İZ GAZETE - HDP Kocaeli Milletvekili Ömer Faruk Gergerlioğlu’nun gündeme getirdiği çıplak arama iddiaları AKP Grup Başkanvekili Özlem Zengin tarafından yalanlanmış ‘Türkiye’de çıplak arama yok, inanmıyorum’ şeklinde yanıtlanmıştı.

Çıplak aramaya maruz kalan onlarca insan sosyal medya üzerinden yaşadıkları mağduriyetleri dile getirirken iktidar kaynakları iddiaları kabul etmedi.

Kadınların ardından yaşadıklarını anlatanların arasında erkekler de katıldı. CHP PM Üyesi Eren Erdem de Silivri Cezaevi’nde çıplak aramaya maruz kaldığını anlattı. Son olarak CHP İzmir Milletvekili Tuncay Özkan da Ergenekon davası kapsamında Metris Cezaevi’ne götürüldüğünde çıplak aramaya maruz kaldığını Meclis’te yaptığı konuşma ile anlattı.

Özkan, 23 Eylül 2008'de Ergenekon örgütüne üyelik iddiasıyla gözaltına alındığını, bugün FETÖ terör örgütü üyeliğinden hapiste yatan yargıçla aralarında geçen diyaloğu anlattı. Sorgulamanın beş gün sürdüğünü ve suçunun ne olduğunu bilmediğini gerçek olmayan bin davadan tutuklandığını söyleyen Özkan, FETÖ’cü yargıçla mahkeme diyaloglarının tutanaklarda kayıtlı olduğunu belirtti. Sahte Ergenekon şemasının ısrarları sonrası beş yıl iki ay sonra açıldığını, 2 kez ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası verilerek cezaevine götürüldüğünü ve zorla çıplak arama yapıldığını söyledi.

ÇIPLAK ARAMAYLA ORADA TANIŞTIM

Bir gazeteci olarak her yere girip çıktığını ancak hayatında karakola hiç düşmediğini belirten Özkan, cezaevinde yaşadığı insanlık onurunu rencide edici çıplak aramayla tanıştığı anları paylaşarak, milletvekillerine, “Tutuklanmışım, cezaevine geldim, bir odaya sokulmak isteniyorum zorla. Niçin beni bu odaya koyuyorsunuz diye sorduğumda "Arama yapacağız." dediler. Dedim ki: Ne araması? Zaten gözaltından geldim. Çıplak aramayla orada tanıştım. "Yoktur." demekle acılarımız yok olmaz arkadaşlar. "Yoktur." deyince olmaz; "Vardır." demeliyiz ve birbirimizin acılarının üzerine hiçbir şey inşa etmemeliyiz, hiçbir şey ama. Ve askerlerin zoruyla bu aramaya maruz kaldım. Şimdi, buradan söylüyorum: Bu, acı bir şeydir.

ÇOCUKLARIMIZ YAŞAMASIN

Gelin, bunu başka çocuklar… Biz çok acı gördük; sizler, bizler bir kavganın ürünüyüz; kavga mertçe olsun, başım üstüne, her şey razı, her şey kabul ama böyle namertlikleri, gelin, çıkaralım bu kitaplardan, yönetmeliklerden çıkaralım; gelin, birbirimize saygımızı şahika yapalım. Sizden rica ediyorum; biz yaşadık, bizim çocuklarımız yaşamasın, sizin çocuklarınız yaşamasın, Allah göstermesin. Ve birbirimizin acısına saygı duyalım. "Yoktur." diyerek, "Olmamıştır." diyerek bunu kapatamayız arkadaşlar. Devir değişti; Allah korusun, her birinize ya da çocuklarınıza, Allah korusun… Benim yattığım yerde Fetullahçı yatıyor, bana her türlü iftirayı eder; o hücrede insan yatmaz arkadaşlar. Ben Fetullahçıyı savunmuyorum. Mücadele, 80'li yıllardan beri mücadele ediyorum ama benim yattığım yere, haftada üç gün kanalizasyonun bastığı ve bunun bir taşla ayarlandığı ve o pisliğe uyandığınız ve uyandığınız yeri sizin temizlediğiniz ve duvarlarında küflerin çiçek açtığı, küfün çiçeğini gördüğünüz bir yere çıplak aramayla sokulup… "Çıplak arama yoktur." diye burada yıllar sonra duyduğumda, topluma karşı, sizlere karşı duyduğum saygının işareti olarak size diyorum ki arkadaşlar.

BU ACILARA SON VERELİM

Gelin, bu acılara son verelim. Bu acılara son vermezsek bu acılar bizi yok edecek. Birbirimizin onuruna, insan onuruna saygı duyalım. Doğadan kopmuş bu hakların tamamını, bu uygulamaların tamamını insana onuruyla beraber iade edelim. Burada herkes çok saygın, saygın yüreklere ve vicdanlara seslendiğimi umuyorum. Bu var, bunun önüne geçelim çünkü -Allah korusun- çocuklarımızın felaketi olur.”

Editör: Haber Merkezi