Üç yıldır depremle sarsılan, fırtına ve sel felaketleri ile mücadele eden İzmir, pandemi ve ekonomik krizin yıkıcı etkisine karşı direnç gösteriyor. Tunç Soyer, başkanlığı boyunca sürekli tetikte ve ardı sıra yaşanan afetlerle mücadele eden bir yönetim sergiledi. 

İktidarın engellemesine rağmen 11 milyar lirayı aşan yatırım yapıldı. Cumhuriyet'ten Tuncay Mollaveisoğlu, İzmir’in dayanışma ruhuna dikkat çeken Soyer’e Cumhurbaşkanlığı seçiminden İzmirliye yapılan haksızlığa kadar merak edilenleri sordu.

"Cumhurbaşkanı adayı kim olmalı?” sorusu ülkenin gündeminde... Muhalefet partileri “isim için erken” diyor.. Siz ne düşünüyorsunuz?

Ülkemizin yeniden demokratik bir zemine oturması, hak ve özgürlükler adına evrensel standartların hâkim kılınması, yargı bağımsızlığının güvence altına alınması ve çarşı-pazarı yangın yerine çeviren ekonomik çöküşe son verilmesi açısından Millet İttifakı’nın attığı adımları son derece önemli buluyorum. Ama bugünün meselesi adayın kim olacağı değil, sistemin nasıl kurulacağıdır. Genel Başkanımız Kemal Kılıçdaroğlu’nun birleştirici tavrı ve öncülüğüyle altı lideri aynı masada toplayan kararlılık, elbette ilerleyen süreçte aday isminin belirlenmesi noktasına da ulaşacaktır. Bu aşamadan sonra özellikle bizler gibi makamı gereği daha fazla sorumluluk sahibi olması gereken kişilerin gönlümüzden geçen isimleri zikrederek liderleri de zor durumda bırakmaması daha doğru olur. Zaten Millet İttifakı’nın dışında kalan unsurlar bu konuyu neredeyse her gün gündeme getirip ekranlara taşıyor. Ben bu tuzağa düşülmemesi gerektiği inancındayım.

Ekrem İmamoğlu ve Mansur Yavaş’ın Cumhurbaşkanı adaylığına nasıl bakıyorsunuz?

Eğer CHP içinden bir aday ismi önerilecekse, önceliğin Genel Başkan Kılıçdaroğlu’na verilmesi uygun olur.

Sizin hedefiniz nedir? Siyasetin, vatandaşa hizmet etmenin sizi nereye taşımasını beklersiniz? 

Ne siyasette ne de yaşamımın diğer alanlarında kişisel hedeflerin peşinde koştum. “Ben” değil “biz” söylemi ile inşa ettiğimiz bir dünya görüşümüz var. Bu güzel coğrafyada yaşayan insanların, binlerce yıllık kadim bir kültürün evlatları olarak, sahip oldukları olağanüstü potansiyelle uyumlu bir yaşam kalitesine sahip olmaları mümkün. Bu mümkünü hayata geçirmek için siyaset yapıyorum. Her şeyden önce halkın iktidarının işbaşında olduğu, tam bağımsız ve demokratik bir Türkiye’de, hakça paylaşımın, insanca yaşamın sağlandığı bir yönetimi tesis edebilirsek, ben de bu yoldaki adımlara bir parça destek olabilirsem en büyük hedefime ulaşmış olurum. Biz İzmir’de “Başka bir yaşam mümkün” diyerek sadece bir yerel yönetim profili çizmiyoruz. Burada alacağımız sonuçlar tarımdan turizme, sosyal yaşamdan diğer tüm üretim alanlarına etki edecek bir model olarak Türkiye’ye ışık tutacaktır.

Seçimlerin ardından Cumhurbaşkanı Erdoğan ile Whatsapp grubu kurdunuz. O görüşme sonrası bir araya gelmediniz...  Ne oldu? 

Böyle bir adım atıldı ve biz de o dönem bunu son derece olumlu karşıladık. Ama bu güne dek herhangi bir iletişim çalışması yürütülmedi. Biz kentimizin sorunlarının çözümü, aksayan bürokratik süreçlerin ve hizmetlerin hızlanması adına kendisiyle her zaman görüşmeye hazırız. Bu konuda bir çekincemiz yok.

