İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, Yenifoça Jandarma Komando Teröristle Mücadele Harekatı Okul Komutanlığı'nda düzenlenen 31. Dönem Jandarma Uzman Erbaş Komando Temel Kursu mezuniyet törenine katıldı. Törene, Bakan Soylu'nun yanı sıra İçişleri Bakan Yardımcısı Mehmet Ersoy, İzmir Valisi Yavuz Selim Köşger, AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Hamza Dağ, Jandarma Genel Komutanı Arif Çetin de katıldı. Törende ayrıca Yenifoça Jandarma Komando Teröristle Mücadele Harekatı Okul Komutanlığı'nda mezun olacak 712'si jandarma, 151'i Deniz Kuvvetleri Komutanlığı personeli toplam 863 uzman erbaş personel de hazır bulundu.

Kursu derece ile bitiren personellere kurs belgeleri ve hediyeleri Bakan Soylu tarafından verildi. Ardından birinci olan Jandarma Uzman Onbaşı Adil Bakır bir konuşma yaptı. Daha sonra gösteriler düzenlendi ve komando andının okunmasıyla tören geçidi düzenlendi.

Törende konuşan Bakan Soylu, Boğaziçi Üniversitesi öğrencilerinin, yaptığı eylemlere değindi. Türkiye’nin demokrasi dışı bir ülke gibi gösterilmek istendiğini söyleyen Bakan Soylu, "Bir siyasi il başkanının üniversitedeki bir rektör atamasında, oranın önüne terör militanları ile gelenlerin içinde ne işi var? Tamamen kanuna, hukuka uygun bir rektör ataması üzerinden, Türkiye'yi demokrasi dışı bir ülke gibi göstermek için, üniversiteye mensup olmayan, terör örgütleri ile irtibatlı, onların güdümündeki kişilerce üniversitede olay çıkardılar. Bu ülke çok zorluklardan geçti. Bu tip militan ruhlu insanların ülkenin huzurunu bozmak isteyen siyasileri de çok gördük ama bu ülke bu tezgaha bir kez daha düşmez. Vandallar gibi üniversitesinin kapısını kırdılar. Orası bilim yuvası. Oradan çıkacak projelerle ülkemiz gurur duymalıydı. Oradaki çocuklarımızın ortaya koyduğu mesleki kariyerleriyle gurur duymalıdır. Güvenlik güçlerimizi hedef tahtasına koydular. Polis üzerinden bu devleti küçük düşürmeye çalıştılar. Öyle ileri gittiler ki güvenliği sağlamaya çalışan polisi bir köşe yazarı 12 Eylül darbecileri ile kıyasladılar. Bunun adı art niyettir, kalem şeytanlığıdır. Bunun adı Türkiye’nin birliğine, beraberliğine, huzuruna operasyon çekmektir" dedi.

'BU ÜLKENİN GÜVENLİK GÜÇLERİNE NEFRET KUSMAYA DEVAM EDİYORSUNUZ'

Ülkenin güvenlik güçlerine nefret kusmaya devam edildiğine dikkati çeken Bakan Soylu, "Dün Diyarbakır’da, o hain örgütün 9 yaşındaki evlatlarını kaçırdığı, hayallerini umutlarını çaldığı, örgütün avukatlığını yapanların da bu ihanete aracılık ettiği o acılı anne babaların yanındaydım. Gazetelerinden binlerce dolar maaş alan o insanlara söylüyorum; Bir gün 9 yaşında kaçırılıp, annesinin hasretiyle kavrulan o insanları vicdanlarınızla beraber yazılarınıza döktünüz mü? Kalemleriniz devlete karşı cellattık için hep bilenmiş oldu. Kalemleriniz bu milletin birliğine karşı hep bilenmiş oldu. Bir gün bu insanların vicdanına dokunmadınız. 'Bir gün bu ülkenin birliği için nasıl bir gayret gösteririm?' diye bir düşünce içinde olmadınız. Darbe şakşakçısı oldunuz. Terör örgütüne yağdanlık yapanlar, 'Kendi anlayışlarını bir tutanlara acaba nasıl methiyeler düzerim?' diye bir anlayış içinde oldunuz. İhaneti, şerefiniz sandınız ve buna hep devam ettiniz. Hala saymaya devam ediyorsunuz. 'Bu ülkeyi nasıl karıştırırım, dünya ile rekabetini nasıl engellerim? Evlatlarımızı, alanlarında ay yıldızlı bayrağımızı en üst seviyelere çekmesinler' diye nasıl bir gayret içerisinde olurum? diye uğraştınız. Size koskoca yazıklar olsun. Kendi sırça köşklerinde otururken bu millet huzur içerisinde şehirlerinde yaşasın, üniversitelerinde gençlerimiz okusun, ilkokullarında, ortaokullarında yarınlara ümitle hazırlansın diye onları huzur içerisinde bulunmasını sağlayan bu ülkenin güvenlik güçlerine nefret kusmaya devam ediyorsunuz. 'Acaba onları nasıl aşağılarım' diye kendi içinizde dayanıştınız" diye konuştu.

