TUGAY CAN / İZ GAZETE - Suriye’nin İdlip kentinde rejim güçleri tarafından 36 askerin hayatını kaybettiği saldırı sonrasında Türkiye Cumhuriyeti sınır kapıları açacağını açıklaması üzerine İzmir’in özellikle Dikili ve Çeşme kıyıları yine sığınmacıların geçiş noktaları haline geldi.

Özellikle 2015 yılında Suriye’de yaşanan iç savaştan kaçarak Çeşme üzerinden Sakız Adası’na oradan da kıta Avrupa’sına geçiş yapmaya çalışan sığınmacıların geçiş güzergahlarından bir tanesini de Çeşme Domuz Çukuru Koyu. Yunanistan’a bağlı Sakız Adası kıyılarının gözle görülebildiği koy, sığınmacıların en sık kullandığı güzergahlardan bir tanesi durumunda.

Sığınmacıların Çeşme üzerinden gitmeye çalıştıkları Sakız Adası'nın kıyıları...

1 Mart Pazar günü başlayan olumsuz hava koşulları sebebiyle Sahil Güvenlik ekiplerince geçişlere izin verilmezken; geçiş yapamayan sığınmacıların bir kısmının İzmir’e döndüğü bilgisine ulaşıldı. Öte yandan Sakız Adası’na geçiş yapan sığınmacılar arasında Afgan uyrukluların ağırlıkta olduğu öğrenildi.

Fırtınanın sona ermesinin akabinde; Çeşme ve Dikili başta olmak üzere, çeşitli noktalardan yapılacak olan umuda yolculuklarda yeni trajedilerin yaşanacak olması kamuoyunun en büyük endişesi olarak öne çıkıyor.  Bu endişeyi doruğa çıkaran sahillerdeki sığınmacılara ait şişme botlar, konserve yiyecekler ve çocuk kıyafetleri ise yürekleri burktu.

İzmir Barosu Göç ve İltica Komsiyonu, Çeşme’de sığınmacıların Yunanistan’ın Sakız Adası’na geçiş yaptığı bu bölgelerde incelemelerde bulundu. İncelemelerin ardından İzmir Barosu Başkanı Özkan Yücel ile İzmir Barosu Yönetim Kurulu üyesi Deman Güler basın mensuplarına açıklamalarda bulundu.

‘SİYASİ PAZARLIĞA KONU DEĞİL’

Sığınmacıların ihtiyaçlarını yerinde tespit etmek ve yaşananları yerinde görmek için yapabileceklerini araştırmak için Çeşme’nin çeşitli noktalarında incelemelerde bulunduklarını aktaran İzmir Barosu Başkanı Özkan Yücel, “Beklediğimiz tablo ile karşılaşmadık. Sahiller bomboştu. Ancak onlardan artakalmış konserve kutularını ve can yeleklerinin işe yaramayan kısımlarını görebildik. Konakladıklarının söylendiği birkaç yeri dolaştık. İnsani koşulların sağlanabildiği yerler değil, hiçbiri. Zaten insani olmayan koşullarda yaşıyorlar, tarafı olmadıkları bir savaşın, tarafı olmadıkları bir zulmün sonucunda evleri, işlerini belki de yakınlarını kaybetmiş insanlardan söz ediyoruz. Daha insancıl bir hayat daha insanca bir yaşam koşulu beklentisiyle buradalar. Burada beklediklerini karşılayamayıp başka ülkelere gitmek konusunda çaba harcıyorlar” ifadelerini kullandı.

Türkiye dahil olmak üzere tüm ülkelere çağrıda bulunan Yücel, “Bugün Yunanistan’a gitmek isteyen bir sığınmacı vuruldu. Aynı şey denizlerde yaşanıyor maalesef. Tüm ülkelerin bu konuda titiz davranmaya davet ediyoruz. Bunun siyasi bir pazarlığa konu yapılamayacağı inancındayız” dedi.

‘YUNANİSTAN’DAKİ MESLEKTAŞLARIMIZLA BİR ARAYA GELECEĞİZ’

İzmir Barosu Yönetim Kurulu üyesi Deman Güler ise Çeşme’de yaşayanlar ile gerçekleştirdikleri görüşmeler ile Çeşme’den yoğun bir geri dönüşün yaşandığı bilgisini kamuoyu ile paylaştı. Denizin durulması ile Çeşme’den geçiş yapmak isteyen sığınmacıların sayısının artmasından dolayı endişe içerisinde olduklarını kaydeden Güler, “Sadece Çeşme’de yok bu durum. İzmir’e yakın Kuşadası, Dikili ve diğer ilçelerde çok ciddi bir çabalama var aslında. Mülteciler de ne ile karşı karşıya olduklarını bilmiyorlar. Onlar da canlarını riske atıyorlar. Karşı tarafın durumu çok feceat. Bunu söylemek lazım. Yunanistan’daki meslektaşlarımız ile biz irtibat halindeyiz.Nisan ayının başında bu durumu değerlendirmek için bir araya geleceğiz.Yunanistan’da çok ciddi ırkçı bir dalga var. Bu sınırları aşan bir mesele. Buna tek başımıza Türkiye olarak ya da Yunanistan olarak yanıt veremeyiz. Ortak bir eylemlilik içerisine girmemiz gerekiyor. Avukatlar olarak biraz da bunun arayışındayız” şeklinde konuştu.

‘CEZA KANUNU AÇIK’

Cumhurbaşkanlığı makamından yapılan sınırların açıldığına dair açıklama hakkında da konuşan Deman Güler bölge halkının ne yapacaklarını bilmediklerini belirtti. Güler, “Bir legalite sunuluyor, ancak ne yazık ki durum bu değil. Türk Ceza Kanunu devam ediyor. Göçmen kaçakçılığı bir suç olmaya devam ediyor. Bugün itibariyle insani refleksle olsa dahi yardım eden şahısların yarın bir gün siyasi konjonktör değiştiği anda tekrar kötü konumlara düşmesi cezaevine girmesi mümkün” açıklamasında bulundu.

Editör: Haber Merkezi