İzmir’e bir metre metro yapmayan AKP iktidarı, 4 milyar liralık Halkapınar-Otogar hattına 3 bin TL’lik sembolik bir bu¨tçe ayırdı! Benzer milyarlık yatırımlara hükümetin gönderdiği “komik” bütçeler var. Bu apaçık bir ayrımcılık değil mi? 

Ortada bir realite var. İzmir’e yapılan bir haksızlık söz konusu. Bunu ben söylemiyorum rakamlar söylüyor, matematik ve istatistik bilimi söylüyor. İzmir, 2021’de 133 milyar lira vergi ödemesine rağmen merkezi yönetim bütçesinden sadece 3.5 milyar liralık yatırım almış. Yani kırk vermiş, bir almış. Ben hemşerilerime, 4.5 milyon İzmirliye yapılan bu haksızlığı dile getirmek zorundayım. Nasıl atılan olumlu adımlarda teşekkür etmeyi biliyorsak, uğradığımız bir ayrımcılık söz konusu olduğunda da sesimizi yükseltmeyi biliriz.

Dediğiniz gibi 40 verip 1 alan İzmir, Karakış yardımlarında ön saflardaydı. CHP’li belediyeler, CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu’nun talimatıyla seferberlik başlattı. İzmir Büyükşehir, ne kadar yardım yaptı?

Geçen Kasım’da 125 milyon TL’lik paket açıklamıştık. Kara Kış Destek kampanyası kapsamında 3 Kasım 2021 tarihinden bugüne toplam 80 bin temel gıda talebi başvurusu aldık. Bu başvuruların 50 binini karşıladık, karşılamaya devam ediyoruz. Nakit yardımı, yakacak, bebek bezi, mama, süt, ev eşyası ve kıyafet talepleri dahil toplam 258 bin başvuru aldık. Bu başvurular çerçevesinde 70 milyon TL’lik destek sağladık. O günden bu yana 1 milyon kişilik sıcak yemeği dayanışma noktalarımızda ve ikram araçlarımızla vatandaşlarımıza ulaştırdık. Üniversite öğrencilerimize 120 bin kişilik akşam yemeği ve sıcak yemek ulaştırdık. Toplam 5 bin 547 öğrencimize 17.7 milyon TL burs sağladık. Toplam 1232 evsiz vatandaşımızı sokaktan aldık, geçici konuk evimizde ve otellerimizde misafir ettik.

Görev sürenizde üç yıla yaklaşılıyor. İzmir bu süreçte çok afet yaşadı, ülkemiz ise tarihin en ağır ekonomik bunalımında. Yatırım planlarınızda, hedeflerinizde bir sapma oldu mu? 

Sadece üç yılda İzmir’de 11 milyar lirayı aşan yatırım yapmışız. Üstelik dediğiniz gibi tarihin en büyük ekonomik krizlerinden birini yaşamamıza rağmen. Pandemiye ve en büyük depreme rağmen... Bunu nasıl başardık? İzmir’deki dayanışma ruhunu, biz olma bilincini yeniden ayağa kaldırarak. Tek bir hemşerimizin yatağa aç girmemesi için çaba gösterdik. Büyük depremden sonra henüz bir ay dolmadan çadırda kalan tek aile bırakmadık. Barınamayan öğrenciye biz sahip çıktık. Dört ayrı üniversitemizin kampüsünde sabahları çorba, akşamları sıcak yemek dağıtıyoruz mesela. Bir yandan da kent tarihinin en büyük yatırımı Buca metrosunun temelini attık, Narlıdere metrosunu bitiriyoruz, Çiğli tramvayının inşaatı hızla ilerliyor. Kentsel dönüşümde altı ayrı bölgede birden çalışıyoruz. Toplam 248 hektar alanda yaklaşık 20 binin üzerinde hanenin yerinde dönüşümü için çalışma yürütüyoruz. Kenti afetlere dirençli hale getirmek için tarihi nitelikte altyapı projeleri yürütüyoruz. Buca ile Otogar arasında İzmir’in en uzun karayolu tünelini de içeren bağlantı yolunun yapımını sürdürüyoruz. Kısacası ekonomik olumsuzluklara rağmen, beş yılın sonunda, görevi devraldığımız günle kıyasladığımızda, çok farklı bir İzmir tablosuyla karşı karşıya olacağız.

HALKIN İRADESİNE ‘İMZA’ İPOTEĞİ...

Bakanlıklarda İzmir Büyükşehir’in imza için bekleyen projeleri var mı? Muğla Büyükşehir ve diğer belediyelerin bazı projeleri uzun süredir onay bekliyor...

