YAĞIZ BARUT/ İZ GAZETE- Ankara Şehir Hastanesi’nde, bir vatandaşın ihmaller zinciri sonrasında vefat ettiği iddia edildi. Cumhuriyet Gazetesi’nden Mustafa Çakır’ın haberine göre hastanede, kandaki oksijen miktarını ölçen cihazın bulunmadığı, tansiyon cihazında pilin olmadığı ve uzman hekimin de geç müdahale ettiği ifadeleri kullanıldı. AKP iktidarı tarafından övünülen şehir hastanelerindeki sorunları İzmir Tabip Odası Yönetim Kurulu Üyesi ve SES İzmir Şube Eş Başkanı Op. Dr. Fatih Sürenkök gazetemize özel değerlendirdi.

‘ERİŞİLEBİLİR OLMALI’

Şehir hastaneleri ölüm kusuyor gibi bir mantıkla bakmanın doğru olmadığını söyleyen Sürenkök, hastanelerin gereksiz büyüklükleri, yatırım ve işletme maliyetlerine ise tepki gösterdi. Sağlık hizmetlerine kar odaklı yaklaşılmaması gerektiğini, bunun beraberinde ölümleri çoğaltacağını da sözlerine ekleyen Sürenkök, “Devlet ihtisas hastanesi yapacaksa yatak kapasitesi 300-600 arası olması gerekir. Devlet açısından ucuz ve verimli, halk açısından kolay erişilebilir, çalışan açısından da emeğinin karşılığını alabiliyor olması gerekir. Tüm dünyada mantık budur. Türkiye’de 2 bin üzerinde yatak sayısı olan hastaneler yapılıyor. Biz zaten her şeyin en iyisini, en akıllısını değil en büyüğünü yaparız. 2 bin yatak kapasiteli bir hastanede hastaların giriş çıkışı, ameliyathanenin işletilmesini düşündüğünüzde bunlar çok ciddi bir organizasyon gerektirir. İzmir’deki şehir hastanesinin çevresinde daha açılmadan trafikte sıkıntılar yaşanıyor. Orası açıldığında, acil ambulans giremeyecek. Gaziemir’deki hasta oraya yetişemeyecek.” diye konuştu.

‘ŞİRKET KAZANIYOR’

Kamu ve özel ortaklığı ile yapılan şehir hastanelerinde sadece özel şirketin kazandığını vurgulayan Sürenkök, “Eskiden yap-işlet-devret vardı. Şimdi ise devlet kamu arazisini veriyor, özel şirketin yaptığı hastanenin maliyetinin 5 katını ödüyor, 25 yıl özel şirket çalıştırıyor. Ayrıca hastane içindeki otopark, kafeterya, eczane gibi yerleri de o şirket kiralıyor. Bunları yaparken, her hasta üzerinden de para alıyor. Böyle bir uygulamanın neresinde fayda var. Devlet açısından karlılık, vatandaş açısından erişebilirlik yok. Ama bunların hesabını yapmaya gerek yok. Çünkü birilerinin çıkarının hesabı yapılmış.” dedi.

‘DESTEK BİTECEK’

Sağlık çalışanlarının sorunlarını da dile getiren Sürenkök, “İşletme, sağlık çalışanını kamu üzerinden çalıştırmaz. Sözleşmeli çalıştırır ve hiçbir şekilde hakkınız olmaz. Şuanda sağlık emekçileri Ankara, Isparta ve Adana’da 657 Sayılı Devlet Memurları Kanunu ile çalışıyorlar. Bunun nedeni, çıkarılan bir genelgeyle 2019 yılına kadar bakanlığın destek veriyor olmasıdır. Bu destek birkaç ay sonra son bulacak. Esas kıyamet 2020 yılında kopacak. Hasta memnuniyetsizlikleri ve farklı sorunları daha çok yaşayacağız. Şehir hastaneleri yürütülemez hale gelecek. Devlet işletmeye devam etmek isterse, geriye tek yol kalacak; hastanın cebinden para çıkacak. Sağlıktaki kar ölüm demektir. Eğitim, sağlık, hukuk bir işletme olamaz. Ucuza getirebilmek için hizmet kalitesi düşer, bu da ölüm demektir.” diye konuştu.

Editör: Haber Merkezi