'GÜNLÜK ORTALAMA HIRSIZLIK 282’DEN 157’YE DÜŞTÜ'

30 bin çarşı ve mahalle bekçisini göreve başlattıklarına dikkat çekerek konuşmasına devam eden Bakan Soylu, şunları söyledi:

"Tüm bunların hepsi ve daha fazlası o güneşi söndürmek, nazlı nazlı dalgalanan ay yıldızlı bayrağı indirmek ve bu milletin devletine olan aşkını unutturmak içindir. Bu girizgahı yapmamın sebebi şudur; Biz her zaman zorluklarla karşılaştık. Bugün etrafımızda devletimize karşı bir başka tezgahla karşı karşıyayız. Farklı kisveler altında demokrasiyi 'Truva atı' olarak kullanarak tezgahlanmış, devletimizin saygınlığını, devletin kendisini hedef alan, milletin devletine olan sevgisini, inancını hedef alan çok cepheli taarruzla karşı karşıyayız. Vatandaş huzur bulsun, şehirlerimizin sokakları hırsıza, uğursuza teslim olmasın diye 30 bin çarşı ve mahalle bekçisini göreve başlattık. 2020 başında baktılar ki hırsızlık azaldı. Günlük ortalama hırsızlık 282’den 157’ye düştü."

'MASUM DEVLETİ SUÇLU DİYE GÖSTERMEYE ÇALIŞTILAR'

Türkiye başarılı oldukça devlete, hükümete ve kurumlara saldırıldığını vurgulayan Bakan Soylu, "Baktılar ki vatandaş devletinden razı oldu. Hemen zehir satan kalemlerine sarıldılar. O çocukları itibarsızlaştırmak için her türlü yalanı ortaya koydular. Salgında baktılar ki Avrupa’da, ABD'deki yağma görüntüleri yaşanmıyor. Baktılar ki bu devletin polisi, jandarması market alışverişini sokağa çıkamayan büyüğümüzün vefa olarak ayağına getiriyor hemen kesme, kırpma videolarla yalan haberlerle bu kurumlarımızın itibarına saldırdılar. Jandarmamız terörle mücadelede başarı kazandıkça, mesela bir helikopter yalanını ortaya attılar. Polisimiz asayişte terörle mücadelede başarılı olunca, 'çıplak arama' diye bir iftirayı tezgaha koydular. Şiddet, taciz, tecavüz gibi en iğrenç en ahlaksız iftiraları bu ülkenin güvenlik birimlerine atmaktan utanmadılar. Masum devleti, suçlu diye göstermeye çalıştılar. Esnafımıza bu zor dönmemde yardım eden, destek olan hükümetimizi, devletimizi türlü türlü yalanlarla başka türlü alanlara çekmeye çalıştılar. Bütün yalanlarına belgeleriyle cevap verdik. En yetkili ağızlardan açıklama yapıldı. Yine de bu ülkeye, saygın kurumlarına iftira atmaktan geri durmadılar" dedi.

'BİZİ TERÖR VE DARBELER GECİKTİRDİ'

Türkiye’nin terör ve darbelerle mücadele ettiğini hatırlatan Bakan Soylu, "Neye hazırlık yaptıklarını bilmiyor değiliz. Eski makam sahiplerinin ağzından eski darbeleri aklamaya çalışmalarını masum görecek değiliz. Bir gazeteci bozuntusunun çıkıp, 'muhalefet yapıyorum' diyerek, darbe tarifi yapmasını, eylem tarifi yapmasını geçiştirecek değiliz. Bizim bu işlerden canımız çok yanmıştır. Bugün, ülkemin kişi başına milli geliri 20 bin dolar olmalıydı. Bugün Türkiye uçağını üreten, sadece kendi ülkesine araba üreten değil dünyanın her noktasına araç ihraç eden bir ülke olmalıydı. Bugün kendi savaş gemilerini, kendi helikopterlerini dünyanın her tarafına ihraç eden bir ülke olmalıydı. Ülkem, dünyanın 100 üniversitesi, 10 üniversitesi içerisine girme halinde olmalıydı. Darbeler, terör bizi geciktirdi. Ülkemizin asayişine kastedenler bizi geciktirdi" dedi.