Seçilmiş belediye başkanlarının ve onları göreve getiren halkın iradesinin imzalar ve onaylarla ipotek altında tutulması, kabul edilebilir bir durum mu? Yıllarca emek veriyorsunuz, proje üretiyorsunuz, kaynağınızı buluyorsunuz, bütün yük ve sorumluluğu omuzlarınızda taşıyorsunuz. Ama başka birileri sadece bir imza için sizi aylarca, bazen yıllarca bekletiyor. Sonra da yapılan hizmetin sahibiymiş gibi davranılıyor. İşte bu anlayışa karşıyız.

Size sadece bir örnek vereyim. Kentin artan mezarlık ihtiyacını karşılamak için yedi ilçede planladığımız 12 mezarlık alanı için istediğimiz tahsisler Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından bir türlü onaylanmıyor mesela. Aralarında beş yıldır bekleyen tahsisler bulunuyor. Yakında ölülerimizi gömecek yer bulamayacağız. Arkadaşlarımız dağlık arazilerde, çok zor şartlarda yeni defin alanları oluşturmak için mücadele veriyor. Neden bize bu zorluğu yaşatıyorsunuz? Söylenecek o kadar çok söz var ki bu konuyla ilgili.

340 MİLYON DOLARLIK KREDİNİN HİKÂYESİ!

30 Ekim 2020’de yaşadığımız deprem sonrası hasar gören binaların dönüşümü ve Şubat 2021’de kentimizde sel felaketinde oluşan altyapı hasarlarının giderilmesi için Dünya Bankası’ndan 340 milyon dolarlık “Acil İyileştirme Kredisi” sağladık. 

Biz bu kredinin hükümet yatırım programına alınması işlemlerinin başlatılmasını bir yıl bekledik. Ardından bakanlık ve Dünya Bankası arasındaki görüşme farklı bir boyuta taşındı. Beş ayrı ili kapsayan bir proje söz konusu ki buradan İzmir’in payına düşecek payın hangi yaraya merhem olacağını da takdirlerinize bırakıyorum.

TARİHİN EN BÜYÜK RAYLI SİSTEMİ

İzmir’in en büyük sorunlarından biri trafik... Çözümü konusunda beklentiler büyük, neler yapıyorsunuz?

İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin tamamen kendi özkaynakları ile yapımına başladığı ve toplamda 12 milyar liraya mal olacak Buca metrosu, kent nüfusunun yaklaşık onda birini taşıyacak. Yaklaşık 1 milyon nüfusun yaşadığı Karabağlar ve Buca ilçelerini birbirine bağlayacak İzmir tarihinin en büyük raylı sistem yatırımı, kent içi trafiği de büyük ölçüde rahatlatacak. Çamlıkule ile İzmir Körfezi arasındaki ulaşım süresini 15 dakikaya indirecek proje toplam dört yılda tamamlanarak hizmete açılacak. Ulaşımın en yoğun olduğu saatlerde 90 saniyede bir sefer sayısına sahip olacak hatta sürücüsüz tren setleri çalışacak. 

13.5 kilometre uzunluğundaki hatta 11 istasyonun yer alacağı Buca metrosu aynı zamanda İZBAN ve Narlıdere-EVKA-3 arasında hizmet veren raylı sistem ağı ile de entegre olacak. Yaratılan kesintisiz ulaşım koridordu sayesinde 902 otobüs seferden çekilecek, belediye toplu ulaşımda yolcu taşıma maliyetlerini düşürerek yılda 48 milyon Avro, günde ise minimum 8 bin litre yakıt tasarrufu sağlayacak. Çevre kirliliği ve karbon salınımını da azaltacak proje tamamlandığında Buca’nın yanı sıra İzmir’in trafik sorunu büyük ölçüde çözüme kavuşacak. İşletme gelirleri ile maliyetini 15 yıl içerisinde karşılaması beklenen metroyu günde en az 400 bin yolcunun kullanması bekleniyor.

‘BAŞKA BİR TARIM MÜMKÜN...’

Benim çok dikkatimi çeken bir tarım vizyonuydu; “ Başka bir tarım mümkün...” İyi planlanmış örnek projeler ardı sıra geldi...

Tarım Bakanlığı’ndan beklenen adımları İzmir Büyükşehir Belediyesi atıyor. Tarım ile ilgili çok sözünüz var biliyorum ama özetlerseniz; siz neler yapıyorsunuz, önerileriniz ne?

