İZ GAZETE- Tıbbi Onkololoji Uzmanı Prof.Dr. Bülent Karabulut, İz Gazete’ye yazarak, sağlık çalışanların uğradıkları şiddetten, maddi manevi sıkıntılarından bahsetti. Karabulut yazısında, “Yoğun bakıma gönderdiğimiz arkadaşımız bizlere çocuklarımı okutun diye vasiyette bulunmasın artık, koskoca devlet arkamda, o çocuklar devletimin güvencesinde artık ve bende yaşamak için savaşayım, tüm enerjimi buna harcayıp bir an önce iyileşeyim diyebilsin” ifadelerini kullandı. İşte o yazının tamamı:

“Hepinizce gündem malum; COVID-19. Tüm Dünya bu salgınla uğraşırken her taraftan gelen bilgi kirlilikleri, komplo teorileri, felaket senaryoları ve siyasi polemiklere kulağını tıkayarak, sadece işine, insan sağlığına odaklanan, maddi ve manevi hiçbir beklentisi olmadan, bir insanın hayatı bile her şeyden önemlidir diyen, geride bırakabileceği çocuklarını, eşini, annesini, babasını, kardeşlerini, arkadaşlarını ve sevdiklerini bir an olsun aklına bile getirmeden görevine koşan sağlık ordusundan söz etmek istiyorum sizlere”

‘BİR SÜRE KAHRAMAN OLDUK, SONRA YİNE UNUTULDUK’

Karabulut yazısında, “Ben 1999 depreminde ilk defa topyekün seferberliğin ne olduğunu gördüm ve yaşadım. Sağlık çalışanlarının ne kadar özveri ile o tehlike dolu anlarda bile kendi canını bir an olsun düşünmeden bir cana ulaşmak için verdiği çabaları, bir canı hayata bağladıklarında da ne kadar içten attıkları sevinç çığlıklarını gözlerimle gördüm. Bir süre kahraman olduk her yerde. Sonra yine unutulduk. Öyle unutulduk ki, dövüldük, öldürüldük, hırpalandık ama yine görevimizi yapmaya devam ettik. Sadece caydırıcı bir sağlıkta şiddet yasası istemiştik, o bile tatmin etmedi, nedendir bilinmez, içerik olarak caydırıcı bir yasa çıkmadı, bir gecede onlarca, yüzlerce bazen binlerce yasa çıkarıldığı ortamda bize karşı yapılan şiddete sıra gelmedi bir türlü” dedi.

‘KİMSE KÜSMEDİ, ETTİĞİ YEMİNDEN DÖNMEDİ’

Bülent Karabulut, “Sağlıkta dönüşümde ülkemiz çok önemli adımlar attı, muhteşem işlere imza attı, ama sağlık çalışanları için yapılanlar tatmin etmedi bizleri hiçbir zaman. Oysa mükemmel bir sağlık sistemi getirseniz bile, en azından bu sistemi işlevsel hale getirecek insan gücü, zaman zaman unutuldu. Sağlık çalışanları manevi sıkıntılar yanı sıra maddi anlamda da sıkıntıya düştü. Ne oldu biliyor musunuz? Kimse küsmedi, sağlık için ettiği yemine arkasını dönmedi. İhtiyaç halinde hep cephenin en önüne gözlerini bile kırpmadan koştu, bir canın değerini haykırarak, yemeden, içmeden, uyumadan, kendi canını düşünmeden koştu ön saflara, kırgın hissetmelerine rağmen. Aslında yazılacak o kadar çok şey var ki” ifadelerini kullandı.

‘BOĞAZIM AĞRIYINCA ENFEKTE MİYİM DİYE DÜŞÜNÜYORUM’

Açıklamada, “Şimdi yine sağlık çalışanlarının ön saflara koşması gereken COVID-19 belası geldi. Sağlık ordusu ise yine, şartsız ve koşulsuz koştu cephenin en önüne. Kimsenin başını pencereden çıkaramadığı anlarda, göğüs göğüse çarpıştı düşmanla ve hala çarpışmaya devam ediyor. Hep aynı hislerle, aynı duygularla. Ben şu an karantina hastanesi ilan edilen Ege Üniversitesi Hastanesinde görev yapıyorum. Bazen boğazım ağrıyor, bazen ateşim oluyor gibi geliyor, bazen yorgunluktan kolumu kaldıracak halim kalmıyor ve ‘COVID-19 ile enfekte miyim’ diye düşünüp kendimizi korumaya çalışarak işimize devam ediyoruz başından beri. Hastanede gördüğüm her bir sağlık çalışanı da aynı duygularla işlerini büyük özveri ile yapmaya devam ediyor” denildi.

