İZ GAZETE/ CHP İzmir İl Başkanı Deniz Yücel Eren Erdem’in sunduğu ‘İl Başkanları Konuşuyor’ programında gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu. İktidarın pandemi sürecini başarısız yönettiğini dile getiren Yücel, “Çünkü AKP iktidarı miadını doldurmuştur. AKP’nin son çırpınışlarını izliyoruz” diye konuştu. Yücel ayrıca, CHP İstanbul Milletvekili Enis Berberoğlu ve HDP’li vekiller Leyla Güven ile Musa Farisoğulları’nın vekilliklerinin düşürülmesine tepki göstererek, “Hem şahsi olarak hem yargıyı kullanarak korku imparatorluğu yaratılmaya çalışılıyor. Nereden bakarsanız bakın hukuken de siyaseten de savunulacak bir yanı yok” açıklamasında bulundu.

SAVUNULACAK BİR YANI YOK

CHP İstanbul Milletvekili Enis Berberoğlu ve HDP’li vekiller Leyla Güven ile Musa Farisoğulları’nın vekilliklerinin düşürülmesiyle ilgili konuşan Yücel şöyle konuştu:

“Burada hem hukuk garabeti ve hem siyasi garabet var. Enis Berberoğlu’nun MİT TIR’larının fotoğraflarının basına verilmesi ile ilgili bir iddia vardı. Bu iddiayla dava açıldı. Bir kanıt yok, Can Dündar’ın beyanı var. Tamamen varsayımsal olarak başlatılan yargı süreci var. Devletin gizli kalması gereken bilgilerini siyasal ya da askeri casusluk maksadıyla açıklama gerekçesiyle yerel mahkemece 25 sene ceza verildi. Bölge adliye mahkemesine yapılan başvuruyla bu karar bozuluyor. Casusluk maddesi kaldırıldı ve 5 yıl 10 aylık bir cezaya düşürülüyor. Cezası da kesinleşti. 2018 seçimlerinde tekrar vekil seçildi. TBMM’de yemin ediyor. Anayasaya göre yeniden dokunulmazlık kazanıyor. Buna rağmen bu mahkûmiyet kararının kesinleşmiş olması TBMM’de okunarak Berberoğlu’nun vekilliği düşürüldü. Berberoğlu hakkında olağan yargı süreci bitmiş olmakla birlikte Anayasa Mahkemesi’ne yapmış olduğu başvuru var. Bu isimler milletvekili ve halkın iradesiyle seçilmiş kişiler. Anayasanın açık hükmü karşısında, milletvekilliği süreleri karşılanmadan bu kişilerin vekilliklerinin düşürülmesi yasal değil. Yargıtay kararında da ceza infazının yasama döneminin sonuna bırakılması kararı var. Buna rağmen vekillikleri düşürülüyor. Ansızın yapılan bir operasyonla bu isimlerin vekillikleri düşürülüyor. Vekilliklerin düşürülmesi Meclis’te okunarak dönüşü olmayan bir yola girilmiş oldu. Hem şahsi olarak hem yargıyı kullanarak korku imparatorluğu yaratılmaya çalışılıyor. Nereden bakarsanız bakın hukuken de siyaseten de savunulacak bir yanı yok.”

‘İKTİDAR BAŞARISIZLIĞI GİZLEMEK İÇİN GÜNDEMİ DEĞİŞTİRİYOR’

Bu tutuklamaların neden bugünlerde yapıldığını da açıklayan Yücel, “3 aydır Türkiye’nin gündemini meşgul eden bir Kovid-19 salgını var. Pandemi mücadelesi var. İktidar mensubu olmayan belediyelerin, CHP’li belediyelerin bu süreçte yapmış olduğu hizmetler var. Salgınla mücadelede yerel yönetimlerin bu başarılı olmasından rahatsız olan bir iktidar var. Genel Başkanımız Kemal Kılıçdaroğlu’na yapılan sözlü saldırılar var, CHP’yi terör örgütleriyle bir tutmaya çalışan birtakım algı operasyonları var, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanımız Ekrem İmamoğlu’na Ankara Büyükşehir Belediye Başkanımız Mansur Yavaş’a, Adana Büyükşehir Belediye Başkanımız Zeydan Karalar’a ve İzmir Büyükşehir Belediye Başkanımız Tunç Soyer’e yapılan, hedef gösteren saldırılar var. İktidarın bu süreci yönetmemsi, halkın en temel ihtiyaçlarını dahi karşılayamaması, bu başarısızlığı gizleme, gündemi değiştirme, gündemi unutturma ve yapay gündemlerle bu başarısızlığı perdeleme çabası var. Gündem değiştirmek için, yeni bir tartışma yaratmak için ellerinde stepne olarak tuttukları bu durumu gündeme getirdiler. Meclis’te sandalye çoğunluğuna sahip oldukları için 3 milletvekilin vekilliğini düşürdüler” diye konuştu.