“Başka Bir Tarım Mümkün” vizyonuyla oluşturduğumuz İzmir Tarımı stratejisi, dört ilke üzerinden yükseliyor: “Yerli tohuma sahip çıkmak, ürünü işlemek, kooperatifleşmek ve pazarlama.” İzmir Tarımı, İzmir’den başlayarak tüm Türkiye’de yeni ve farklı bir tarım ekonomisi inşa etme projesi. Tarımda dışa bağımlılığımızı sonlandırmak için geliştirdiğimiz, İzmir’den doğan yepyeni bir vizyon. Temel amaç, bu toprakların bereketini arttırarak refahını büyütmek, bu kentte yaşayan insanların sağlıklı gıdaya ulaşmasını kolaylaştırmak.

Kuraklık ve yoksullukla mücadele üzerine temellenen İzmir Tarımı, yerel tohumlar ve yerel ırkları yaygınlaştırarak kuraklıkla, küçük üreticiyi destekleyerek yoksullukla mücadeleyi hedefliyor. İzmir Tarımı’nın küresel tarım sektöründen farkı küçük üreticiyi desteklemesi ve yerel tohumlarla dışa bağımlılığı engellemesi. Çiftçiye, üretimin ilk adımından itibaren destek oluyoruz. 

‘HALKIN BAKKALLARI’

Ürünlerin işlenmesi ve pazarlanması için tesisler kuruyoruz. Üreticinin ürünlerinin lojistiği, yani üreticilerden alınması, işlenmesi, paketlenmesi ve satılacak hale getirilmesi Büyükşehir Belediyesi şirketi Baysan tarafından gerçekleştiriliyor. Baysan tarafından üç büyük fabrika yatırımı yapıldı. Bayındır’da Süt İşleme Fabrikası’nın inşa çalışmaları sürüyor. Ödemiş Et İşleme Tesisi’ni hizmete açtık. Bergama’da Meyve Sebze Kurutma ve Şoklama Tesisi’ni ise bu yıl temmuz ayında faaliyete geçireceğiz.Bunların hepsi çiftçimizin ürününün katma değerini arttırmak için yaptığımız çalışmalar. Dokuz şube ve bir internet şubesinden oluşan Halkın Bakkalları ağıyla ve açtığımız dört üretici pazarıyla da üretici kooperatiflerinin ürünlerini aracısız olarak halkla buluşturuyoruz.

KÜÇÜK ÜRETİCİ BAŞIMIZIN TACI... 

Her konuda küçük üreticinin ve kooperatiflerin yanındayız. Mera İzmir projesiyle Bergama ve Kınık’tan 258 çobanla süt alımı anlaşması imzaladık. Piyasada sekiz lira olan koyun sütüne 11, altı lira olan keçi sütüne ise 10 lira bedel belirledik. Nisan ayında temin edilecek koyun ve keçi sütü için üreticiye 2 milyon 538 bin 240 lira avans yatırarak destekledik. Üreticiyle et ve süt alım anlaşmalarını kısa sürede diğer ilçelerde yaygınlaştıracağız.

Üreticilerden alınan et ve sütler, İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin Bayındır’da kurduğu Süt İşleme Tesisi ve Ödemiş’te yenilerek üretime başlayan Et Entegre Tesisi’nde işlenecek. Projenin ilk etabı kapsamında 130 bin haneye kavurma ve sucuk dağıtılacak. Sütler ise peynir, yoğurt ve yüzde 100 katkısız dondurmaya dönüştürülerek İzmirli markası ile tüketiciyle buluşturulacak.

TERRA MADRE GASTRONOMİ FUARI İZMİR’DE...

Doğru yerde doğru ürün politikası ile tarımsal üretimi teşvik etmek için çiftçilere ücretsiz danışmanlık hizmeti veriyoruz. Çiftçinin üretmeye devam etmesini sağlamak için alternatif ürün üretimini teşvik ediyor ve köylerde lavanta, salep ve nergis çiçeği için yeni üretim alanları yaratıyoruz.

Dünyanın en büyük gıda hareketi Slow Food (Yavaş Gıda) önderliğinde iki yılda bir İtalya’nın Torino kentinde gerçekleşen “Terra Madre” gastronomi fuarı bu yıl İzmir’de yapılacak. Bu fuarlar ile üreticinin ihracat potansiyelini arttıracağız ve ekmeğini büyüteceğiz.

Editör: Haber Merkezi