‘O ALKIŞLAR RUHUMUZU OKŞUYOR AMA…’

Karabulut, “Bizler çok yakından izleniyor ve takip ediliyoruz elbette. Ama bunun psikolojik yükünü düşünün lütfen. Biliyorum ki her yerde sağlık çalışanları aynı özveri ile görevlerini yerine getiriyor ve cephenin önünde savaşıyor şu günlerde. Aslında halkımızın şu aralar bizlere gösterdiği teveccüh, bizleri çok mutlu ediyor, gurur duyuyoruz kendimizle. O alkışlar, yazılanlar ruhumuzu okşuyor. Ama 1999 depreminde de gördüm bunları, sonrasını anlattım sizlere. Bu yüzden kamuoyu bu kadar farkındayken, sağlık çalışanları için daha fazla bir şeyler yapma zamanı gelmedi mi sizce de?” dedi.

‘DEVLETİMİZ BUNU YAPAMAZ MI?’

Bülent Karabulut, “Yoğun bakıma gönderdiğimiz arkadaşımız bizlere çocuklarımı okutun diye vasiyette bulunmasın artık, koskoca devlet arkamda, o çocuklar devletimin güvencesinde artık ve bende yaşamak için savaşayım, tüm enerjimi buna harcayıp bir an önce iyileşeyim diyebilsin. Devletimiz bunu yapamaz mı? Sadece ölüm yok ki, aylarca hastanede yatacak ve sonrası uzun rehabilitasyon süreçleri yaşanacak belki de. Bu kahraman insanların ekonomik, sosyal ve psikolojik kaygıları olmamasını Devlet sağlayamaz mı? Sağlar elbette. Hem de çok hızlı çıkacak yasalarla sağlar. Üç ay için değil, biz daima sizlerin arkanızdayız mesajını veremez mi devlet? Verir elbette. Devletimiz çok güçlü. Bunu elbette yapabilir. Sadece hatırlatmaktır amacım” ifadelerini kullandı.

‘ÖLENLERE ŞEHİT HAKKI VERİLMELİ’

Yapılan açıklamada, “Tüm bunlar içinde ise en acısı elbette ölüm. Bu tür salgınlarda en riskli grup sağlık çalışanları, ne yazık ki, vefatların %10’ u sağlık çalışanlarından. Kaybettiğimiz sağlık çalışanlarına şehit hakları verilmesi için yasa çıkarılmasını talep etmek hakkımız değil mi sizce? Çünkü o kişiler kamu vicdanında ülkesi ve vatanı için gözünü bile kırpmadan kendi hayatlarının riskte olduğunu bilerek çalıştılar. Sağlık çalışanlarının elbette mesleki riskleri var, ama milli seferberlikte, eğer olayın adı milli ise, ölenlere şehit hakkı verilmelidir bence. Cenaze töreni bile yapılamayan, yakınlarının veda edemediği bir ölümü hak etmiyor bu insanlar” denildi.

‘HADİ BAŞLAYALIM’

Karabulut, yazısında son olarak, “Evet, bu yapılanlar gerekli önlemler ve önemli, ama bu insanların onurlandırılması gerekmez mi? Eminim herkes gerekir diyor, alkışlarla destek veriyor bu satırları okurken. O halde ne duruyoruz. Hemen yapalım şu işi. Bu millet ve devlet, fedakar sağlık çalışanlarını, tam da savaşın en sıcak günlerinde, mutlu etmek, onurlandırmak, morallendirmek için elinden gelen her şeyi yapacaktır. Hadi başlayalım…” ifadelerini kullandı.

Editör: Haber Merkezi