Milletvekilimiz Kani Beko RES(Rüzgâr Enerjisi Santralleri)’nin çevresel ve sağlık sorunları hakkında soruyormuş. Bakan Kurum da kurum kurum kurulmaktan başka bir şey yapmıyormuş. Yani İzmir’in, bizim milletvekilimize yanıt vermiyormuş! Demek ki o sadece bir bakan!

Oysa RES’ler tüm dünyada mercek altındalar ve çevresel etkileri nedeniyle de gözden düşüyorlar. Oldukça önemli ekolojik olumsuzlukları var:

Kuş göç yollarında yapılmaları, doğal hayvan ve bitki varlıklarına zararları, elektromanyetik alan oluşturmaları, gürültü kirliliği, yangınlara neden olmaları bunlardan bazılarıdır.

Madem bir işçi önderi olan Kani Beko bu sorunu dile getirdi işçi sağlığı ve işçilerin can güvenliğini de dillendirmeliyiz. Elde edilmek istenen güce uygun yükseklikte kurulan rüzgâr enerjisi santrallerinde çalışanların can güvenliğinin ciddi riskler altında olduğunu belirtmek gerek. Ülkemizdeki iş cinayetleri nedeniyle dünyada ikinci Avrupa’da birinci sıradayız! Bu RES’lerin bakımlarını yapanların hangi koşullarda ve ne gibi önlemlerle çalıştırıldıkları bellidir. O yüksekliklerde ve her türlü hava koşullarında ekmek parası için doğayla mücadele etmek zorundalar. İşleri çok riskli ve yıpratıcıdır. Elbette sendika yok, iş güvencesi yok, harcanan emeğe göre düşük ücretle çalışılan bir iştir bu.

Bu tür enerji yatırımlarının yapıldığı yerlerdeki halk da karşıdır bu yatırımlara. Aydın Çine İbrahim Kavağı Köyü’nden tutun da Çeşme Yarımadası’na kadar tüm bölge halkı karşıdır. Ama halka rağmen bu yatırımlar gerçekleştirilir. Halkın hayvancılık, bahçecilik, tarımsal gelirleri ya azalır ya tamamen biter. Köyler yavaş yavaş boşalırlar. İlçeye göçler başlar. Meydan enerjicilere kalır...

Enerji kim için üretiliyor kim için tüketiliyor o da ayrı bir konu. Bir de enerjinin temizi mi olur sermayeci düzende tüketim toplumunda?

Aliağa’da kurulu altı tane demir çelik fabrikasının tükettiği enerji tüm İzmir kentinin tükettiğinden fazladır. Siz ister temiz saydığınız yollarla ister fosil yakıtlarla üretin enerjiyi, sonunda kim tüketiyor kimin için tüketiyor bu enerjiyi? Rüzgârdan, güneşten, jeotermalden hangi yoldan üretirseniz üretin dağıtımını enterkonnekte sistemle yapılıyor. Temiz zannettiğiniz yolla üretilmiş bile olsa o enerjiyi ekolojik sorunlara neden olan fabrikalarda tüketiyorlar.

Temiz yolla üretildiği zannedilen bu enerjiler kirletici sektörlere kapasite artırma olanağı da sağlamaktadırlar. Bir de ÇED gerekli değildir diye kararlar almazlar mı?! Çünkü onlar sermayenin iktidarıdırlar. Halkın çıkarları, sağlığı, emeğin değeri yoktur onlar için.

Kani Beko büyük bir yaraya parmak basmış ve sormuş. Bakan Kurum, kurum kurum kurulurken birden baka kalmış! Bu nedenledir sorulara yanıt verememesi herhalde?