TUGAY CAN / İZ GAZETE - 31 Mart 2019’da yapılacak yerel seçimler için geri sayım başladı. YSK yerel seçimlere 13 partinin katılacağını açıklarken İstanbul, Ankara ve İzmir başta olmak üzere Türkiye genelinde siyasi partilerin adayları büyük oranda belirlendi. İzmir’de Cumhur İttifakı seçimlere AKP’nin eski Bakanı Nihat Zeybekci ile çıkma kararı alırken, Millet İttifakı ise Cumhuriyet Halk Partisi’nin adayı Tunç Soyer’i destekleyeceğini açıkladı. Halkların Demokratik Partisi ise İzmir’de Büyükşehir Belediyesi için bir aday çıkarmayacaklarını açıkladı.

YSK’nın açıkladığı yerel seçimlere katılacak 13 parti arasında gösterilen Türkiye Komünist Partisi ise seçim çalışmalarını sürdürüyor. Gazetemize açıklama yapan Türkiye Komünist Partisi Genel Sekreteri Kemal Okuyan İzmir’in birçok açıdan İstanbul’un ranta kurban edilen haline benzemeye başladığına dikkat çekerek, 31 Mart’ta yapılacak yerel seçimlerde İzmir’de aday çıkaracaklarını söyledi. 

Okuyan, 2014’te yapılan yerel seçimlerde Fatih Mehmet Maçoğlu ile Ovacık’ı alarak Türkiye’ye yaşatılan ilk Komünist Belediyecilik tecrübesi ve Maçoğlu’nun Dersim adaylığı hakkında da konuşan Okuyan, “Maçoğlu, Dersim'de geniş bir ittifakın ortaklaştığı kişi olarak belediye başkanlığına aday oluyor. Bu ittifak Ovacık dahil olmak üzere dört ilçede daha belediye başkan adayı gösteriyor. Hepsi değerli arkadaşlar.” ifadelerini kullandı.

Yerel seçimin belirleyici başlığı olarak hayat pahalılığını işaret eden Okuyan, “Türkiye'de nüfusun büyük çoğunluğu çok ağır, zor koşullarda yaşıyor; daha doğrusu yaşamaya çalışıyor. Bu kaygılarla oyunu kullanacak. Ancak burada güçlü bir seçenek görmüyor iktidarın karşısında.”diye konuştu.

İşte TKP Genel Sekreteri Kemal Okuyan ile gerçekleştirdiğimiz söyleşi:

Türkiye Komünist Partisi yerel seçimlere nasıl bakıyor?

TKP seçimlerin dünyanın sonu ya da dünyanın başı olduğu düşüncesiyle yıllardır mücadele ediyor. Son on yıldır bütün seçimler için "uçurumdan önce son çıkış" diyenler oldu. Hiçbir seçim kendi başına ülkenin kaderini belirlemez. Bir ülkenin kaderini belirleyen halkın örgütlülük düzeyidir. Bir toplumda emekçiler örgütsüzse, o ülkede zengin sınıfların dediği olur, ülkenin bütün zenginlikleri patronlar için kullanılır, çalışma saatleri uzar, ücretler düşer, hayat pahalanır, özgürlükler kısıtlanır, grev hakkı ortadan kalkar. Böyle bir ülkede seçimleri de parayı elinde tutanlar kolayca kazanır. TKP bu nedenle halkın seçimden seçime değil, her gün siyaset yapması gerektiğini, siyaseti de örgütlü yapması gerektiğini dile getiren bir partidir. Bu anlamda bizim açımızdan 2019 Yerel Seçimleri Türkiye'de mevcut düzeni savunan partilerin karşısındaki seçeneğin kendisini hissettirdiği, daha fazla kişinin "bu düzen değişmeli" talebi etrafında toplandığı, örgütlü mücadeleye yöneldiği bir seçim olması gerektiği ve olacağı için önemlidir.

Yerel seçimlerin belirleyici faktörü sizce ne olacak?

Bu yerel seçimlerde seçim sonuçlarını en fazla etkileyecek konu elbette hayat pahalılığı. Türkiye'de nüfusun büyük çoğunluğu çok ağır, zor koşullarda yaşıyor; daha doğrusu yaşamaya çalışıyor. Bu kaygılarla oyunu kullanacak. Ancak burada güçlü bir seçenek görmüyor iktidarın karşısında. Göremez de, çünkü bugün parlamentodaki muhalefetin AKP'nin ekonomi politikalarına bir alternatif üretemeyeceğini görüyor. Yine de normal koşullarda, AKP'nin oylarının düşmesi beklenir.

Türkiye Komünist Partisi yerel seçimlere tüm Türkiye’de adaylar çıkararak mı katılacak? Yoksa 24 Haziran seçimlerinde de olduğu gibi önceden belirlenen birkaç şehirde mi seçime girecek? Bu kararın verilmesinde ne gibi faktörler göz önünde bulundurulacak?

