Bildiğiniz üzere, devletin ifadesi ile organize suç örgütü yöneten, yani lideri olduğu iddia edilen, Sedat Peker’in kendi ifadesi ile ‘organize suç örgütü üyesiyim hem de en alt seviyede’ dediği açıklaması sonrasında video yayınları kesildi ve kendi twitter hesabından iddialarına devam etti. Geçen hafta yaptığı sosyal medya paylaşımında 750 milyon dolarlık kredinin hesabı sorulan Demirören’i yoklamaya alarak şu ifadeleri kullandı.

Sedat Peker, sosyal medya hesabından yaptığı paylaşılmalarında; "Milangaz’ın gerçek sahibi Şevki Kurtkaya’nın ona yardım edip ilk dükkânı nasıl açtığınızdan başlayıp, sonraki süreçte devletten ve mafyadan yardım alıp adamın Milangaz da dahil birçok mallarına nasıl çöktüğünüzü de anlatacağım", "Lan pambıkören, senin OYAK’a Total’i fahiş fiyatla nasıl sattığını işledikten sonra Milangaz dosyasına geçeceğiz. Pambıkören, baban meteliğe kurşun atarken Milangaz’ın gerçek sahibi Şevki Kurtkaya’nın ona yardım edip ilk dükkânı nasıl açtığınızdan başlayıp, sonraki süreçte devletten ve mafyadan yardım alıp adamın Milangaz da dahil birçok mallarına nasıl çöktüğünüzü de anlatacağım. Lan pambıkören kendi yalınızı yakıp, içindeki fahiş fiyatla sigortalattığınız tabloların parasını alıp, sonra sözde yanan tabloları nereye gönderdiğinizi de anlatacağım. Sizi deli edeceğim. Pambıkören, babanın meşhur bir lafı vardı ya Senetle verseler tüm İstanbul’u satın alırım’ sözünü eskilerin hepsi bilir. Çünkü baban kimseye parasını ödemezdi. Hem mafya hem devlet bağlantılarıyla mallara çökerdi. Seninle işim bittiğinde tüm mallarını kaybedeceksin. Yönetim değiştiğinde de kesin cezaevine gideceksin. Milangaz dosyasının tamamı bende. Okumaya başladım. Yüzde altmışına nasıl çöktüğünüzün evrakı da bende. Göreceksiniz. Mehmetçiğin paraları olan OYAK’a Total’i fahiş fiyatla sattığınızda yeni yönetimdeki hangi üyenin bu yasadışı, bunu imzalamam dediğini dahi biliyorum. Her şey çok eğlenceli olacak." şeklinde peş peşe devam eden tweetler attı.

Gelelim OYAK’a; OYAK bir yardımlaşma ve emeklilik sandığıdır. OYAK’tan çok önce bu türde kurulmuş birçok yardım sandığı vardır. İlk kurulan sandık iş bankası çalışanlarının 1933 yılında kurduğu sandıktır. 1943’te Köy Enstitülerinin kurucu babalarından Hasan Ali Yücel’in kurduğu İLKSAN, polislerin kurduğu POLSAN, 1961 yılında askerlerin kurduğu OYAK… ve geçen sürelerle farklı meslek gruplarının sosyal güvenlik kurumları dışında kendilerine, zor günlerinde, emeklilikte yaşlılıkta, düğün vefat gibi durumlarında yanında olan destek sağlama amacı ile yaratılmış kuruluşlardır. Zamanla, çalışanların birikimleri ile oluşan bu kuruluşlarda toplanan paralar ciddi rakamlara ulaştı. Bu paralar zaman içinde ülke ekonomisine ciddi katma değer sağladılar. Bunların başında OYAK geliyor. OYAK diyorum çünkü, Erdemir ve İsdemir diye adlandırdığımız iki büyük demir çelik fabrikası ekonomimizin lokomotifi, dünya demir çelik liginde ilk 10’da ve önümüzdeki süreçte ilk üçe girmeyi düşünüyor. Sadece bunlar mı?  30 Büyük iştiraki ve altında 91 şirketi olan, Koç ve Sabancı gibi ülkemizin en büyük ilk üç holdinginden biri. Şunları da söylesem daha iyi anlaşılacaktır. Çimentoda ülkede birinci, en fazla pazar payına sahip, bindiğiniz renault araçlar, enerji, finans, lojistik, gübre, turizm, inşaat vs…

Hatta Koç, grubunun; ‘OYAK’ı ya da aylık kesintileri bana verin her subay astsubay mezun olduğunda bir araba emekli olduğunda da bir ev vereyim’ dediği sürekli konuşulmuştur.