Bakan Soylu, şöyle devam etti:

"İnatçıyız 2 bin 200 yıllık bir devletin evlatlarıyız. Ne ortaya koyarsa koysunlar 15 Temmuz’da, 17-25 Aralık darbesinde, Gezi’de bunu başaramadılar. Birilerinin uşağı olan terör örgütüyle, PKK’yla, PYD ile FETÖ ile bunu başaramadılar. ABD, etrafımızdaki coğrafyadan bunu başaramadılar. Bilmeliler biz bu coğrafyanın, dünyanın en güçlü ülkelerinden birisi olacağız. İşte bu komandolarımızla birlikte, evlatlarımızla birlikte olacağız. Evlatlarımız gözünü hiçbir şeyden sakınmıyorlar, burada yetişen evlatlarımız hiçbir şeyden çekinmiyorlar. Bize bedel ödetenlere bedel ödettirmeyi namus borcumuz olduğunu biliyorlar, şiarımızın bu olduğunu biliyorlar. Bu ülke istiklalini ve hürriyetini kolay kazanmadı. Karşımızdakilerin neye hazırlandığını, hangi fikrin alt yapısını hazırladıklarını gayet iyi biliyoruz. 493 gündür bir çadırda nöbet tutup evlatlarını isteyen anneler için terör örgütüne, onun destekçisi partiye tek kelime etmeyen, Demirtaş’ı savunmak için gece gündüz ekranlarda, gazetelerde mesai yapmasının ne anlama geldiğini bilmiyor değiliz."

'ÜLKEMİZİN BİRLİĞİNE OPERASYON ÇEKTİRMEYİZ'

Soylu şunları kaydetti:

"Diyarbakır annelerini ziyaret ettim. Bir annenin sözü hala içimde. Demirtaş’ın annesi ‘evladım devletin elinde, onu almak istiyorum’ diyor. Peki o anne; Bir anne evladı PKK’nın elinde, 'Onu almak istiyorum’ diye niye demiyor. 'Biz enayi değiliz’ diyor. Kanun tanımazlığı demokrasi diye yutturmaya çalıştıklarını, neyi niyetlendiklerini biliyoruz. Bu devletin saygınlığına, kurumlarına dil uzattırmayız. Ülkemizin birliğine ve beraberliğine operasyon çektirmeyiz. Recep Tayyip Erdoğan’ın liderliğinde Türkiye’nin 21'nci yüzyıla iyi başlaması, ayakta kalması ve bölgesinde bir güç olmasıdır. Hazmedilemeyen budur. PKK’nın mağaralarına hapsetmesini, yılda 5 bin 558 kişinin katıldığı PKK’ya geçen yıl sadece 52 kişinin katılmış olmasını, bunun 5 katı kadar olan 243 kişinin terör örgütünden ikna edip, dağdan indirilip adalete teslim edilmesini, jandarmamızın, polisimizin son teknolojiyi kullanmasını, evlatlarımızın ülkemizi tehdit etmek isteyenlere karşı başarılı olmasını hazmedemiyorlar. Türkiye’nin kendi evlatlarının ürettiği İHA’ları ile terörle mücadele etmesini hem kendi hem de bu coğrafyanın kardeşlik haklarını savunmasını anlamıyorlar. Salgına rağmen dünyandaki ekonominin sendelemesine rağmen ihracat rekorları kırmamızı hazmedemiyorlar. Milletimiz rahat olsun dağlarımızı terör yuvası olmaktan çıkardık."


