CHP’nin ‘İktidar Kurultayı’ sona erdi. Siyaseten üzerine daha uzun konuşulabilir. Ancak sıcağı sıcağına İzmir’e ilk yansımalarına dair notlar düşmek gerekir.

Herkesin üzerinde hem fikir olduğu en önemli yansıması Tuncay Özkan’ın liste dışı kalması.

Yerel seçimlerden hemen sonraydı. Bir İzmir milletvekili şöyle demişti: “CHP İzmir siyasetinde kavga ve gerilimin iki tarafı vardı. Yerel seçimlerde Kocaoğlu gitti. Kavga bitmedi. Kavganın diğer tarafı da Tuncay Özkan… O da ‘giderse’ İzmir’de kavga biter”

CHP Kurultayı’nda “Kendimi delegelere emanet ediyorum” diyen Eski CHP Genel Başkan Yardımcısı Tuncay Özkan, Kemal Kılıçdaroğlu’nun anahtar listesinde olmasına rağmen 1356 delegenin 879’undan çizik yiyerek sadece 477 oy aldı ve Parti Meclisi’nin dışında kaldı. Aziz Kocaoğlu karşıtlığı üzerinden, İzmir siyasetinde uzun süre üvey evlat muamelesi görenleri etrafında toplayarak ‘parti içi muhalefet’ ile kendini diri tutmayı başaran Tuncay Özkan, sonrasında da Tunç Soyer’e karşı bir hatta ilerlemeyi tercih etmişti. Kemal Kılıçdaroğlu’nun Deniz Yücel’i yeniden İl Başkanı olarak görmek istediğini ilk fark edenlerden olup, İl Kongresi sürecinin direksiyonuna geçen Özkan, Ankara’da ise büyük çizik yedi.

Hem de örneğin uzun süre beraber yol yürüdüğü ama sonrasında küstürdüğü isimlerin ‘üstün gayreti’ ile… Bulunduğu her alanda, kendisinden başkasına söz hakkı, hareket alanı bırakmamak gibi bir tarzı olan Özkan’ın İzmir’deki etkinliği bir süre daha devam edecektir kuşkusuz. Ancak kendisini İzmir’in yeni siyasi patronu olarak görenlerin uğradığı büyük hayal kırıklığı etrafının boşalmasına da neden olabilir.

Tuncay Özkan deyince akla gelen ilk isim Çiğli Belediye Başkanı. 1 buçuk yıl önce seçildiğinde kendisini sevmeyenlerin bile takdir ettiği o isim, özellikle İl Kongresi sürecinde bu sempatisini geniş bir çevrede yitirmişti. Eski yol arkadaşlarında Devrim Barış Çelik’i destekleyen haberlere dahi müdahale ederek, ilçesi dışında da tırmandırdığı gerilim siyasetinden kısa süreli bir ‘pirus zaferi’ coşkusu yaşayan başkan, kendisini  hem İzmir hem de Ankara’da yeniden nasıl konumlandırır göreceğiz. Ancak erken kaybedenlerden olduğu kesin. Yeni İzmir dengelerinde, Bornova, Buca, Çeşme başkanlarının hareket alanları ise Çiğli başkanına nazaran çok daha geniş…

Siyaset işte… Hem de CHP’de. Güce kendini kaptırmanın hızlı kaybettirdiğinin sayısız örneği var.

***

 ‘Galiptir bu yolda mağlup’un yeni örneği Devrim Barış Çelik. Hem eski hem de yeni ekibi tarafından birkaç defa yalnız bırakılan ancak kişisel çabası ve Tunç Soyer ile uyumlu tarzı ile genç yaşında Parti Meclisi’ne girmeyi başaran Devrim Barış Çelik, iyi işlere imza atacaktır.

***

Ednan Arslan’ın ise omuzlarında büyük bir yük var. O yük; örgütün en aşağısından adım adım yukarılara yükselen genç bir isim olarak, gençlere yeni bir siyaset tarzının başarılı olma ihtimalini ispat etme sorumluluğu. Altından kalkacaktır.

***

Yüksek Disiplin Kurulu’na liste başı olarak giren Mahir Polat’ın özgül ağırlığını bir kez daha görmüş olduk. Yerel seçimler sonrasında özgürce bir siyasi hat belirleyerek canla başla çalışan İzmir milletvekili, 2. Yüzyıl manifestosuna en hızlı ayak uyduranlardan olacaktır.

***

Belki sürpriz olarak görülebilir. Ancak İzmir Milletvekili Selin Sayek Böke’nin yeniden PM üyesi olması, yeniden MYK’da görev alabileceğine işaret ediyor. Böke gibi, Aydın Milletvekili Bülent Tezcan da partinin merkez kurmayları arasına ‘muhteşem dönüş’ yapacaktır.

***

Rıfat Nalbantoğlu’nun çok yüksek bir oy ile Parti Meclisi’ne girmesi ise baştan sona Tunç Soyer’e yazar. ‘Vefa bir semt adı değildir’ çıkışı ise, çirkin liste savaşları, küfürlü konuşmalarla hatırlanan eski Kurultaylardan sonra, çok naif bir çıkış olarak uzun yıllar konuşulacaktır. Nalbantoğlu, Soyer’in bu güçlü desteği ve delegelerin yüksek onayı ile girdiği PM’den sonra MYK’da da görev alabilir.

***

Kurultay’ın bir diğer iz bırakan ismi, uzun yıllar İzmir’de siyaset yapan, 41 yıl sonra CHP’nin Elazığ’dan seçilen ilk milletvekili olan Gürsel Erol. CHP liderinin anahtar listesinde olmamasına rağmen, örneğin Tuncay Özkan’ın 2 katı kadar oy alarak PM’ye listeyi delip girdi. Genel Merkez’de güçlenince yeniden İzmir’le bağ kuracak mıdır göreceğiz.

***

‘Çapacı Başkan’ Tacettin Bayır’ın anahtar listede yer almamasına rağmen, aday olması, kendini ölçmek istemesi, iddia ortaya koyması ise gerçekten çok önemli. Kırgın olabilir, haklı da olabilir. Ancak bu haklılığını, partisinin iktidar olma mücadelesine zarar vermeyeceği bir çizgide tutacağını düşünüyorum.

***

Son notu da İzmir’in 2 başkanı için düşmek istiyorum. Hem Deniz Yücel, kendisini sürekli gerilimin içinde tutan bir siyasi odaktan uzaklaşma şansı bularak özgürleşebilir hem de Tunç Soyer parti içi gerilimlere enerjisini harcamak zorunda kalmaktan kurtulabilir. İkisi de için de yeni bir dönemin başlayacağı belli.

***

Nihayetinde CHP İzmir’de dengeler değişecek. Kişisel başarı için her yolu mubah görme tarzı, parti içi kavga dönemi kapanır umarım. Bir daha açılmaması için Kılıçdaroğlu’nun konuşmasında ısrarla ‘anlamanızı, ezberlemenizi ve her yerde anlatmanızı istiyorum’ dediği 2. Yüzyıl beyannamesine sıkı sıkıya bağlı, parti içinde değil, dışarıda mücadele eden bir tarzın hakim olması gerekir.