İz Gazete - Son gelişmeleri “Bindik bir alamete gidiyoruz kıyamete” şeklinde yorumlayan Murat Bakan, iktidar kanadının ‘Musul Misak-ı Milli’de vardı’ benzeri çıkışlarını eleştirdi. AKP’nin emperyal bir iddia ile yayılmacı bir devlet görüntüsü verme gayretinde olduğunu ifade eden Bakan şunları söyledi: “Bu görüntü çok sakıncalı. Şu anda Misak-ı Milli sınırları içerisinde bizim sınırlarımızda olmayan iki yer var. Biri Batı Trakya, diğeri Musul... Musul meselesi Lozan Antlaşmasında halledilememiş, Lozan’dan sonraya, karşılıklı görüşmelere bırakılmıştır. İngiltere ile Türkiye kendi arasında anlaşsın diye Musul için 9 ay süre verilmişti.  9 ay zarfında halledilemeyince konu Milletler Cemiyeti’ne gitti.  Milletler Cemiyeti İngiltere lehine karar aldı. Arkasından biz 1926’da İngilizlerle Musul konusuna ilişkin Ankara Antlaşması’nı yaptık. Ve Musul konusu uluslararası hukuk bakımından bizim açımızdan kapandı. Yani bizim orada bir toprak iddiamız olamaz. Biz ne yapabiliriz, Musul’daki Şii Türkmenlerin, Sünni Türkmenlerin, Arapların, Kürtlerin barış içerisinde, kardeşlik içerisinde yaşayacağı bir ortamın tesis edilmesi için çalışırız. Yanımızda, altımızda, karşımızda, sağımızda, solumuzda, kuzeyimizde güneyimizde istikrarsız bir bölge olmaması gerekir. Bunun için biz oraya barış götürmek üzere uluslararası hukuk çerçevesinde uluslararası güçlerle hareket ederiz.”

EGZOZU PATLATILMIŞ ARABA GİBİ..

AKP’nin Musul tercihinin reel dış politikadan çok iç politikaya yönelik olduğunu ifade eden Murat Bakan, “Bunu tercih etmesinin dış politikayla ilgili bir gerekçesi olamaz. Bu nedenle kafamızda iç politika malzemesi yapılmaya çalışıldığı düşüncesi uyanıyor Çünkü ne kadar çok bağırırsan o kadar çok toprak vermiyorlar.” dedi. Yakın tarihten örnekler veren Bakan; “Irak savaşında Çekiç Güç vardı ve 36. paralelin üstünü uçuşa yasak bölge ilan etti. Yani şu anki Kürdistan Özerk Bölgesi’nin olduğu yeri. O dönemde biz Çekiç Güç varken TSK 35 bin askerle Çelik Harekatı diye bir harekat yaptı. 35 bin askeri Irak’a soktu PKK’nın kamplarına  operasyon yaptı. Sessiz sedasız ilan etmeden… Şimdi bunlar Başika’da 1500 tane asker eğitmişler de bar bar bağırıyoruz dünyaya. Sanırsın 40 bin 50 bin askerle Türk ordusu oraya girecek. Akıl alacak bir şey değil. Sesimiz çok çıkıyor. Bu Murat 124’ün egzozlarını patlatmışsın, öyle bir ses duyuyorsun ki sanki Ferrari geliyor dersin ama araba gitmiyor. Bu durumda tek şey akla geliyor; iç politikada kendi potansiyeli, oyunu, milliyetçi, muhafazakar oyları konsolide etmek için bu kadar bağırıyor. Ama bunun dışarıda hiçbir karşılığı yok.”şeklinde konuştu

MEZHEP SAVAŞININ TARAFI OLMAMALIYIZ

“Biz laik bir ülkeyiz. Bizim oraya önereceğimiz model laik, seküler, farklı inançların, farklı etnisitelerin bir arada yaşayabileceği bir model olması lazım. Biz oraya Sünnilerin hamiliğini yapmaya gitmiyoruz ki. Ya da Şiilerin de düşmanı değiliz. Şu anda Türkiye’de 1 milyon Türk Şii nüfusu var. Alevilerin yanı sıra… Bir defa onlara karşı sürekli Cumhurbaşkanı’nın ‘Sünnilerden başkası Musul’a giremez’ demesi, öncelikle kendi yurttaşını incitiyor. Biz burada farklı inançlarda, farklı mezheplerde, farklı etnisitelerde barış içerisinde yaşamayı hedefliyoruz. Cumhuriyet zaten yurttaşlık temeli üzerine kurulmuş. Bizim de önereceğimiz şey oraya bu olmalı, yoksa Ortadoğu’da mezhep savaşının tarafı olmak değil.”

ERDOĞAN ANAYASAL SINIRLARINA ÇEKİLMELİ

Hükümetin tüm bu tartışmalarla iç politikada neyi hedeflediğini sorduğumuz Murat Bakan, “Tayyip Erdoğan’ın başkanlık hülyası var” dedi. Bakan açıklamalarını şöyle sürdürdü: “Türkiye’nin bugün bir başkanlık sorunu yok. Türkiye’nin böyle bir derdi, böyle bir tartışması yok. Tayyip Erdoğan’ın böyle bir rüyası, hülyası var. Şimdi Cumhurbaşkanı olmuşsun, Bakanlar Kurulu’nu sarayda topluyorsun, yüksek yargıyı sarayda topluyorsun, yüksek yargı ile Karadeniz’e çay toplamaya gidiyorsun, Başbakan’ı beğenmiyorsun onu değiştiriyorsun. Elinde olmayan yetki ile anayasal sınırlarının dışında kendi sınırlarını sürekli genişletmeye çalışan ülkeyi tek başına yöneten bir yandan hem Dış İşleri Bakanı hem İç İşleri Bakanı hem Milli Eğitim Bakanı hem Sağlık Bakanı hem Ticaret Bakanı gibi bir Cumhurbaşkanı’ndan bahsediyoruz. Daha da fazlasını istiyor. Bu çok tehlikeli bir gidiş, biz buna izin veremeyiz. Türkiye’nin böyle bir sorunu ve gündemi yok. Yani biz de onun gündemine uymayacağız. Sayın Cumhurbaşkanı başkan olmak istiyor, nasıl başkan olur ya da olmazı tartışmayacağız. Anayasal sınırlarına çekilmesi lazım. Sistemin tıkanmaması için anayasal sınırlarına çekilmesi lazım.”

Editör: Haber Merkezi