İZ GAZETE - CHP Bayraklı’da dün 10 üyenin istifası deprem etkisi yarattı. 15 kişilik yönetimden 10 kişinin istifası ile ilçe yönetimi düşerken istifa eden üyeler gerekçe olarak CHP Bayraklı İlçe Başkanı Pınar Susmuş’un belediyeye verdiği dilekçeyi göstermiş ve ‘’ “Partimizin bu kadar hassasiyet gösterdiği konu ile ilgili İlçe Başkanı olarak gerçek sorumlu olan iktidardan hesap sorması gerekirken kişisel çıkarına öncelik vermiş, belediyelerimize temelsiz suçlamalar yaparak partimizi kamuoyunda zor duruma düşürmüştür. İlçe başkanı bulunduğu makamla bağdaşmayan tutum sergilemiştir. Halbuki ilçe başkanı olarak kendi sorununu değil, tüm depremzedelerin sorunlarını çözecek politikalar üretmeliydi. Bu yaşanan gelişmelerin ardından iktidara koşan partimizin iktidar yürüyüşünün önünde engel olmamak için biz aşağıda isimleri bulanan yönetim kurulu üyeleri görevlerimizden istifa ediyoruz” açıklamasını yapmıştı.

Gelişmelerin ardından bugün bir açıklama yapan Pınar Susmuş, söz konusu dilekçenin haber konusu olmasından sonra Bayraklı Belediye Başkanı Serdar Sandal’ın kendisini aradığını ve, ‘Bu dilekçeyi yasal prosedür olarak verdiğini biliyorum, Belediye’den basına servis edenleri bulup, cezalandıracağız’ dediğini belirtti. Belediyeye verdiği dilekçenin kişisel tercihi değil, yasal bir başvuru olduğunu söyleyen Susmuş, ‘’Kemal Kılıçdaroğlu Cumhurbaşkanı oluncaya kadar mücadelemizi kararlılıkla sürdüreceğiz’’ vurgusunu da sözlerine ekledi.

Pınar Susmuş'un açıklamasının tamamı şu şekilde; 

CUMHURİYET HALK PARTİSİ’NDE ÜYE OLMAK BÜYÜK BİR ŞEREFTİR

21.12.2019 tarihinde yapılan İlçe Kongresinde delegelerimizin iradesiyle Cumhuriyet Halk Partisi Bayraklı İlçe Başkanlığı görevine seçildim. Yaşadığım büyük zorluklara rağmen yaklaşık 2 yıllık süreçte bu görevi onurla ve gururla yaptım.

İlçe Başkanı seçildiğim andan itibaren parti binamızın tarihinde hiç görülmemiş yoğunlukta bir halk buluşmasına dönüşmesi, üyelerimizle dolup taşması bizim haklı gururumuz oldu. Üye olmak isteyen herkese dost elimizi uzattık, bu büyük ailenin bir ferdi olmak isteyen herkesi en içten, en sıcak duygularla karşıladık.

Gerek pandemi sürecinde, gerekse deprem sürecinde örgütümüzle alanda, sahada olup, Bayraklı’nın zor günlerinde birlik ve dayanışma duygusunun en güzel örneklerini sergiledik. Pandemi sürecinde sokağa çıkma yasağı olan 65 yaş üstü partililerimizi evlerinde ziyaret ederken, ihtiyaçlı vatandaşlarımıza yönelik yardım çalışmaları yaparken, esnafımızla, halkımızla, sivil toplum örgütleri ile ve partililerimizle buluşurken harcadığımız emeğin partimizin iktidar yolculuğuna soluk katacağını biliyorduk.

Bizler bu büyük mücadelenin bir neferi olmaktan gurur duyarken, yönetimdeki bir kısım arkadaşlarımızın bu mücadeleyi kişisel çıkar ve hesapları ile sekteye uğratmaya çalıştıklarına üzülerek şahitlik ettik. Yönetimdeki bir kısım arkadaşların son bir yıl içinde defalarca basına yansıyan ve dün istifa etmeleri ile nihayetlenen istifa polemiklerine karşın, CHP Bayraklı Örgütünün başarısı için gece gündüz demeden benimle birlikte mücadele eden parti yöneticilerimize ve değerli üyelerimize çok teşekkür ediyorum. CHP Bayraklı örgütünün kıymetli üyeleri elbette resmin bütününü çok iyi gözlemleyecek ve bu yol haritasının nasıl çizildiğini tespit edecektir.