Siyasetin amacının halka hizmet etmek olduğunu dile getiren Yücel, “Bir Cumhurbaşkanı veya siyasi iktidar muhalefet dahi olsa halkın ihtiyaçlarının karşılanması ve ortak verilmesi gereken bir mücadelede yerel yönetimlerin başarılı hizmetlerinden neden rahatsız olur? Çünkü AKP iktidarı miadını doldurmuştur. AKP’nin son çırpınışlarını izliyoruz. Bunu anketlerden de anlıyoruz” dedi.

‘CUMHURBAŞKANI CİDDİ ŞEKİLDE ÖZGÜVENİNİ YİTİRMİŞTİR’

Sokağa çıkma kısıtlamasında verilen kararın değiştirilmesine de değinen Yücel, “Geçtiğimiz günlerde Sağlık Bakanı sokağa çıkmayla ilgili yasak olmayacağı açıklaması var. Sonra İçişleri Bakanlığı hafta sonu 15 ilde yasak uygulanacağını açıklıyor. Bakanlıkların birbirinden haberi yok. Onun ardından Cumhurbaşkanı vatandaşlarımızın sıkıntı yaşamasına gönlüm razı olamadı diyerek kararı kaldırdım diye açıklama yaptı. Cumhurbaşkanı bu açıklamayla vatandaşını düşünen bir imaj çizmeye çalışıyor, diğer yandan da böyle bir karar aldım diyerek patron benim mesajı veriyor. Bunu şöyle okumak lazım; Cumhurbaşkanı ciddi şekilde özgüvenini yitirmiştir. Hem kendi bakanlarının birbirini ters köşeye yatıran açıklamaları hem kendi açıklamasıyla iki bakanlığı ters köşeye yatırması bu çabayı gösteriyor” diye konuştu.

AKP UZATMALARI OYNUYOR

Cumhurbaşkanının vatandaşı düşün bir tutum içerisinde olmadığını belirten Yücel, “Eğer halkı düşünen bir Cumhurbaşkanı ise bu sokağa çıkma yasaklarını koşulsuz uygulardı. İhtiyacı olan vatandaşlara gereken maddi destek verilirdi. Avrupa ülkelerinde bu yapılıyor. Açıkça halka yalan söyleyen bir iktidarla karşı karşıyayız. Halkını düşünen bir iktidar olsaydı yerel yönetimlerin yardım kampanyalarına el konulmazdı. Aşevi hesaplarına bile bloke konuldu. Bu dünyanın hiçbir yerinde görülmemiştir. Anayasaya göre tarafsız olması gereken Cumhurbaşkanı halkı kutuplaştıran bir dil kullanıyor. Partili bir Cumhurbaşkanı olarak tarafsız olması da mümkün değil. Geçtiğimiz günlerde İzmir üzerinden vatandaşlarımızın dini duygularını istismar ederek bir yandan provokasyon yaratan bir yandan da gündemi değiştirmeye çalışan olaylar yaşıyoruz. Bu olaylar AKP iktidarının son çırpınışlarını gösteriyor. AKP uzatmaları oynuyor” dedi.

‘İKTİDAR GÜNDEM DEĞİŞTİRMEDE ÇOK BAŞARILI’

İktidarın yapay gündem yaratma konusunda başarılı olduğunu söyleyen Yücel, “İktidar gündem değiştirme meselesini çok başarılı bir şekilde uyguluyor. Bu konuda profesyonel bir destek aldıklarını düşünüyorum. Geçmişten gelen bir takım alışkanlık olabilir. Bu yapay gündem yaratma tuzaklarına düşmemek gerekiyor. Ancak iktidarın elinde yandaş bir medya gücü var. Bu gündem değiştirme tuzağı, medya üzerinde etkileri olduğu için maalesef konuşuluyor. Biz cevap vermesek de medyada konuşuluyor. Vatandaş da bunu izleyerek etkileniyor. Biz tabii ki gündemi konuşacağız. Pandemiyi işsizliği konuşacağız. Ancak bu yapay gündem konuşulmaya devam etse de biz doğruları söylemeye devam edeceğiz. Kendimizi anlatmaya devam edeceğiz. Ne kadar çok vatandaşımıza ulaşabilirsek bu algıyı yıkmayı başarabileceğiz. Biz her zaman kendi gündemimizi, vatandaşın, işsizin, mutfağın gündemini konuşmaya devam edeceğiz. Sosyal medya önemli bir güç. Bunu da aktif bir şekilde kullanmamız gerekiyor” diye konuştu.

