TUGAY CAN / İZ GAZETE - AKP’nin Sağlıkta Dönüşüm Politikaları neticesinde sağlıkta şiddet vakalarında son 15 yılda gözle görülür bir artış yaşanıyor. Sağlık Bakanlığı tarafından “Çağ atladık” söylemi ise suni verilere dayanıyor ve gerçeği yansıtmıyor. Sağlıkta Dönüşüm Politikaları ile özelleşmelerin de önünün açıldığı sağlık hizmetinde; ne vatandaş doğru hizmeti alabiliyor ne de sağlık çalışanları gerekli itibarı görüyor. Hatta sağlık çalışanları genellikle meşru olduğu öne sürülen bir şiddetin mağduru oluyorlar.

Türk Tabipler Birliği; sağlıkta şiddet vakalarına ilişkin 15 Mart 2020 tarihinde Türkiye’nin dört bir yanından katılım ile Ankara’da Beyaz Miting gerçekleştirecek. “Ya emeğimizi yok sayan sağlıktaki bu şiddet duracak ya da sağlık sistemi” diyen hekimler 17 Nisan’da ise iş bırakacaklar.

15 Mart’ta Ankara’da gerçekleşecek olan Beyaz Miting’e ilişkin İzmir Tabip Genel Sekreteri Lütfi Çamlı ile konuştuk. Çamlı ayrıca sağlıkta dönüşüm politikalarının sağlık hizmeti üzerine olumsuz etkileri, sağlıkta şiddet vakalarına dair de gazetemize değerlendirmelerde bulundu.

‘BEŞ DAKİKADA BİR HASTA’

Sağlık hizmetlerinde birtakım aksamaların yaşandığını ancak bu aksamaların sorumlusunun sağlık çalışanları değil, sağlıkta uygulanan politikalar olduğunu söyleyen Çamlı, sağlıkta dönüşüm politikalarının meseleye sadece sayısal olarak baktığına değindi. Çamlı, “Bakanlık, ‘şu kadar hasta bakıldı, bu kadar hasta ameliyat edildi’ üzerinden anlatıyor. Ancak kimse kaliteyi sorgulamıyor. Eğitim ve Araştırma hastanelerinde beş dakikada bir hasta bakılıyor. Beş dakikada ne hasta ne hekim tatmin olur, sonuçta da bir şiddet ortaya çıkar. Hasta beş dakika içerisinde ne derdini anlatabilir ne muayene olabilir ne de tedavisi yapılabilir. Sen hem bir kişiden 80 hasta bakmasını isteyeceksin hem de o muayenenin kaliteli olmasını bekleyeceksin. Böyle bir şey mümkün değil” diye konuştu.

‘KIŞKIRTILMIŞ BİR TALEP VAR’

Sağlıkta dönüşüm politikalarının bir sonucu olarak hastaların kışkırtılmış bir beklenti içerisinde olduğunu söyleyen Çamlı, “Vatandaş geldiği zaman kapıda beş dakika dahi beklemek istemiyor. Muayene sonrasında hemen tetkiklerinin yapılmasını, aynı gün BT ve MR işlemlerinin gerçekleşmesini, hatta ayı gün ameliyat olmak istiyorlar. Dünyanın hiçbir yerinde böyle bir sağlık hizmeti yok. Bazı yurtdışı ülkerinde BT ve MR için üç dört ay sonrasına sıra verilebiliyor. Bugün bu kışkırtılmış sağlık talebi nedeniyle yapılan BT ya da MR’ların önemli bir kısmı gereksiz yapıldığı şeklinde de bir inanış var” ifadelerini kullandı.

2018-2019 yılları arasında 90 bini aşkın “beyaz kod” uygulamasının olduğunu belirten Çamlı, şiddet vakalarında çok ciddi bir durum yoksa bu kodun uygulanmadığını ifade etti. Çamlı, “Bundan iki yıl önce günde ortalama otuz sağlık çalışanı, şimdi 45-50’ler konuşuluyor. Bundan on- on beş yıl önce de sağlıkta şiddet vakaların yaşanıyordu. Ancak münferit olaylardı.Diğer ülkelerde de olabilen boyutlardaydı” dedi.

