CENGİZ ALDEMİR / İZ GAZETE - İzmir kenti ile ilgili bütün konulara müdahil olduğunu belirten CHP İzmir Milletvekili Kamil Okyay Sındır, Çevre ve Şehircilik Bakanlığının yetkilerinin baskıcı bir yapıya büründürüldüğünü ileri sürdü. İz Gazeteye konuşan Sındır,“ Bir yerde bir plan değişikliği yapılıyorsa onun getireceği artışı karşılığı olan sosyal donatı alanları, ibadet yerleri, yeşil alanlar, yollar ve caddelerin genişlikleri de dâhil kent ölçeğinde, şehir ölçeğinde bir düzenleme yapılması gerekir; “ada bazında” denilmesi yeterli değildir. Yoğunluk, emsal aynı olduğu, yapıyı kullanacak olan nüfus sayısı, kişi sayısı değişmediği sürece o yüksekliği artırmışsınız, indirmişsiniz, çok bir şey değişmez. Bir de Çevre ve Şehircilik Bakanlığı Kanal İstanbul projesinde olduğu gibi yetkilerinin baskıcı bir sürece sokulduğunu görüyoruz ve bu anlayışa bir son verilmesi gerektiğini söylüyoruz” uyarısında bulundu.

MUHTARA PROJE TESPİTİ

Tarihî dokusu olan kentlerin silüeti açısından önemine dikkat çeken CHP’li Sındır, kentin silüetini bozan yüksek yapılara karşı olduğunu söyledi. Projelerin ada bazında olmasının iyi bir şey olduğunu ancak bu sorunu ortadan kaldırmadığını belirten Sındır, yasadaki 10’uncu maddenin, “projesine aykırı yapı yapıldığının muhtarca tespiti” cümlesinin yeniden düzenlenmesini istedi. Sındır, “ Peki soruyorum muhtar nasıl tespit edecek? Projesini mi görüyor mu, biliyor mu? Hangi projeye bakacak, inceleyecek de tespit edecek? “Bu… projesine aykırı yapılıyor.” diye itiraz mı edecek?” diye sordu.

KAMU GÜÇLENDİRME YAPMAZ

Yasa de kamu güçlendirme yapmaz anlayışına dikkat çeken Sındır, “Yapı kayıt belgesi almış kamu bina sayısının 298 bin adet olduğunu söylüyor Bakan Kurum. Kamuya ait bu taşınmazların kimisinde belki binanın tamamı, tümü ruhsatsız; kimisinde imara aykırılık var. Bir kat çıkılmış, balkon kapatılmış veya bir müştemilat yapılmış. Okulun yanına anaokulu yapılmış gibi. Camiler, okullar vesaire 298 bin kamu binası var. Bu madde hükmünde, 17’nci madde hükmünde “Yapı kayıt belgesi alınan yapının hazineye veya belediyeye ait taşınmazlar üzerinde olması durumunda, taşınmaz satın alınmış olmadıkça güçlendirme yapılamaz.” diyor. Yani buradan “Kamu yapamaz.” anlamı mı çıkıyor? Tabii, bu kaçak; dışarı dan birisi, özel kişiler gelip burada, bu taşınmaz üzerinde yapı kayıt belgesi almış, bunun için “kamudan satın alınmadıkça” diyor ama bu cümle aslında kamunun da güçlendirme yapamayacağını söylüyor” yorumunda bulundu.

ANAYASAL BİR SORUN VAR

İmar Kanunu’nun, geçici 16’ncı maddesinin, “Yapının depreme dayanıklılığı hususu malikin sorumluluğundadır.” cümlesini de yorumlayan CHP’li Sındır, “Devletin ben sana yapı kayıt belgesi veriyorum, vereceğim ama sorumluluk sana aittir, ben karışmam. Depremde, başına yıkılırsa ben devlet olarak sorumlu değilim” anlamına geldiğini söyledi. Sındır, bunun anayasal bir sorun olduğunu ileri sürdü. Devletin, herkesin can ve mal güvenliğini korumak, kollamak, sağlamakla yükümlü olduğunu hatırlatan Sındır, yasada ise yapının depreme dayanıklılığı hususunun malikin sorumluluğunda olmasının bir çelişki olduğuna işaret etti. Güçlendirme yapıldığında sorumluluğun kime ait olduğu noktasının net olmadığını belirten Sındır, yasanın yeniden düzenlenmesi gerektiğini de sözlerine ekledi.

Editör: Haber Merkezi