İZ GAZETE - Açıklamayı İl Örgütü adına İl Eş Başkanı Levent Gedik yaptı.

Partinin Konak’taki bürosunda yapılan açıklamada Gedik, nasıl bir yerel yönetim istediklerini dile getirirken “AKP-MHP ittifakını iktidar katından indirmek için gerekli olan en geniş cephe siyaseti” yürüteceklerinin altını çizdi. Gedik, mevcut Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu’nun başkanlığı boyunca İzmir’li emekçilere yönelik düşmanca bir tutum içinde olduğunu belirterek kenti rant alanına çevrilmesine de ön ayak olduğunu ifade etti.

“Bizler kentimizin yönetimi ile ilgili konularda söz ve karar sahibi olmak istiyoruz.” ifadelerini kullanan Gedik, mücadelelerinin demokratik yerel yönetimler kurmak olduğunu belirtti. Gedik’in yaptığı açıklamanın tam metni şöyle:

"İZMİR'DE RANTÇI DEĞİL HALKÇI YEREL YÖNETİM İSTİYORUZ"

Seçimlerle meşruluğunu sağlamaya çalışan AKP-MHP faşizmi Mart 2019 yerel seçimlerinde istediği sonuçları almak için provokasyon, yıldırma ve sindirme politikalarıyla her türlü yola başvurmakta, faşizmi kurumsallaştırmak için bu eşiği de geçmek istemektedir.

AKP-MHP faşizmi, devletin bekası yaklaşımıyla tekçi, milliyetçi bloğu konsolide etmeye çalışırken, döviz kur artışıyla, finansal olarak kendini gösteren ekonomik krizin yükü henüz reel sektöre yansımamışken bazı iş kollarında işten çıkarmalar, tüketim mallarına, öncelikle enerji ve gıda ürünlerine gelen zamlarla işçi ve emekçilere ödetilmeye çalışılmaktadır. İstanbul’da 3. havalimanı, İzmir’de Tariş işçilerinin direniŞi, İZBAN grevi, Bursa’da Cargill, Gebze’de Flormar’da, metal ve tekstil sektörü başta olmak üzere bir çok iş kolunda irili ufaklı direnişler başladı. Kriz yapısal olduğundan AKP ekonomik önlemler almakta zorlanıyor. Çareyi “kriz-mriz yok” diyerek baskı ve şiddette buluyor. Krizi işçi ve emekçi halkların sırtına yıkarak atlatmaya çalışıyor.

İZBAN grevi ile ilgili olarak İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu "Bu süreçte amaç, merkezi hükümetin memur, işçi zamlarında vermeyi düşündüğü, tasarladığı rakamın üzerinde bir emsal teşkil edecek karar almamaktı. Devleti, milleti korumak gibi bir düşüncem vardı. Bunu genel müdüre açık açık ifade ettim" açıklamasını yaparak hükümete göz kırpmıştır. İZBAN grevini yasaklatan Büyükşehir Belediyesi daha önce de İZELMAN ve İZENERJİ işçilerinin TİS ve grev hakkını 12 Eylül’ün bir düzenlemesi olan Yüksek Hakem Kurulu’na başvurarak engellemişti.

Bir süredir İzmir ve çevresine ilişkin rant projeleriyle, İzmir’in doğal yaşam alanları yapılaşmaya açılarak, kent ve çevresinde paraya dönüştürülecek ne kadar alan varsa, sonuçlarına bakılmaksızın enerji yatırımları (JES, RES, Termik Santraller vb.) taş ocakları, altın, nikel vb. madencilik çalışmalarıyla plansız bir şekilde yok edilmeye çalışılmaktadır. Diğer yandan da Aziz Kocaoğlu İzmir tanıtımlarına Folkart'ın gökdelen resimlerini koyarak "İzmir Yükseliyor" kampanyası başlatmış ve İzmir’i talan etme gayretinde olan sermaye şirketlerine, dikey inşaat modeline bir kez daha göz kırpmıştır.

Bu politik kararlara karşı çıkılmadığı gibi kentleşme politikalarında demokratik yöntemlerden uzak, bilimden ve hukuktan yana olmayan proje ve planlarla karşı karşıya kaldığımızı da üzülerek eklemek zorundayız. Bu politikalar ve uygulamalar sonucu çarpık kentleşmeye yol açılarak birçok konuda kent suçu haline gelmiş yapılar oluşmuş ve oluşmaya devam etmektedir.

Bizler Sosyalist Yeniden Kuruluş Partisi İzmir İl Örgütü olarak diyoruz ki;

• AKP-MHP ittifakını iktidar katından indirebilmek için yerelde gerekli olan en geniş cephe siyasetini kararlılıkla savunacak, en geniş cephe siyasetinin kararlı unsurlarının güçlü bir odak oluşturmaları için sistematik çabalar içinde olacak, bu doğrultuda inisiyatif alacağız.

• Yerel özgünlükleri dikkate alarak faşizmi geriletecek çok olasılıklı ittifak siyaseti izleyeceğiz.

• En geniş ittifakların oluşturulması ve ilkelerde ortaklaşma sağlanması için inisiyatif alacağız.

Bizler kentimizin yönetimi ile ilgili konularda söz ve karar sahibi olmak istiyoruz. Katılımcı yerel yönetimler yerel demokrasinin olmazsa olmazıdır. Etkin ve demokratik yerel yönetimler için merkezi vesayeti ortadan kaldıran anayasal ve yasal düzenlemelerin bir an önce yapılmasını savunuyoruz. Mücadelemiz, halkın iradesinin çiğnenerek yok sayılmadığı, kayyumların atanmadığı, seçilmişlerin baskıyla istifa ettirilmediği demokratik yerel yönetimler içindir. Mücadelemiz, mevcut baskıcı ve demokrasi karşıtı iktidar koalisyonunu geriletmek ve egemenlik alanını daraltmak içindir. Elde edilecek her başarı, 31 Mart sonrasında da demokrasi mücadelesini geliştirecektir.

Editör: Haber Merkezi