‘BU PROVOKASYONDAN KİM FAYDA SAĞLAR ONA BAKMAK LAZIM’

İzmir’de camilerden müzik çalınması olayını hatırlatan Yücel, “Geçtiğimiz günlerde camilerimizden yapılan provokasyon yüzünden partililerimizin sosyal medya hesapları da didiklendi. Biz bu suni gündem yaratma çabalarına kanmayacağız. Hala o provokasyonu yapanlar ortaya çıkmadı. Bu önemli bir olay. İzmir üzerinden yapılması cumhuriyet değerlerine saldırılması çok manidar. Faillerin bulunması için suç duyurusunda bulunduk. Ne acıdır ki geçmişte il başkan yardımcılığı yapan arkadaşımız sadece görüntüleri yayınladığı için suçlandı. İzmir Büyükşehir Belediye başkanımızın seçim müziği olması ve başkanımızın ‘Çav Bella benim üzerime yapıştı, benimle özdeşleşti’ demesinin üzerinden bir iki gün sonra bu olayın yaşanması ne kadar büyük bir provokasyon olduğunu gösteriyor. Böyle bir provokasyondan kim fayda sağlar ona bakmak lazım hedefte CHP ve Tunç Soyer vardır. Kim yarar sağlar aslında düşünüldüğünde kolayca bulunabilir” diye konuştu.

‘HÜKÜMET CHP’Lİ YEREL YÖNETİMLERİ ÖRNEK ALABİLİR’

Türkiye’nin gerçek gündeminin ekonomi olduğunu ifade eden Yücel, “Toplum zaten yıllardır zor koşullarda yaşamını idam ettirmeye çalışıyor. Birçok şirket konkordato ilan ediyor, icra takipleri fazlasıyla artmış durumda. Ekonomik nedenlerle boşanmalar da aynı şekilde çoğaldı. Kovid-19 salgınıyla işlerini kaybedenlerin sayısı bir hayli çoğalmış durumda. Şu anda günü kurtarmaya yönelik ekonomi politikası izleniyor. Yap-işlet-devret modeliyle vermiş oldukları bir takım ihaleler var. Bunlar yıllarca vatandaşın cebinden bir şeyler götürüyor. Dolar bazında dönüşleri oluyor. Kendi paranızın sürekli eridiği bir ortamda Türkiye’nin kötüye gitmesi de normal. Tarım, üretim bitmiş durumda. Tarımın, üreticinin hükümet eliyle desteklenmesi gerekiyor. Kooperatifçilik yaygınlaştırılmalıdır. İzmir’de tarım halen bitmiş değil. Yerel yönetim eliyle ve belediyeler eliyle destekleniyor. Tire-Süt Kooperatifi de üreticilerimizin ürettiği sütün alınarak vasıtasıyla İzmir’e dağıtılmasını sağlıyor. Bu ekonomiye de katkı sağlayan bir uygulamadır. Küçük üreticiyi hem yerel yönetimlerin hem de hükümetin desteklemesi gerekiyor. Devlet kurumlarına güvenin her geçen gün azaldığı bir ortamda dış yatırımcının gelmesini beklemek kendini kandırmaktır. Hükümet CHP’li yerel yönetimleri özellikle de İzmir Büyükşehir Belediyesi’ni örnek alabilir” dedi.

İKTİDARLARINI SÜRDÜRMEK DIŞINDA BİR KAYGILARI YOK’