'BU YIL DELİ GİBİ AFET ANLATACAĞIZ'

İzmir İl Afet Risk Azaltma Planı (İRAP) hazırlık toplantısı İçişleri Bakanı Süleyman Soylu'nun da katılımıyla Kaya İzmir Termal Otel'de gerçekleştirildi. Saygı duruşu ve İstiklal Marşı'yla başlayan program, İRAP tanıtım videosunun izlenmesiyle devam etti. Toplantıda AFAD Planlama ve Risk Azaltma Dairesi Başkanlığı İRAP Grup Başkanı Mehmet Akif Alkan, İRAP hakkında bilgilendirmelerde bulundu. AFAD İzmir İl Müdürü Kartal Muhcı ise AFAD'ı anlattı. Toplantının açılış konuşmasını İzmir Valisi Yavuz Selim Köşger yaptı. Vali Köşger'in ardından kürsiye gelen İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, "2021 yılında hedeflerimizden biri de tatbikatları hayata geçirmek. 2020 yılında derin üzüntülere boğan Bingöl, Van, Elazığ ve İzmir ve Giresun'da yaşanan sel felaketi birkaç örnekten biridir. Bu mücadele tek başına verilecek bir müdahale değildir. Bu yıl deli gibi afeti anlatacağız. Herkesin zihninde her an deprem olabilecek, sel heyelan olacak gibi anlayışla yaşaması lazım. Annemin bir lafı var, 'Eyvah para etmez' diye. Gerçekten de bu böyle. Topyekun sivil toplum kuruluşlarımızla, üniversitelerimizle, eğiticinin eğitimi ile birlikte Türkiye'nin her tarafında 2021 sonunda dokunmadığımız kimse kalmayacak. 2021 yılını Afet Eğitim Yılı olarak ilan ettik. '83 milyon bir araya gelerek bir can imal edebilir miyiz? Haşa ama bir araya gelerek canları koruyabiliriz. Görevimiz budur. Bunu yerine getirebilme kabiliyete sahibiz. Bu yıl deli gibi afet anlatacağız" dedi.

'KENTSEL DÖNÜŞÜMDE RİSK ALMAZSAK GELECEK NESİLLERE KÖTÜ BİR MİRAS BIRAKIRIZ'

Türkiye afet öncesi ve sonrasını yönetmeye odaklanmış bir ülke olduğunu dile getiren Bakan Soylu, kentsel dönüşüm vurgusu yaparak, "Kentsel dönüşüm konusunda siyasi jargonlar dönüyor. Kentsel dönüşümde hep beraber depremin riskinden fazla risk almazsak gelecek nesillere kötü bir miras bırakırız. Siyaset alanı haline getirirsek doğru da yapmış olmayız. Siyaset yapmak herkesin hakkı ama siyaset yapılmayacak tek alan budur. Dünyada deprem konusunda siyasal olarak ayrışma söz konusu değildir. Bu konuda kendimize haksızlık yapmayalım; bu meseleye ciddi bir yatırım yaptık. Deprem olmadan önce bu riskleri azaltma konusunda hepimizin üstüne düşen sorumlulukları yerine getirmek için buradayız" dedi.

'TÜRKİYE AFET ÖNCESİ VE SONRASINI YÖNETMEYE ODAKLANMIŞ BİR ÜLKEDİR'

Afet öncesi risk azaltma çalışmalarıyla, afet yaşayan ama zarar görmeyen bir ülke olmak için çalışmaların sürdürüldüğünü söyleyen Bakan Soylu, "Güçlü bir kuruma sahibiz. AFAD eliyle afetlere müdahalede çok ciddi kapasite büyüttük. Ekibimizle ve teknik ekipmanla dünya ölçeğinde bir gücümüz var. Sürekli olarak artırıyoruz. Acil müdahale planı oluşturduk ve ilk uyguladığımız şehirler Elazığ, Van ve İzmir'de afet müdahale planı konusunda adımlar atıldı. İstanbul'daki deprem ve Van'daki depremler alacağımız tedbirler noktasında altyapı oluşturdu. Türkiye afet öncesi ve sonrasını yönetmeye odaklanmış bir ülkedir. Yapı stokumuzu sağlamlamaya çalışıyoruz. Okullarımızda, kamu binalarında ciddi çalışmalar yapıldı. Afet öncesi risk azaltma çalışmaları ile afet yaşayan ama zarar görmeyen bir ülke olmaya çalışıyoruz. Afetlere hazır olmak, teknolojik yatırımı arttırmakla birlikte yeni bir anlayışını ortaya koymak ve topyekun bir çalışma ortaya koymaya çalışıyoruz. Türkiye afet risk azaltma il bazında yapmaya başladığımız bu planlar illerin olası afetlerini ortaya koymaktadır" diye konuştu.

