Atilla MENGEŞ
Schneider İş yeri Baştemsilcisi
İzmir 

TÜPRAŞ’ta TİS kapsamında gerçekleşen işverenin oyunlarına boyun eğmeyen işçiler sermayeye karşı mücadele ediyorlar. Schneider Çiğli İşyeri Temsilciliği olarak onların bu onurlu duruşlarının arkasında olduğumuzu belirtmek isteriz.

Kazanılmış haklara saldırmaya çalışan sermaye devi her TİS sözleşmesinde işçilerin kazanılmış haklarını gasbedecek teklifler ile gelmektedir. Sermaye devi, işçiyi evinden aşından eden bir çalışma düzeni ile işçileri köleliğe itmektedir. Dörtlü vardiya düzeninde çalışıp pazar, bayram vs. tatil demeden çalışan işçilerin elinden bir de mazeret iznini almak isteyen sermaye devinin amaçladığı nedir? Bunun adına kölelik düzeni demekten kendimizi alamıyoruz.

Sizler evlerinizde bayram tatillerinizi yaparken o işçiler sizin fabrikalarınızda daha da büyümeniz için alın teri döküyorlar. Bir de duyuyoruz ki 3 yıllık toplusözleşme imzalamak istiyorlarmış. Uyarıyoruz, oyuna gelmeyin, Dayatılan 3 yıllık sözleşmeyle amacın ücret zamlarını aşağı çekme olduğunu aktarmak isteriz. MESS toplusözleşmelerinde 2 yıllık sözleşmelere geri dönüşü ve 3 yıllık sözleşmelerin önünü hep tıkayan EMİS sözleşmelerini hatırlatalım. Sakın bu konuda taviz vermeyin. Verilen her tavizin arkasından talepler ve istekler arsızlaşarak biz emekçilerin önüne serilecektir. Biliyoruz greve çıkamıyorsunuz ama bunu eylemler ile büyütmek en doğal hakkınızdır. Schneider Çiğli İşyeri Temsilciliği olarak kazanılmış hakların kaybedilmesinin ücret zammından önde geldiğini belirtmek isteriz. Schneider emekçileri olarak her zaman arkanızda olduğumuzu hatırlatmak isteriz. Kahrolsun işçiler üzerinde kurulan kirli oyunlar!

Saygılarımızla.

GÜCÜMÜZ ÖRGÜTLÜLÜĞÜMÜZDEN GEÇİYOR

Sedat SADAK
Schneider eski İş yeri Baştemsilcisi
İzmir

TÜPRAŞ işçisi arkadaşlar merhaba,

Bizler de yıllarca toplu iş sözleşmesi sürecinde masaya oturmuş ve her dönem işverenin hak kazandığımız talepleri geri almak üzere masaya geldiği dönemlerden geçtik. Ancak her dönem kazanılmış haklar üzerine yeni haklar almak için mücadele ettik. Bunu yaparken de en önemli gücümüz hem çalıştığımız işçi arkadaşlarımızın her bölümde seçimle belirlediği işyeri komitemiz, hem de yanı başımızdaki fabrikalarda çalışan farklı iş kollarından işçi kardeşlerimiz beraber ekmek yediğimiz mahallemizdeki bakkalımız, alışverişiz yaptığımız dükkanlarımız, sendikalar ve emekten yana parti ve kurumlarıydı.

Bizler Çiğli Organize’deki Schneider Elektrik’te çalışıyorduk ve etrafımızdaki örgütlü örgütsüz iş yerleriyle irtibat halindeydik. Greve çıkacağımız zaman fabrikaları gezip greve destek olmaları için onlarla konuşurduk. Bildiriler dağıtıyorduk. Aynı zamanda çalışan üyelerimize de bunu desteklemek üzere etrafındaki herkese haber vermelerini ve mücadelemizi büyütmeleri gerektiğini anlatıyorduk. Çünkü yalnız olursak çabuk kaybetme ihtimalimiz olabilir. Ama fabrikanın önünü farklı iş kollarından, farklı fabrikalardan işçiler emekçiler, emekten yana kitle örgütlerini yığarsak gücümüzü gören patron korkup geri adım atacaktı, bunu görerek hareket ettik. Her iki dönemde de başarıyla sonuçlandırdık. Çünkü gücümüz örgütlülüğümüzden geçiyordu. O yüzden öncelikle 3 yıllık sözleşme dayatmasını kesinlikle kabul etmemek lazım. Çünkü işverenler ve işveren örgütleri toplu sözleşme süreçlerinde ücretler ve çalışma koşullarını işçilerle sendikalarla görüşüyor olmaktan rahatsız oluyor. Karşılıklı görüşmek pazarlık yapmak yerine tek taraflı belirlemek istiyorlar. Yani işçilerin taleplerinin gündeme gelmesinden rahatsız oluyorlar. Her gün çalışma ve üretim oluyorsa çalışanların üretenlerin taleplerini de her gün gündem yapmalıyız. 2 yıllık mümkünse yıllık sözleşme istemeliyiz. Bunun bilincinde olarak hareket etmek lazım. Yani sürekli işçi ile yan yana gelen, işçi ile taslağını hazırlayan, işçiye sormadan sözleşme imzalamayan, işçinin onayı alınmadan masada evet demeyen bir anlayışı ancak biz işçilerin örgütlü gücü hayata geçirebilir.

Sizler için kamuoyunu yanıltıcı söylemlerde bulunuyor işveren. Asgari ücretin 5.2 katı alıyormuşsunuz sözde! Bizde de işveren böyle bir oyuna gitmişti. Biz işyerinde arkadaşlarımızın maaş bordrolarını her yere asmıştık. Patron işçileri bölmek ve kamuoyunu yanıltmak için yaptığına karşılık biz onun kirli politikalarını boşa düşürdük. Biz de bu yöntemi denedik, hem kendi arkadaşlarımız kendi ücretlerini gördü hem de kamuoyuna gerçeği böyle de yansıttık.

Ayrıca yine sizin işvereninizin oynadığı oyunların aynısını metal işverenleri de oynadı. EMİS diye bir grup kurdular, kendi aralarında oluşturdukları patronlar örgütü. Masaya geldiklerinde ise, örgütlü gücümüz karşısında taleplerimizi kabul etmek zorunda kaldılar. Değil KİPLAS, KİPLAS gibi 10 tane örgüt kurulsa da sermayenin parası karşısında üreten işçilerin gücü var. İstediğiniz alın terinizin karşılığıdır. Umarım alın terinizin karşılığını alır ve KİPLAS denen patron örgütünü masada yerle bir edersiniz. Sizlerin vereceği mücadele sizden sonraki hem kamu emekçilerinin hem de farklı iş kollarındaki sözleşme masasına gelecek tüm işçileri emekçileri bağlamaktadır. Vereceğiniz onurlu mücadelenin tüm işçi ve emekçilere hayırlı olmasını diliyoruz. Mücadeleniz mücadelemizdir. Örgütlü olursak kazanırız. Yaşasın örgütlü mücadelemiz, yaşasın toplu iş sözleşmemizin kazanımları. Kazanan işçi sınıfı olması umuduyla...

EVRENSEL

Editör: Haber Merkezi