Sağlıkta şiddet vakalarında verilen cezaların yeterli olmadığını; cezaların genellikle ertelendiğini ya da para cezasına çevirildiğini aktaran Lütfi Çamlı, “Yakın dönemlerde İzmir Tabip Odası bu konuda çok yakından izleyip ciddi bir destek vermeye başladıktan sonra hapis cezaları çıkmaya başladı. Ancak hala bunlar yeterli değil. TTB’nin söylediği caydırıcı yasa maddelerinin yapılması gerekiyor. Bıçakla ya da silahla AVM’ye giremiyorsun ama hastaneye girebiliyorsun. Resmi dairelerin çoğuna girerken ciddi bir taramadan geçiyorsun” dedi.

‘MÜŞTERİ MEMNUNİYETİ ODAKLI SAĞLIK HİZMETİ OLMAZ’

Sağlıkta dönüşüm politikalarından vazgeçilmesi gerektiğine vurguda bulunan Çamlı, ayrıca hastalara yeteri kadar süre ayrılması gerektiğini savundu. Dünya Sağlık Örgütü tarafından belirlenen rakamın en az 20 dakika olduğuna dikkat çeken Lütfi Çamlı, “Bir hasta beş dakikada muayene olmaz. Beş dakikada hasta derdini de anlatamaz. Örneğin; hasta geliyor bir hekime muayene oluyor, tatmin olmuyor. Sonra öbür hekime gidiyor. Orada da bir beş dakika. Yine tatmin olmuyor. Sonra başka bir hekime gidiyor. Sonuçta topladığın zaman o hasta için yarım saat harcanmış oluyor. Oysa onu bir hekimde karşılayabilirsiniz. Hasta memnuniyeti önemli. Ama olay; müşteri memnuniyeti değil, biz hasta tedavi olsun istiyoruz. Hastanın nitelikli bir sağlık hizmetine ulaşıp ulaşmamasını önemsiyoruz. Özel sektördeki müşteri memnuniyeti odaklı sağlık hizmeti olmaz. Sağlık sorununu çözmeye odaklı bir sistem olmak zorunda” ifadelerini kullandı.

BEYAZ MİTİNGE ÇAĞRI

Sağlık sisteminde yaşanan aksaklıkların temelinde özelleştirmeler olduğuna vurguda bulunan Çamlı, şöyle konuştu:

“Sağlık sistemini kar odaklı bir yer olarak görünce, hastaları da müşteri olarak görmeye başlarız. O zaman da müşteri memnuniyeti önem kazanır hale gelir. Oysa bunlar çok doğru yaklaşımlar değil. Sonuçta biz özellikle sağlıkta dönüşüm kaynaklı uygulamaların sonrasında karşımıza çıkan emeğimizin değersizleştirilmesi, hekimliğin itibarsızlaştırılması ve sağlıkta giderek artan şiddete karşı 15 Mart’ta Ankara’da tüm Türkiye’den gelecek sağlık çalışanları ile birlikte büyük beyaz mitingi yapacağız. Buna da tüm sağlık çalışanlarını davet ediyoruz. İzmir Tabip Odası olarak bu konuda gerekli ulaşımı yapma konusunda da hazırız”

‘ACİL SERVİSİN İŞLEYİŞİ AKSIYOR’

Şiddet vakalarının çokça yaşandığı yerlerden biri de acil servisler. Acil servislerde de çok fazla yığılma olduğunu kaydeden Lütfi Çamlı, geçtiğimiz yıl acil serviste Türkiye nüfusundan fazla bir sayıda muayene yapıldığı bilgisini gazetemizle paylaştı. Çamlı, “Acil servise giden insanlar ücret ödemiyorlar. Normal bir muayenede sigortanız olsa bile değişik kalemlerde paralar ödüyorsunuz. Acil serviste randevu alınmasına da gerek yok. Bu durum da insanların kolayına geliyor. Bu kadar acil hasta olur mu, olmaz elbette. Acillerde korkunç bir yığılma oluyor. ‘Benim hastam acil’ diyorlar. Halbuki böyle bir durum yok, ertesi gün de gelebilecek durumda aslında. Bu yüzden acillerde şiddet arttı. Korkunç bir yığılma var. Herkes hastasının acil olduğunu iddia ediyor. Acil’in işleyişi aksıyor, yığılmalar meydana geliyor ve acil servisinin işleyişi de aksıyor” diyerek sözlerini noktaladı.

BEYAZ KOD NEDİR?

Hastanede hasta/hasta yakını ve çalışanların başına gelebilecek, fiziksel, sözel saldırı ve cinsel taciz durumlarında güvenlik personelinin en hızlı biçimde durumdan haberdar edilmesi ve olay yerine yönlendirilmesi amacıyla kurulmuş alarm sistemdir.

Editör: Haber Merkezi