'ARAÇ SAYIMIZ ARTTI AMA KAZA VE ÖLÜM ORANI AZALDI'

Türkiye'nin trafik kazalarını yüzde 50 azaltma hedefini tutturan iki ülkeden biri olduğunu belirten Bakan Soylu, "Bir zincir en zayıf halkası kadar sağlamdır. Türkiye terörle mücadele tarihine en güçlü dönemindedir. Trafik meselesi bu zincirin bir diğer halkasıdır. Trafikte başarılı bir dönem yaşıyoruz. Akşam haberleri trafik kazalarındaki ölümleri, kazalar nedeniyle sakat kalanları görerek geçerdi. Birleşmiş Milletler ve Dünya Sağlık Örgütü trafik kazalarını yüzde 50 azaltma hedefi koydular. Trafik kazalarını yüzde 50 azaltma hedefini tutturan iki ülkeden biriyiz. 2018 yılında ülkelerin birçoğu vazgeçti ve 2030 yılına uzatma istedi. Ancak Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan 'Uzatma istemiyoruz, hedefi tutturacağız' dedi ve hedefi tutturduk. 10 binli rakamlardan 4 bin 890'lara kadar indi. Araçlarımız arttı ama kaza ve ölüm oranı azaldı" dedi.

'AFET REFLEKSİMİZ BU KADAR GÜÇLÜ DEĞİLDİ'

Türkiye'nin acil müdahale konusunda kapasite geliştirdiğine dikkat çeken Bakan Soylu, "Asayiş uyuşturucu ve göç yönetiminde önemli bir kapasite yürüttük. Stratejik bir akılla ve 21. yüzyılın başından beri yerli ve milli kalkınma anlayışı ile güçlendik. 1999 depreminde güvenlik zincirimizde böyle bir riskli halka olduğunu fark ettik. Geçmişte de deprem olurdu, kayıplar yaşanırdı. Yas ilan edilir ve üzülürdük sonra o konu kapanırdı. Afet refleksimiz, stratejimiz, kurumlarımız bu kadar güçlü değildi. Acı bir işaretle 1999 depremi bunu gördük. İzmir'de yüreğimizi ağzımıza getiren kayıpların ve maliyetin olduğu günler yaşadık. Travması çok uzun yıllar sürer. Deprem travması kötü bir şeydir, unutulmaz. Depremi İstanbul'da yaşadım. Bilinçsizce ifadeler, radyo ve televizyon yayınları gördük. Deprem Yasası'nda Türkiye bunu kendine bir ders olarak aldı ve hükümetimiz döneminde AFAD diye bir kurum kuruldu ve çok önemli çalışmalar yapıldı" dedi.

'HEDEFEMİZ YILSONUNA KADAR BU ÇALIŞMAYI TAMAMLAMAK'

Afetler konusunda yapılan çalışmaların yapılıp biten değil, sürekli izlenmesi ve yeni tedbirlerin oluşturulması gereken bir alan olduğunu vurgulayan Bakan Soylu sözlerini şöyle sürdürdü:

"Bu çalışmaları bilim dünyamızla beraber götürmek, topyekun tartışmamız, taşımamız gerekiyor. Toplanma alanlarını belediyelerden ve il özel idarelerden istiyoruz. 26 çalışma grubumuzda toplanma ve barınma alanıyla ilgili jandarma, valilik, belediye kişi başına düşen metrekare konusunda tek tek çalışmayı sürdürüyor. Hedefimiz İzmir'de de yıl sonuna kadar bu çalışmayı tamamlamaktır. Trafik konusunda İzmir'deki depremde sorun yaşadık ki bu deprem büyük İzmir depremi değildi. Biz ne kadar tedbir alırsak alalım, bu durum yüzlerce cana mal olur. Cep telefonuyla sağlık acil müdahale, arama kurtarma ve güvenlik güçleri ile iletişim kurabilmek için enkaz altında kalanlarla haberleşmeleri gerekiyor. Bu nedenle diğer vatandaşlarımız haberleşirken ya kısa mesaj göndermeli ya da internet tabanlı konuşma yapması gerekiyor. Ayrıca trafiğe çıkmamak lazım. Bir karmaşıklıkla karşı karşıya kalırsak bu yanlışı düzeltmek kolay bir iş değildir."

