TUGAY CAN / İZ GAZETE - 31 Mart yerel seçimleri ile ağır bir yenilgi alan ve yerel yönetimlerde büyük kayıp yaşayan AKP iktidarı belediyeler üzerinde bir dizi değişiklik için harekete geçti.

AKP’nin Yerel Yönetimlerden Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Mehmet Özhaseki geçtiğimiz ekim ayında yerel yönetimlere ilişkin yeni bir yasa taslağının çalışma aşamasında olduğunu söylemiş, yasa içerisinde büyükşehir-ilçe belediye ilişkileri, yetki devirleri gibi konu başlıkları altında düzenlemeler olacağını kaydetmişti.

Sürece ilişkin son olarak İller Bankası’nın tavan fiyatının artması ile yaratılan 12 milyarlık ek bütçenin AKP’li belediyelere aktarılması endişesi özellikle muhalefet tarafından hissedilirken AKP’nin yerel yönetimlere ilişkin yasa tasarısının ne olacağı da merak konusu oldu.

Konuya ilişkin konuştuğumuz DİSK Ege Bölge Temsilcisi Memiş Sarı ise, AKP’nin 31 Mart’ta gerçekleşen yerel seçimlerde büyükşehirleri kaybetmesi ile birlikte belediyelere ilişkin yeni düzenlemeye çabaladığını kaydetti. Sarı, “13 bin oy fark ile İstanbul’u kazanan Cumhuriyet Halk Partili Ekrem İmamoğlu üzerinden seçimleri tekrarlamasıyla başlayan oyunlar, AKP tarafından tekrar geliştiriliyor” dedi.

AKP’nin kendi iktidarını yerelden kurduğunu hatırlatan DİSK Ege Bölge Temsilcisi Memiş Sarı, “AKP, ülkedeki ekonomik krizden dolayı yoksullaşan halkı belediyeler üzerinden gerçekleştirilen sosyal yardım ile kitlesini oluşturdu. AKP bu belediyeleri kaybetmesi ile telaşa düştü” diye konuştu.

‘HA VALİ ATAMIŞSIN HA GENEL MÜDÜR!’

HDP’li belediyelere atanan kayyum neticesinde halkın iradesinin yok sayıldığını yeni belediye kanunu taslağı ile de muhalif belediyelere yönelik ‘yarı kayyum’ a eş uygulamalar bulunduğunu söyleyen Sarı, “Sunulan taslak içerisinde Genel Sekreterler ve Genel Müdürlerin görev süresi bir dönem ile kısıtlı tutuluyor ve Cumhurbaşkanına bağlanıyor. Yani bu şu demektir. Seçilmiş bir belediye başkanı kendi genel sekreterini ya da genel müdürlerini belirleyemeyecek. Bir anlamda ha vali atamışsın, ha kaymakam atamışsın, ha genel sekreter atamışsın anlamına geliyor” ifadelerini kullandı.

TASLAKTA NELER VAR?

Sarı ayrıca belediyelere gelir kaynaklarına Saray’ın göz diktiğine dikkat çekerek “Taslakta genel müdür ve genel sekreterler Cumhurbaşkanlığına bağlanıyor, belediyenin gelir ve giderleri Hazine ve Maliye Bakanlığı’na, soruşturma, denetim ve içtihatlar İçişleri Bakanlığı’na, yapı ve ruhsat işleri de Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’na bağlanması öngörülüyor. Yani bir belediye başkanı yurtdışına çıkmak isterken İçişleri Bakanlığı’ndan izin alacak. Bu yol ile muhalif belediyeler kadük bırakılarak hizmet verdirilemeyecek” dedi.

İLBANK’TA TAVAN 30 MİLYAR

İller Bankasının sermaye tavanı 18 milyar liradan 30 milyar liraya çıkarıldı. Bankanın ülke genelindeki tüm belediyelerden toplayacağı 12 milyar liranın hangi belediyelere kaynak olarak aktarılacağına ilişkin ortada net bir durum da söz konusu değil. Ayrıca İller Bankasının 7 kişilik yönetim kurulunun 4’ünü hükumet, geri kalan 2 üyeyi ise İçişleri tarafından belirlenen 4 isim arasında genel kurul üyeleri belirliyor. 7’nci üye olarak ise genel müdür görev alıyor.

