ASYA YAŞARİKİZ / İZ GAZETE - Yüksek Seçim Kurulu (YSK) 31.03.2019 tarihinde gerçekleşen yerel seçimlerde İstanbul sonuçlarını, Adalet Kalkınma Partisi ve Milliyetçi Hareket Partisi’nin olağanüstü itirazları sonrasında değerlendirdi. YSK bu değerlendirme sonrasında seçimin iptaline ve yeniden yapılmasına karar verdi.

YSK’nın birçok soru işaretini akıllarda bırakan kararı 4’e karşı 7 oyla alındı. YSK'nın iptal kararını “Yasaya aykırı şekilde 225 civarında sandık kurulu başkanı ve kamu görevlisi olmayan 3500 sandık kurulu üyesi olduğu” gerekçesiyle aldığı öğrenildi.

TARTIŞMA YARATAN KARAR

Buna göre İstanbul seçimleri 23.06.2019 tarihinde yeniden yapılacak. İl Genel Meclisi üyeleri ile İlçe seçimleri için oy verilmeyecek olan seçimlerle ilgili tartışmalar büyüyor.

Muhalefetten yükselen itiraz seslerinin yanı sıra yurttaşlar da sosyal medyada #HerşeyÇokGüzelOlacak etiketi ile YSK’nın kararını protesto etmeye devam ediyor.

UYULMASI ZORUNLU HUKUK KURALLARINA NE OLDU?

Siyaset Bilimci Barış Akademisyeni Prof. Dr. Ayşen Uysal gazetemize YSK'nın İstanbul’da büyükşehir seçimlerinin yenilenmesine dair kararını değerlendirdi.

Kararın iki önemli sonucu olduğunu söyleyen Uysal, YSK’nın kararının ilk olarak, artık Türkiye’de uyulması zorunlu hukuk kurallarının olmadığının tescili olarak kabul edildiğini söyledi.

“İktidarın işine geldiğinde, işine geldiği gibi kullandığı bir kuralsızlık hakim. Öyle ki, bu kurallar aynı seçimde, aynı sandığa giren dört oy pusulasından biri için, ya da tersinden bir bakışla üçü için, geçerli olabilmektedir. Keyfilik bu boyuttadır.” diyen Uysal YSK’nın kararı sonrası Türkiye’de artık güvenilir kurumların kalmadığının altını çizdi ve “Böylece bir süredir devam eden kurumsal çöküş hızlandı ve sürecin sonuna yaklaşıldı.” dedi.

SORUNLU DEMOKRASİNİN ÇÖKÜŞÜ

YSK’nın aldığı kararın bir diğer sonucunun demokrasi sökümü sürecinin sonu olduğunu belirten Uysal, “Artık söz konusu olan eksik, sorunlu bir demokrasi bile değil, demokrasiden söz edebilmenin tüm dayanakları ortadan kalktı. Düşünce özgürlüğü, basın özgürlüğü, toplantı ve gösteri hakları gibi birtakım hakların ortadan kaldırılması ile ciddi yara alan Türkiye sorunlu demokrasisi, seçimlerin seçim olmaktan çıkarılması ile tamamen çöktü. Demokrasi tarihinin aynı zamanda oy hakkının elde edilmesi, temsilin genişletilmesi mücadeleleri tarihi olduğu göz önünde bulundurulduğunda, seçimin seçim olmaktan çıkarılmasının ne anlama geldiği daha iyi anlaşılabilir. Zira, şeklen sandığa gidiliyor olması, bir ülkede seçim ve demokrasi olduğu anlamına gelmez.” yorumunda bulundu.

“OYUNU BOZMAK GEREKEBİLİR”

Uysal, 7 Mayıs 2019 tarihinin Türkiye’de bir sonun tarihi olduğunu da belirterek şöyle konuştu; “Türkiye’nin 7 Mayıs 2019 tarihi itibariyle geldiği son nokta tam da burasıdır. Sonucu beğenilmeyen seçimlerin yenilenmesi yönünde alınan keyfi bir kararın keyfilik rejiminin kapılarını ardına kadar açtığına dair de bir tereddüt yoktur sanırım. Muhalefetin bu oyuna alet olması, keyfilik rejimini meşrulaştırması anlamına gelir. Bazen, kurallarını belirlemediğin bir oyuna katılmaktansa, oyunu bozmak gerekebilir. Artık, seçim sonuçlarını beğenmeyen herkesin istediği sonucu alıncaya kadar seçimi yenileyebilmesinin yolu açılmıştır.”

Editör: Haber Merkezi