'İZMİR'E YARDIM SELİ BAŞLADI, DAĞITMAKTA ZORLANDIK'

Toplantının açılışında konuşan İzmir Valisi Yavuz Selim Köşger de İzmir depremine değinip, "Devletimiz bütün unsurlarıyla daha depremin ilk saatlerinden itibaren şehrimize olması gereken bütün yardım ve hizmetleri sağladı. Hızlıca kanalize oldu ve herkes olması gereken pozisyondaydı. Devletimizin gösterdiği kabiliyet takdire şayandı. Ülke olarak Bakanlığımızın dinamik liderliğinde, tek vücut oldular ve İzmir'e doğru bir yardım seli başladı. Biz neredeyse bunu dağıtmakta zorlandık, diyebilirim. İhtiyaçlar için 81 vilayetten şehrimize yardım aktı. AFAD gönüllerinden diğer kurumlardan herkes seferber oldu. İzmir'de şehir olarak kenetlendik" dedi.

'ORTAK ADIMLAR ATMA KONUSUNDA HAZIRIZ'

Toplantıda söz alan İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer de "30 Ekim'de çok acı bir deprem yaşadık. İlk andan itibaren hükümetimizle ve kurumlarla birlikte kapsamlı bir koordinasyon çalışması yürüttük. Depremin yarattığı etkileri azaltmak için tüm imkanlarımızı seferber ettik. Ülkemiz bir deprem ülkesi. Öncesinde tedbirleri almak zorundayız. Deprem bize herkesin birleştirdiğini gösterdi. Ortak akıl ve dayanışmayla üstesinden gelinebileceğini ve olası afetlere hazırlıklı olmamız gerektiğini hatırlattı. Bu çalışmaların devamlılığı ortak akıl ve koordinasyonun sürdürülmesi önümüzdeki tüm felaketleri önlemek için çok önemli. Ortak adımlar atma konusunda hazırız" açıklamasında bulundu.

'ÜNİVERSİTE OLARAK KATKI SUNMAYA DEVAM EDİYORUZ'

Toplantı kapsamında yapılacak çalışmalarla ilgili bilgilendirmelerde bulunan Dokuz Eylül Üniversitesi Deprem Araştırma Uygulama Merkezi Müdürü Prof. Dr. Hasan Sözbilir ise "İzmir'den geçen 17 tane diri fay dışında, denizdeki faylar da var. Bu faylardan biri Seferihisar'da bir tsunami yarattı. Bu hasarın zararını önceden belirleme konusunda üniversite olarak çalışmalara başladık. İzmir'in içinden geçen diri fayları kent ölçeğinde işaretliyoruz. Üniversite olarak çalışmalarımızı sürdürüyoruz. Heyelanlarla ilgili önlem almak bu projenin öncelikli hedeflerinden biri. Taşkın tehlikesi haritaları ile önlem planları yapılıyor. Üniversite olarak çok önemli katkılar sunmaya devam ediyoruz" ifadelerini kullandı.

AFAD Başkanı Dr. Mehmet Güllüoğlu da "Bütün ekiplerle en iyi şekilde tedbirler alınması her bir bireyin kurumun katılmasıyla olay olmadan refleksinin oluşması gerekiyor. Kriz yönetiminde iyiyiz ama yapılması gereken risk azaltma konusunda tedbir alınması. Riskleri belirlemeyi ve planlayarak gereğini yerine getirmemiz gerekiyor. Her bir kurumun katılımıyla ancak Türkiye'yi afete hazır hale getirebiliriz" diye konuştu.

AKREDİTASYON BELGELERİ DAĞITILDI

Toplantıda, akredite olmaya hak kazanmış iki sivil toplum kuruluşu olan ANDA Arama Kurtarma ve Türkiye İzcilik Federasyonu akreditasyon belgeleri Bakan Soylu ve üniversite rektörleri tarafından takdim edildi.

Toplantıya, 9 Eylül Üniversitesi Rektörü Nükhet Hotar, İzmir Demokrasi Üniversitesi Rektörü Bedriye Tunçsiper, Ege Üniversitesi Rektörü Necdet Budak ve sivil toplum kuruluşu temsilcileri de katıldı.


DHA-Genel - Türkiye-İzmir - Eda Ebru NANECİ – Seyfi GÜL

Editör: Haber Merkezi