Örgüt çalışmalarına ve toplantılarına düzenli katılmak yerine istifa etmeyi hedeflerine koyan ve son bir yılı bu istifa polemikleri ile geçiren 10 ilçe yöneticisi kendi içlerinde iki gruba ayrılmış ve hatta kendi aralarında sosyal medyaya yansıyan tartışmalar yaşanmıştır. İstifa eden arkadaşlarımız son olarak depremde maddi zarar görmüş binlerce vatandaşımızdan biri olarak verdiğim dilekçeyi, haksız istifalarına gerekçe yapmış ve bu yolla kamuoyunda istifalarına verilecek tepkiyi azaltmayı ve şahsıma yöneltmeyi amaçlamışlardır.

Oysa Partililerimizin ve kamuoyunun bildiği üzere avukatlık ofisi olarak kullandığım taşınmazımın bulunduğu apartman, 30 Ekim depremi sonrası Çevre Şehircilik Bakanlığı tarafından ağır hasarlı olarak 3.proje alanına dahil edilmiş, 140 m2’lik bağımsız bölümlerimiz 60 m2’lik daireler olarak inşa edilmeye başlanmış ve yaptığımız hak sahipliği başvurularımız reddedilmiştir. Binanın yeniden inşaası için ödeyeceğimiz bedelin ne olacağı konusu da hala bir netlik kazanmamıştır.

Bu durumda İlçe Başkanı kimliğimle değil, tıpkı diğer yüzlerce deprem mağduru gibi idari dava ön koşulu olarak idareye başvuru dilekçesini AFAD’a, Çevre Şehircilik Bakanlığı’na ve Belediye Başkanlığı’na vermiş bulunmaktayım. Belediye’ye verdiğim dilekçe benim kişisel tercihim değil, Elazığ ve Van depremleri sonrası oluşan kesinleşmiş emsal içtihatlar ışığında yapılan yasal bir başvurudur. Hak arama hürriyeti kapsamında verilen bir başvuru dilekçesini “Belediyemizi kötülemek” diye nitelemek kötü niyetli ve çarpıtma amaçlı bir yaklaşımdır. Kamuoyu Belediyemize dava açtığım konusunda yanılgıya düşürülmektedir. Oysa emsal içtihatlara göre 3 ayrı kamu kurumuna verilmiş bir başvuru dilekçesi söz konusudur. Açılmış bir dava yoktur.

(Pınar Susmuş-Serdar Sandal)

Hak arama hürriyeti, Anayasal bir hak olup, görevi ne olurda olsun hiç kimsenin bu hakkın kullanımından vazgeçmesi düşünülemez. Nitekim Bayraklı Belediye Başkanı Sn.Serdar Sandal’da yüzlerce deprem mağduru gibi benim de Belediye Başkanlığı’na dilekçe vereceğimden en başından beri haberdar olup, anılan dilekçem “Ege Postası” isimli internet gazetesinde yayımlanıp, haber yapıldıktan hemen sonra beni telefonla arayarak “Bu dilekçeyi yasal prosedür olarak verdiğini biliyorum, Belediye’den basına servis edenleri bulup, cezalandıracağız” demişken, bir gün sonra Basın’a tam aksi bir ifade ile “Bu dilekçeyi örgüt değerlendirecektir” beyanatında bulunmuş ve ardından ilçe yöneticilerinden 10 kişinin istifası gerçekleşmiştir. İstifa eden arkadaşlarımızın üzerinde durması gereken konu, yasal hakkım olan bir dilekçeyi Belediye’ye neden verdiğim değil, bu dilekçenin Belediye’den basına nasıl sızdırılmış olduğudur. Ortada kanuni olmayan bir durum varsa o da dilekçemin basına servis edilmesi ve asılsız, karalama amaçlı bir habere konu yapılmasıdır. Tarafımdan “Ege Postası” isimli internet gazetesi ile ilgili yasal süreç başlatılmıştır.

Bizler, kişisel çıkar ve hırslarımızla değil, Atamın kurduğu ve iki büyük eserim dediği Cumhuriyet Halk Partisine ve Cumhuriyete sahip çıkmak için bu partideyiz. Benim için en büyük şeref, Cumhuriyet Halk Partisinin üyesi olmaktır. Bu nedenle istifa süreci ile İlçe Başkanlığı görevimi sona erdirmeyi hedefleyenler, bizi partimizin iktidar yolculuğuna eşlik etmekten alıkoyamayacaktır. Dün olduğu gibi bugün ve yarın da Cumhuriyet Halk Partisinin onurlu bir üyesi olarak partili yoldaşlarımla birlikte siyasi mücadelemi sürdürmeye devam edeceğim. Partimiz iktidar, genel Başkanımız Sn.Kemal Kılıçdaroğlu Cumhurbaşkanı oluncaya kadar mücadelemizi kararlılıkla sürdüreceğiz. Saygılarımla… 

Editör: Haber Merkezi