İzmir Eczacılar Odası Başkanı Tuncay Sayılkan, sözlerine Eczacılar Gününü kutlayarak başladı. Sayılkan, “Koronavirüs ile beraber sağlığın birçok kısım tarafından hatta hükümetler tarafından ihmal edildiğini gördük. Ciddi bütçeler ayrılmadığını, gelecek planlaması yapılmayan bir alan olduğunu fark ettik. 11 Martla şu çıktı ortaya; sağlığa önem vermek lazım, sağlık politikaları geliştirmek lazım, sağlıkçıların kazanımlarına kadar hepsinin doğru planlanması lazım. Aşı bunlardan bir tanesi öyle bir noktaya geldik ki, grip aşısından bahsettiğimde Türkiye’de böyle bir aşı yapılamıyor ne yazık ki. Yıllar içinde Türkiye’de birçok şeyi başarmışız, önemli adımlar atılmış ama belli ürünlerin üretimi Türkiye’de ne yazık ki yok. Aşıda dışa bağımlı bir ülkeyiz. Aşıda belli sayıda gönderebiliyor. Geçtiğimiz yıl 1 milyon 300 bin civarında aşı gelmiş, bu yıl da planlanan rakam 1 milyon 230 bin civarında aşı gelecek. 90 bin kadar da sağlık çalışanlarına uygulanmak üzere aşı geliyor. Sıkıntı nerede? Herkes aşı olmak istiyor. Televizyon kanallarında ‘Aman ha aşı vurulun’ diye çağrı yaparsanız bu dönemde. 83 milyon da eczanelere gelir ‘Biz aşı vurulmak istiyoruz’ der” dedi.

ECZANELERE YETERLİ SAYIDA AŞI GELMEYECEK!

İzmir’deki eczanelerde aşı için isim oluşturulduğunu ama yeterli aşı gelmeyeceğini kaydeden Sayılkan, çağrıda bulunurak Sağlık Bakanlığı’nın aşı sürecini yönetmesini istediklerini belirtti. Sayılkan, “Risk grubunda olanları belirleyin dedik. 20 yaşında gününün yarısını spor salonunda geçiren çocuğun aşıya ilk etapta ihtiyacı yok. İhityacı olana aşı vurulsun. Bunu vatandaşın, firmaların insiyatifine bırakırsak iş yanlış bir yere gidiyor. Risk grubunda olan insanlarımız öncelikli olsun. Reçeteli olsun diyoruz” ifadelerini kullandı ve kendi görüşünün aşının Ekim’in ortasından önce gelmeyeceği olduğu söyledi.

Birçok kesim tarafından eczacıların sağlık çalışanı olarak görülmediğini ama önce cephede ilk kendilerinin pozitiflilerle karşılaştığını belirtti. 11 Mart ile beraber aile hekimlerine gidilmemesi kronik hastalığı olanlar eczanelerden reçetesiz ilaç alma hakkının doğduğunu hatırlatan Başkan Sayılkan, “Herkes dezenfektan, maske, eldiven peşindeyken ekstra bir de takip görevi çıktı. Bundan şikayetçi değiliz ama bu kadar yoğunluğun arasında ne Sağlık Bakanlığından, ne siyasilerden, ne kendi üst birimlerimizden hiçbir destek görmedik. Kimse yol göstermeyince herkes kendi yolunu oluşturmaya başladı. Bu bir arayıştı. Yavaş yavaş şekil oturmaya başladı. Eğer olur da eczanesi 14 gün kapanan meslektaşımız olursa maddi manevi destek verme kararı verdik. Benim gördüğüm 8-9 arkadaşım karantina sürecini yaşadı, 3 arkadaşımızın eczanesi kapandı. Benim bilmediklerim olabilir. Bu sürecin doğru yaşanması lazım. Bu karantina süreci gizlenmemeli” diye konuştu.

‘İNTERNETTEN İLAÇ ALINMAZ’

Maske tartışmalarına değinen Sayılkan, hastalığın ilk çıktığı zaman maskelerin normal fiyattan çok daha pahalı geldiğini kaydederek, “Bir gün Cumhurbaşkanı ‘Maske satışı yasaktır’ dedi. Bununla ilgili yasal bir yasal düzenleme yapılması gerekirdi. İnsanların dışarıya çıkması için maske şart ama maske satışı yasak. Garip bir durum oldu. Devlet bir üst fiyat belirlesin dedik, 22 gün sonra belirlendi. O günden sonra bu sorun aşamalı olarak çözüldü” dedi ve maskeyi uzun süre takmanın, aynı maskeyi uzun süre takmanın tehlikeli olduğunu belirtti. Sayılkan, internet ortamında satılan eczane ürünlerini tehlikeli olabileceğini hatırlattı.

Editör: Haber Merkezi