MUHALEFETE ÇAĞRI

İller Bankası’nın sermaye tavanını arttırmasına dair de konuşan Memiş Sarı şunları söyledi:

“Son yerel seçimler ile birlikte nüfusun yüzde 70’ini yönetmeyen AKP iktidarı İl Bank havuzunda toplanan para ile kendi belediyelerine ödenek sağlamanın peşinde. Cumhuriyet Halk Partisi, HDP ve İyi Parti’nin yönettiği belediyelerden kesilen paralar İller Bankasının havuzuna aktarılacak. Ayrıca bu pay iktidara yakın olan belediyelere aktarılacak. Bu noktada mecliste bulunan tüm muhalefet partilerine sesleniyorum, hatta belediye başkanlarına sesleniyorum. Eğer buna bugünden sessiz kalır, ‘Yasa nasıl çıkarsa çıksın, ben sadece belediye başkanlığı yaparım’ diyorsanız, o zaman doğrudan kayyum değil, ancak yarı kayyum biçiminde belediyeleri yönetir olursunuz. Cumhuriyet Halk Partisi’nin ya da ana muhalefet partilerinin bir an önce bu konuyla ilgili belediyelerinin kıskaç altına alınacağı yasa tasarılarına karşı ses çıkarmaları gerekmekte. Aksi takdirde muhalif belediyeler işlevsiz hale getirilerek tukaka olarak topluma lanse edilecektir”

‘YANLARINDA OLACAĞIZ’

Belediye gelirlerinden yaşanan kesinti ile birlikte muhalif belediyelerin zor durumda kalacağına işaret eden Sarı, “Kaldı ki AKP, bunu karşı propaganda olarak kullanacaktır. Belediyelerin ve mıhalefetin harekete geçmesi ile bu tür yapılacak eylemleri de demokratik kitle örgütü olarak da biz işçi sınıfını dar boğaza sokacak bu tür yasa tasarılarına karşı doğru yapılacak tüm eylemlerde yanlarında olacağız”

AKP iktidarının hazırladığı Yerel Yönetimler Yasa tasarısıyla kaybettiği büyükşehirleri yeniden yönetmenin alt yapısını oluşturmaya çalıştığını belirten CHP’li Murat Bakan ise “Saray hazırladığı bu yasa tasarısıyla son seçimlerde kaybettiği İstanbul, Ankara, Adana, Antalya, Mersin gibi büyükşehirlerde belediye başkanlarının ve belediyelerin yetkilerini kısıtlamaya çalışıyor. Anlaşılan yerel seçimdeki kaybını hazmedemeyen Saray; millet iradesini yok saydığı bu yasa tasarısıyla yerel yönetimler üzerinde de vesayetini kurmaya çalışıyor. Merkezi yani Saray’ı güçlendiren bu durum aslında yerel yönetimleri ve başkanları da zayıflatmaya çalışan bir anlayışın ürünüdür” dedi.

‘YERELE YETKİ GEÇİŞİNİ SAĞLAMALIYIZ!’

Saray’ın geçtiğimiz günlerde İstanbul Boğazı’nda da tek söz sahibi olmaya çalıştığını hatırlatan Bakan, Saray’ın belediye seçimleri ile birlikte ciddi rant alanlarını kaybettiğini ifade etti. Bakan, “İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanımız Ekrem İmamoğlu göreve geldiği günden itibaren İstanbul'un rantını İstanbullulara vermeye çalışırken, Saray bunu engellemeye ve yetkileri kendinde toplamaya çalışıyor. Büyükşehir Yasası’nın yapılmasının üzerinden 6-7 yıl geçmesine rağmen sorunlar ortada… AKP iktidarı da hazırladığı yasa tasarısıyla sözde bu sorunları çözüme kavuşturacağı iddia ediyor. Ancak Saray’ın tek derdi; belediye başkanının çalışacağı bürokratı belirlemek ve belediyenin ve başkanın yetkilerini kısıtlamak! Yerelden Saray’a değil, Saray’dan yerele yetki geçişini sağlamalıyız” diye konuştu.

‘AMAÇ BELLİ’

İller Bankası’ndaki sermaye artışındaki durumun da çok farklı olmadığını belirten CHP’li Bakan, “İktidar, burada da süreci keyfilikle ve kayırmacılıkla sürdürüyor! İzmir’in vergi ve diğer gelirlerde bütçeye ve ülke ekonomisine katkısının karşılığını alamadığını hatta projelerinin onaylanmayıp, bekletilirken; AKP’li belediyelerin gerek İller Bankası’ndan gerekse bakanlıklar tarafından doğrudan yatırımlarla desteklendiğini gördük. O nedenle İller Bankası’nın kredi kriterlerini torba yasayla değiştiren ve özel sektörü desteklemeye çalışan Saray’ın bu son yaptığını da yakından takip ediyor olacağız” dedi.