Türkiye’de ekonominin düzelmesi konusunda hükümetin adım atmadığını söyleyen Yücel, “AKP iktidarının böyle bir kaygısı olduğunu düşünmüyorum. Yoksulluğu sona erdirme gibi bir dertlerinin olduğunu düşünmüyorum. Bilakis yoksulluğu sürdürerek bundan eslenen ve iktidarı sürdüren bir siyasi anlayış var. Liyakat diye bir şey kalmamış durumda. Ülkenin Cumhurbaşkanı damadını ekonominin başına getirebiliyor. Yani sürdürülebilir bir yoksullukla sürdürülebilir bir iktidar sağlamayı hedefliyorlar diye düşünüyorum. Yargı bağımsızlığının olmadığı bir ortamda, dış yatırımcını gelmediği bir ortamda ülkenin çıkış yolu belli. Kendi iktidarlarını sürdürmek dışında bir kaygıları yok. Anti-demokratik bir seçim sistemi var. Siyasi partiler yasasını değiştirmek adına çalışmaları var. Vekillerin parti değiştirmesi etik olmayabilir. Ancak demokrasi için yapılıyorsa bu değerlidir. AKP’nin içinden doğmuş 2 parti var bu partilerin önünü kesmek için bir takım çalışmalar var. Akılla mantıkla açıklanamayacak bir takım çalışmalar olduğunu görüyoruz. Meclis’teki sandalye sayılarını fazla olması nedeniyle, milletvekillerinin kendi iradeleriyle hareket edememeli nedeniyle Meclis’teki çalışmaları yönlendirebiliyorlar” şeklinde konuştu.

‘TÜRKİYE’YE ÖRNEK OLACAK BİR DAYANIŞMA GERÇEKLEŞTİRDİK’

Salgın sürecinde il başkanlığı olarak yaptıklarına da değinen Yücel, “24 CHP’li belediyemiz var. Büyükşehir Belediyemiz var ve Millet İttifakı’ndan İYİ Parti’li belediyemiz var. Salgın sürecinde bu yardım çalışmalarını siyasallaştırmadık. Çalışmalar öncelikle belediyeler üzerinden gitti. İzmir’de 8 buçuk milyona yakın maske dağıtıldı. Yarısı Büyükşehir yarısı ilçe belediyeler olmak üzere 360 bin civarında erzak paketi dağıtıldı. Dezenfekte üniteleri kuruldu. Dezenfektan dağıtıldı. Ramazan süresinde hem büyükşehir hem ilçe belediyelerimiz evlere iftarlık ulaştırdı. Bunların hepsi ücretsiz yapıldı. CHP İl Başkanlığı olarak ‘Hastalıkta ve Sağlıkta Birlikte Paylaşıyoruz’ adı altında partimize ulaşan ihtiyaç sahiplerine yardım kampanya başlattık. Bunları örgütlerimiz eliyle yaptık hem il başkanlığımız hem ilçe başkanlıklarımızla yaptık. Kimilerini ilçe belediyelerine yönlendirdik. Ama bu sürecin siyasallaştırılmasına izin vermedik. Reklamdan uzak durduk. İzmir bu süreçte örnek oldu. Tunç Başkanımız öncülüğünde, İzmir’de Türkiye’ye örnek olacak bir dayanışma gerçekleştirdik. Ayrıca kiraz hasadında kiraz topladık. Hiçbir maddi beklenti olmadan Büyükşehir Belediyesi öncülüğünde yapılan gönüllü çalışma. Birçok arkadaşımız gidip kiraz topladılar. Üreticinin bu zor koşullarda ödeme yapmaması için bir çalışma yaptık. Başta gençlik ve kadın kollarımız çalıştı. Üreticinin maddi bir gideri olmadı. Kirazlar dalında kalmadı. Onun dışında Urla’da enginar hasadı yapıldı. Toplanan enginarlar vatandaşa ulaştırılan erzak paketlerine konuldu. Hem vatandaşa yardım yapıldı hem de üreticiye ciddi bir kazanç getirdi” diye konuştu.

Son olarak kurultay süreciyle ilgili düşüncelerini de ileten Yücel, “Öncelikle pandemi sürecinde başarıyla hizmet eden belediye başkanlarıma teşekkür ediyorum. Genel başkanımız olmak üzere genel merkezimiz milletvekillerimiz PM üyelerimiz süreci dayanışmayla yürüttü. Şu anda CHP iktidara yürüyor. 25 yıl sonra kazanılmış İstanbul Büyükşehir Belediyesi ve Ankara Büyükşehir Belediyesi var. Bu süreçte CHP’nin ertelemiş olduğu kurultay önümüzdeki aylarda yapılacak. Partimizin bu kurultaydan güçlenerek çıkacağına inanıyorum. Bu kurultaydan çıkacak isimler, Türkiye’yi yönetecek kadroları oluşturacak isimlerdir. CHP iktidara yürüyen yeni kadrolarla bu süreci yaşayacaktır. Biz de bu süreçte üzerimize düşeni yapacağız” dedi.

Editör: Haber Merkezi