Benim de üyesi olduğum OYAK; Coşkun Ulusoy gelende kadar emekli bir generalin yönetiminde, astsubayların ve sivil memurların yönetimde yer almadığı, hantal, günün koşullarına göre rekabet edebilecek bir durumda değildi. Ulusoy, Halkbank ve Ziraat bankası genel müdürlüğü ve koç grubunda çalıştıktan sonra bir ekiple OYAK’a geldi 2016 yılına kadar, 16 yıl OYAK’ı yönetti. Benim de katıldığım birkaç OYAK üye toplantılarında ‘Oyakbank’ı satmamız lazım bu şekilde rekabet edemeyiz’ diyerek ve ülkemizin güzide kuruluşları yerli sermayede kalması düşüncesi ile ERDEMİR’i OYAK’a kattı. TÜPRAŞ’ı alamadı. Geldiğinde bir milyar değeri olan OYAK’ı 50 Milyar bir değerle bıraktı.

Gelelim Sedat Peker iddialarına; Ulusoy 2016’da istifa etti. Gerekçelerini açıklarsa iyi olur. Sadece Ulusoy mu? Daha göreve geleli bir yıl bile olmayan, 3 yıllığına seçilen General Necati Özbahadır da istifa etti. Bir yıl öncesine gidelim. 2013 yılı 17/25 Aralık’a kadar kol kola yürüyen iktidar, ortağı FETÖ ile birlikte Ergenekon, Balyoz vs kumpaslarla çökerttiği silahlı kuvvetlerinin OYAK’ına göz dikmişti. 2015 yılı OYAK genel kuruluna Dönemin Genel Kurmay Başkanı Necdet Özel’in önerisi ile şu anda FETÖ tutuklusu, 15 Temmuz’un baş aktristi Mehmet Partigöç’ü aday göstermişti ve Partigöç seçildi de. Ondan sonra bilinen FETÖ taktikleri, iyi yönetmiyorlar vs… Her iki ismi istifa sürecine getirdiler. Neden, OYAK’a çökecekler… Necati Özbahadır ile de Binbaşı rütbesinde iken birlikte Tatvan’da birlikte çalışma imkânım oldu. Kıpır kıpır hiper zekâ, sosyal iletişimi güçlü, herkes ile herkes olabilen biriydi. Coşkun Ulusoy’u anlatmaya zaten gerek yok.

Devam edeyim; 2016’da bu eş zamanlı iki istifadan sonra koskoca OYAK Holding’e 3-4 gün içinde bir yönetici bulundu. Haa.. Şunu da unutmadan söyleyeyim, bu iki istifa ile birlikte diğer genel müdür yardımcıları da istifa etti. Sadece bu ekip içerisinde iktidara yakın iki isim yönetimde kaldı. Peki kim geldi dersiniz OYAK’ın başına, TOKİ’de Erdoğan Bayraktar’ın yolsuzluk ve haksız kazanç iddialarının üstünü örten, soruşturma izni vermeyen, Bingöl deprem konutları yolsuzluğunu görmezden gelen Başbakanlık müfettişi Süleyman Savaş Erdem ve hala OYAK’ın başında… Hem de OYAK Genel Kurul kararı olmadan… Yani üye onayı almadan…O dönemde basında da OYAK’a AKP operasyonu gibi görüldü.

Erdoğan Bayraktar’ı hatırlayalım; 17/25 Aralık 2013’te 4 bakan ile istifa eden Çevre ve Şehircilik bakanı, o günün en önlemli sözü ise “Ben ne yaptıysam başbakanın talimatı ile yaptım” demişti ama sonradan kıvırdı. Şimdi bu ekip, iktidara yakın ekip yönetime gelince; öncesinde de çok büyük değişiklikler yaptılar. Yönetimde asker ağırlığı vardı. Yönetim değişti yedi oydan 4 sivil oldu ve çoğunluğu elde etti. 2018 yılında ise Belediye encümeni gibi, yönetime net varlığın yüzde 30 oranında ve süresiz varlık satışı, alışı yetkisi verildi. İşte iddiaların yaşanmasına gerekçe olan bu oran sonrasında filmi kopardı. OYAK, 445 bin çalışan, emekli, şehit ailesi, uzman, sivil memurun birikimleriyle oluşan, 2020 itibarı ile 62 milyar net varlığa ulaşmış bir milli ekonomik güçtür. Yani bu yönetim, genel kurulu pas geçerek 20-21 milyara kadar OYAK’ın mallarını iştiraklerini satar, piyasa değeri düşmüş şirketleri piyasa değerinin çok üstünde satın alarak OYAK’ı zarara uğratır yetkisi ile durumu Pambıkören mevzusuna getirir.