TKP seçimlere bütün Türkiye'de katılacak. Belediye Meclisleri için bütün ilçelerde aday göstereceğiz. Büyükşehir ve il belediye başkanlıklarının önemli bölümünde aday çıkaracağız. Buna ek olarak birçok ilçe ve beldede adayımız olacak. TKP bu seçimlerde mevcut düzenin ve o düzeni temsil eden partilerin karşısına dikilecektir. Böyle bir sorumluluğumuz var ve bu görevden kaçmayacağız. Ayrıca partimize birçok il ve ilçeden başvurular oluyor, bu anlamda insanların mevcut partilerden bıktığı, umudu kestiği çok açık. TKP bu umutsuzluğu umuda dönüştürecektir.

Türkiye Komünist Partisi’nin 2014 yılında yapılan yerel seçimlerde Ovacık adayı Fatih Mehmet Maçoğlu Ovacık’ta tüm Türkiye’ye örnek olacak bir belediyecilik anlayışı geliştirdi. Maçoğlu, şimdi de TKP’nin Dersim adayı. Bu durum TKP’nin Ovacık’ı bırakması anlamına mı geliyor? Yoksa orada bir aday görecek miyiz? Öte yandan Maçoğlu’nun adaylığı bir tartışmayı da beraberinde getirdi. Sosyal medyada Maçoğlu’nun adaylığı oyları bölüyormuş ve bu durum AKP’ye yarıyormuşçasına bir hava oluşturuldu. Bu konuda neler söylemek istersiniz?

Ovacık'ın bırakıldığı yok. Maçoğlu, Dersim'de geniş bir ittifakın ortaklaştığı kişi olarak belediye başkanlığına aday oluyor. Bu ittifak Ovacık dahil olmak üzere dört ilçede daha belediye başkan adayı gösteriyor. Hepsi değerli arkadaşlar. Ovacık terk edilecek bir mevzi değil elbette. Oyların bölünmesi konusuna gelince... "Oyları bölmek" siyasetin en tuhaf suçlamalarından biri haline geldi. Ne demek oyları bölmek? Oylar birisine, bir partiye ait de onun oyları mı çalınıyor? Genel olarak söylüyorum, TKP Türkiye'nin hiçbir yerinde seçimlere giren partileri kendisine yakın görmüyor. Kim hangi partiye inanıyorsa, ona oy verir. "Oyları bölüyorsunuz" suçlamasında ahlaksız bir yan var. Buradan devam edeceksek, Maçoğlu'ndan daha öne çıkan, destek gören bir aday yok, o zaman "oyları bölmesinler" ve Maçoğlu'nu desteklesinler.

31 Mart 2019 tarihinde gerçekleşecek olan yerel seçimlerde İzmir’den aday çıkarmayı düşünüyor musunuz? Düşünüyorsanız aday ve ilçe kriterleriniz ne yönde olacak? İzmir Büyükşehir Belediye Başkanlığı için adayı gösterecek misiniz

TKP bütün adaylarını yakında ilan edecek. Partimiz İzmir'de Büyükşehir Belediye Başkanlığı için aday gösterecektir. Bazı ilçelerde de belediye başkanı adayı çıkaracağız. Başkan ve belediye meclisi adaylarımız bir yandan TKP'nin "nasıl bir ülke için mücadele ettiği"ni anlatırken bir yandan da güzel İzmir'in piyasa ekonomisi eliyle nasıl gün be gün yok edildiğini ve ne yapılması gerektiğini gösterecek. Diğer kentlerde olduğu gibi İzmir'de de TKP çok konuşulacak bu seçimde.

İzmir halkının genel itibari ile ‘İzmir İstanbul’a benzer mi? ‘ korkusu mevcut. İzmir’in rantçılığa kurban edilmemesi için nasıl yönetilmesi gerekiyor?

İzmir İstanbul'a birçok açıdan benzedi zaten. Çevreyi tahrip eden, yaşamı zorlaştıran, İzmir'in kent kültürüne hiç uymayan yüksek binalar dikildi, her taraf AVM'ye dolduruldu, her metrekareye rant hesabı üzerinden yaklaşılıyor. İzmir'i farklı kılan İzmirliler, kent kültürü, toplumsal ilişkiler, kadınların toplumsal yaşamdaki yeri... İzmirliler bütün bunlarla övünüyor ama çoğunluk piyasa ekonomisinin yarattığı tehdidin farkında değil. Oysa İzmir'de işsizlik, yoksulluk giderek derinleşen bir sorun haline gelmiş durumda. Hiç kuşkusuz yerel yönetimlerin bu konuda yapabileceği şeylerin sınırı var ama İzmir'in kaynaklarını halkçı bir doğrultuda seferber ederek, patronlara kaynak aktarmayı keserek, milyonlarca emekçinin yaşamı kolaylaştırılabilir. İzmir'de kentin büyük şirketler tarafından nasıl tahrip edildiğini belgeleriyle göstereceğiz bu seçimde. Ve diyeceğiz ki, belediye meclislerine sokacağınız her bir TKP üyesi, rantçıların, hırsızların korkulu rüyası olacak.

Editör: Haber Merkezi