerini düzenlemek, kahvaltı yapmak, yaklaşık 10 dakikalık hareketli bir egzersiz yapmak gibi kısa bir hazırlık süreci gerçekleştirilebilir.

Ders saatlerinde, sessiz bir ortam sağlamak, ortamdaki oyuncak, telefon gibi dikkat dağıtıcıları kaldırmak önemlidir.

Ders aralarında, video izlemek, kitap okumak ya da oyun oynamak gibi aktiviteler yerine, gözlerini kapatarak dinlendirmek ya da ayağa kalkıp hareket etmek vb. önerilmelidir.

Çocukların derste neler öğrendiklerini yaratıcı yöntemlerle ebeveyne ya da oyuncaklarına anlatması desteklenebilir. Çocuklar rol değiştirerek “öğretmencilik” oynayabilir, öğretmeni canlandırarak derslerde öğrendiği şeyleri anlatabilir.

İlkokul dönemindeki çocukların ve ergenlik dönemindeki gençlerin, ders ve ödev dışında hoşa giden aktivelere zaman ayırmaları, arkadaşlarıyla iletişim sağlamaları desteklenmelidir.

Çocuklara ve gençlere neye ihtiyaçları olduğunu danışmaktan çekinmeyin. “Sence ne yaparsak sana daha iyi gelir?”, “Bu konuda sence ne yapabiliriz?” gibi sorularla görüşlerini alabilirsiniz.

1 Haziran’da okulların açılması planlanıyor. Çocuklar okul hayatına başlarken ebeveynler nasıl davranmalı, çocuğu okula nasıl hazırlamalı?

Çocuklara, dışarıda bizi neyin beklediği, okul hayatı başladığında ne sıklıkla dışarı çıkabileceği, dışarı çıkarken nelere dikkat etmesi gerektiği açık ve net bir şekilde anlatılmalıdır.

Özellikle okul öncesi ya da ilkokul dönemindeki çocuklar neden belirli kurallar çerçevesinde dışarı çıkılabildiğini anlamakta zorlanabilir. Bu noktada ebeveynlerin net ve kararlı tavrı, kendilerinin bu sınırlamaya ne kadar uyduğu çocukların uyum sağlayabilmesi açısından da oldukça önem taşımaktadır.

Her ne kadar normalleşme sürecine girdiğimiz belirtilse de hala belirsiz bir süreç içerisindeyiz. Dolayısıyla çok daha kısa vadeli ve gerçekleştirilebilecek planlar yapmaya, okullar açıldıktan sonra da dikkat edilmelidir.

Tıpkı içinde bulunduğumuz fiziksel izolasyon sürecine alıştığımız gibi, okula gitme sürecine de adım adım alışılacaktır. Çocuklara hemen “eski” düzene dönülemeyeceğini, hala okula giderken salgına dair önlemleri almaya dikkat etmemiz gerektiği anlatılmalıdır.

Unutulmamalı ki, bu süreçte ebeveynlerin çocukları için yapabileceği en önemli şey,

ulaşılabilir ve iş birliğine açık olmaktır.

Editör: Haber Merkezi