Tasarlanan yasa tasarısı sürecine ilişkin konuşan HDP İzmir Milletvekili Serpil Kemalbay ise 31 Mart ve 23 Haziran seçimlerinde AKP-MHP bloğuna karşı ciddi bir darbe vurulduğunu belirtti. AKP’ye karşı bu sürecin devam etmesi gerektiğini kaydeden Kemalbay, bu tarz bir pratiğe sadece HDP’nin sahip olduğuna vurguda bulundu.

HDP’li belediyelere atanan kayyumların ve seçilmiş belediye başkanlarına yönelik tutuklamaları hatırlatan Kemalbay, Erdoğan’ın derdinin sadece HDP olmadığını söyledi ve ekledi:

“Erdoğan’ın derdi tek adam rejiminin kurumsallaşması, rant ve talan iktidarının sürmesi. Bunun için kaybettiği diğer belediyeleri de ele geçirmesi gerekiyor. HDP sadece kendi belediyelerine atanan kayyum gaspına karşı çıkmayacak, Batı’daki kazanımların korunması için de mücadele edecekt, bundan kimsenin kuşkusu olmamalı. Senden ne koparttı, benden ne koparttı diye bakmamalıyız. Gasp edilen halkın bedeller ödeyerek elde ettiği kazanımlarıdır. Kürt’e kaba bir şekilde kayyum atamaktan çekinmiyor, Batıya ise daha inceltilmişini yapmak zorunda hissediyor kendini. Çünkü Gezi’deki gibi demokrasi güçlerinin birleşmesinden çok korkuyor. Bizler de bütünsel bir karşı çıkışa sahip olmalıyız. Halklarımızın çıkarı tek adam rejimine karşı birleşik mücadele etmekten geçiyor. HDP buna her zaman hazırdır. Batıya mahsus formüle edilen kayyum hamlelerinin de karşısında olacağız”

‘YEREL YÖNETİMLERİ İSTİSMAR EDİYOR’

Belediyelerin AKP’nin rant ve kar kapısı olduğunu ifade eden HDP’li Kemalbay, “Erdoğan rejimi toplumun belli bir kesiminin rızasını almak için yerel yönetimleri istismar ediyor, yoksulluğu yöneterek yoksulu yoksulluktan kurtarmadan kendine bağımlı kılıyor, nüfusun bir kesimini oy deposu yapıyordu. Bu kesimle kurulan patronaj ilişki de zedelendiği için çok rahatsız. Örneğin ‘belli bir miktar su tüketiminin parasız olması’ gibi İstanbul BB’nin uyguladığı hak temelli sosyal politika AKP’nin oy depolarının erimesine sebep olacaktır” ifadelerini kullandı.

İller Bankası’nda yaşanan sermaye tavanı artışına dair de konuşan Kemalbay, İller Bankası’nın ayrımcı tasarruflarının HDP’li belediyelere karşı sürekli uygulanmakta olduğunu hatırlatarak, “Merkezi iktidarın yereller üstündeki tahakkümü asla kabul edilmemeli. Ama dediğim gibi hep yaşanıyordu, şimdi daha da genişleyerek yaşanacağı bir gerçek” diye konuştu.

‘PARA YOK DENİYOR’

Öte yandan Cumhuriyet Halk Partisi Yerel Yönetimlerden Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Seyit Torun, İller Bankası üzerine yaşanan tartışmalar hakkında yaptığı bir açıklamada “Kriterler belli ama kredi işleri ne yazık ki keyfilikle yürüyor. İktidarın yönettiği belediyeler krediyi kolay alırken, bize ‘para yok’ deniyor” açıklamasında bulunmuştu.

TÜRKİYE 1992’DE İMZALADI

Türkiye’nin 1992 yılında imzaladığı Avrupa Yerel Yönetimler Özerklik Şartı’nın dördüncü maddesinde ise ‘Yerel yönetimlerin temel yetki ve sroumlulukları anayasa ya da kanun ile belirlenecektir. Bununla beraber, bu hüküm yerel yönetimlere kanuna uygun olarak belirli amaçlar için yetki ve sorumluluklar verilmesine engel teşkil etmeyecektir” ifadesi yer alıyor.

Editör: Haber Merkezi