Sedat Peker sadece bir iddia gündeme getirdi, ayrıntılarında girmedi OYAK ile ilgili, sadece zarar ettirildiğini ifade etti. Şehitlerin, görevde olanların, gazilerin alın terlerini, kanlarını tırtıkladılar demeye getirdi. Şimdi 445 bin üye, temiz ve milli bir OYAK için 2016 mayıs sonrası tüm yaşananları sormak, irdelemek, sorgulamak, yapılan yanlışlardan dönmek için elinden geleni yapmak zorundadır. Örneğin; Sedat Peker’in iddia ettiği TOTAL, M–Oil, Milangaz (Güzel Enerji- Ağustos 2020) diğerleri; Kumaş Kütahya, Tameks, Sara Tokgöz… vs. ve satış alış yetki oranını…

Sadece bunlar mı? OYAK 60 yılda 12 bin konut üretmiş, 60 bin konut daha üretecekmiş kısa zamanda, beton zihniyeti buraya da çökmüş, yeni genel müdür TOKİ de görev yapmış zamanında, şimdi de TOKİ’den arsa almış, siz ordumuzum, ülkemizin kıymetli emekçileri, kurum üyeleri, OYAK İzmir-Urla Bölgesi Seferihisar yolu üzerinde dönümlerce arazi aldı, villa yapılacak veya yapılmayacak… Bölgede benzer projelerde villa fiyatları 5-6-7 milyon liralarda, OYAK’ın aldığı arazinin hemen yakınında Erdoğan’a aşık olduğunu açıkça söyleyen Sancak Grubu, Folkart, villa yapacak, şimdi soruyorum, hangi askeri personel aldığı maaş veya birikimi ile buradan villa alacak…? OYAK kime, neye hizmet ediyor?

Paranın dini imanı yoktur derler. Bunlar topyekûn paranın olduğu yerlere daldılar, dalıyorlar. Hatırlarsınız İş Bankasını çok zorladılar yüzde 28 CHP hissesi açısından.

Şu araştırılması gereken konu ile bu yazımı tamamlayayım. Pambıkören’e soruyorlar ‘750 milyon dolar Ziraat bankası kredisi ve faizlerini ödedin mi?’ diye. Niye soruyorsunuz ki… Pambıkören de umursamıyor, cevap vermiyor. Niye cevap versin ki, konuşsa krediyi ‘ben çekmedim ki niye ödeyeyim’ diyecek, ‘rahmetli babamı ağlattılar’ diyecek, ‘bize zorla gazete ve medya sattılar’ diyecek ama diyemiyor…

Velhasıl, bizim tüpçü Pambıkören, Türkiye Varlık Fonu’undan KDV’si sıfırlanarak davet usulü ile ihaleli ama ihalesiz gibi tek firma katılımı ile online keş sıcak para yaratan Milli Piyango’yu ve şans oyunlarını aldı. O zaman Futbol Federasyon Başkanı idi ve iddia oynatıyordu.  Kamuoyu baskısı ile istifa etti. Piyangocu, iddia, sayısal loto, vs. kuponlarına ardı ardına zam yapmakla kalmadı, bir de çılgın lotoyu çıkartarak ve 49 sayıda 6 bilen pozisyonunu 90 sayıda 6 bilene çıkartarak aylarca bilinmezliğe, cebinde üç-beş kuruşu olanın umutlarını umutsuzluğa sürükledi. Yetti mi? Yetmedi, beşli çeteye dahi olarak Cengiz İnşaat gibi Azeri hükümetinin piyangosunu da aldı. Tüpçüydü, piyangocu oldu, emanetçimi bilmiyoruz…