Manisa’da oldu tüm olanlar. 1995 Aralık ayının son günleriydi, birkaç ortaokul ve lise öğrencisi 16 genç demek fazla olur, çocuk duvarlara “paralı eğitime son” ve “halklar kardeştir” gibi sloganlar yazdılar. Duvarlara yazı yazmak “suçu” nedeniyle gözaltına alındılar. Doğu’da görev yapmış sonra tayini Manisa’ya çıkmış Kemal İskender Manisa Emniyet Müdürüydü. Manisa’da oldu tüm olanlar, 1995’in son günleriydi.

Durumdan endişelenen aileler, o dönemin İzmir CHP Milletvekili Avukat Sabri Ergül’ün kapısını çaldı. Ergül hiç beklemeden Manisa Emniyet Müdürlüğü’ne gitti. Önce “Burada yoklar, biz onları almadık” dediler, yılmadı Sabri Bey, bu kez başsavcılıktan yazı alarak çocuklardan birinin avukatı ile birlikte yeniden emniyetin kapısına dayandı.

Kemal İskender, bu kez “Vekilim onlar örgüt üyesi, yukarıda pedagoglar ve psikologlarla görüşüyorlar, katiyen işkence yok” diyordu. Ergül ısrar etti, 4. kata terörle mücadeleye zorla çıkarttılar. Bu kez yeni bir engel belirdi, şube müdürü. Orada şube müdürü ile tartışılırken kapının önünden zor yürüyen bir çocuk geçince bardak taştı. Vekil Ergül sonrasında gördüklerini şöyle anlatıyor:

Banklarda gözleri bağlı sağlı sollu çırılçıplak gençler oturuyordu. Birden mehter marşı başladı koridora bakan odalardan birinde. Odaya girdim, lambanın altında yerde çırılçıplak, ıslak battaniyeler içinde iki kız iki erkek gözleri bağlı yatıyor… Polisler beni görünce odadan çıkarttılar itiş kakış. Bir yandan mehter marşı devam ediyor…”

Ergül, girmesi istenmeyen işkence odalarına dalıp çocukları görmüştü “Bağıra çağıra aşağı indim, Emniyet Müdürü’nün odasına kapıyı tekmeleyerek girdim, ‘dünyayı başına yıkacağım’ diye bağırıyorum.”

Ergül, Manisa Emniyeti’nin yaptıklarını Sınır Tanımayan Doktorların da omuz vermesiyle kanıtladı. Böylece zorlu bir hukuk süreci başladı. Manisa Emniyeti’nin kapısına bizzat “Bu iş yerinde işkence vardır” yazısını astı. İşin gizlenecek saklanacak şeyi kalmamıştı. 98’de polisler beraat etti, yılmadı en nihayetinde 85 yıl hapis cezası almalarını sağladı, ülkenin itibarını tek başına ayakta tutmuştu. Ergül’ün bizzat Çiller’in yüzüne söylediği “Burada bunlar oluyorsa, Diyarbakır, Batman, Hakkâri’de kim bilir neler oluyor” sözlerinin bir hikayesi vardı.

Sabri Ergül’ün mücadelesi ilerleyen nesillere, bir ülkenin onurunu savunmak için, yoldan çıkmış, kötülükle savaşırken kötülerden çok daha kötüleşmiş insanlardan hesap sormak için bir ışık olmalı üzerimizde. Yılmadan haklının yanında olup, zorbanın, zalimin karşısında durmak, devletin kadife elinin demirleşmemesini, halkının üstüne inmemesini sağlamak adına. Sabri Ergül’ün mücadelesi örnek alınmalı, bir daha o Aralık gibiler gelmesin diye.