Katıldığı Can Radyo’nun Sesli Gazete programında Gökhan Kafalı ile gündemi ve 24 Haziran seçimlerini değerlendiren Ege Bölgesi Sanayi Odası (EBSO) Meclis Üyesi, önceki dönem CHP İzmir İl Başkan Yardımcısı Barış Erel, 16 yıldır kendinden olmayanı ötekileştiren iktidarın Millet İttifakı’nda  çok farklı siyasi görüşlerin bir araya gelmesine neden olduğunu ve 24 Haziran seçimlerine Millet İttifakı olarak girecek partilerin birbirlerine güç kattığını vurguladı. Erel, “İttifaklarda kimler yan yana gelmedi ki, milliyetçiler, muhafazakarlar, sosyal demokratlar, solcular, liberaller… Hiçbir parti kendi öz siyasetinden bir şey kaybetmedi. Saadet Partisi, İyi Parti, Cumhuriyet Halk Partisi bir araya geldi. İttifakı şöyle anlatmak daha doğru: Hasat zamanı Anadolu’da bizim köylümüz bir araya gelir, toprağı beraber işler, harmanı birlikte kaldırırlar. Düğünlerde derneklerde el ele, omuz omuza verilir, yangın olur bir olunur, köyün sürüsüne kurt dadanır birlikte nöbet tutulur. Yani bizim insanımız iyi günde, kötü günde hep yan yanadır, omuz omuzadır. İşte ittifak denilen şey de budur ve bunun asıl ismi imecedir. Bu kocaman bir şemsiye. Bizim bizi kızgın güneş ateşlerinden, doludan, yağmurdan koruyacak büyük şemsiyelere ihtiyacımız vardı. Çünkü karşıda kontrolsüz, milletten aldığı gücü millete karşı kullanan bir yapı var. Bu topraklarda ne badireler atlatmış atalarımız bizim en büyük referansımız onlar. Biz bugüne kadar bütün zorlukların üstesinden imece ile birlik olarak gelmiş insanların torunlarıyız şimdi de imece ile ittifak ile bütün zorlukların üstesinden geleceğiz” açıklamalarında bulundu.

"SEÇİM EKONOMİSİ OY RANTI İÇİN YAPILMAZ"

Ekonomide gelinen son noktaya ve seçim ekonomisini de değerlendiren Barış Erel, “Erken seçim vatana ihanettir deyip erken seçim yapanlara oyumuzu vermeyecek vatana ihanet etmeyeceğiz” dedi. Erel seçim ekonomisi konusunda ise şunları dile getirdi: “Böyle bir dönemde, böyle plansız seçim kararı almak ülke ekonomisi açısından bir yıkımdır. Seçim denildiği zaman önümüze seçim ekonomisi diye bir şey çıkıyor. Partiler, adaylar, devlet her alanda büyük bir maliyet. Öte yandan sanayicisi, esnafı, iş adamı işleri rolantiye alıyor, aman seçim olacak yatırımı ondan sonra yapayım, stoklarımı elimde tutayım diyor. Tabi ki dünyanın her yerinde seçim ekonomisi vardır. Eğer bir ülkeyi şeffaf yönetiyorsanız, hesap verebilir şekilde yönetiyorsanız, vaatlerinizin kaynağı belliyse düzgün bir seçim ekonomisi yapabilirsiniz. Bizdeki vaatlerin ise ucu bucağı açık. Hükümet ucu açık teşvikler, vergi barışları, nakit ödemeler yaparak seçim ekonomisi oluşturuyor. Evini, arabasını satıp vergi borcunu ödemeye çalışan namuslu iş adamlarına; kredi çekip SGK’sını, stopajını, vergisini ödeyen esnafa, sanayiciye hükümet siz ödeyin, ben ödemeyenle masaya oturup borcunu siliyorum diyor. Ödeyen cezalandırılmış oluyor, ödemeyenin yanına kar kalıyor. Seçim ekonomisi bu oy rantına yönelik basit planlarla olmaz.”

"VATANDAŞA 1200 LİRALIK TIRAŞ"

Doların artan fiyatıyla ilgili de açıklamalar yapan Erel, dolar konusunda vatandaşın düştüğü durumu fıkra gibi bir örnekle anlattı: “Bir dolar mevzusu var. Yıllardır doların bir liraya eşitleneceğini anlattılar. 1 lira tutmadı üç liraya sabitleneceğini anlattılar. Üç lira tutmadı şimdi 4,6 lira. Devletin en tepesindekiler yastığınızın altındaki dolarları bozdurun dedi. Kendi insanından habersiz çünkü halkın bozduracak doları yok. Doları olan bir kesim de gitti bozdurdu. Berberler de dolarını bozdurup dekontunu getirene bedava tıraş diye kampanyalar yaptı. Bu kardeşimiz dolar 3,4 lira iken 1000 dolarını bozdurdu, 3 bin 400 lirayı cebine koydu, bedava tıraşını da oldu. Bugün bozdursaydı 4 bin 600 lirası olurdu. Aradaki fark 1200 lira. Sevgili kardeşim aslında hayatının en pahalı tıraşını oldu.”
“Bu iş böyle günlük, elle tutulur yanı olmayan yöntemlerle olmaz” diyen Erel, “Burası Türkiye Cumhuriyeti, 600 yıllık Asya’da Avrupa’da hüküm süren, kendi kanunlarıyla, vergi sistemiyle, adalet sistemiyle yerleşmiş bir kökten geliyoruz. Böyle bir devletin üzerinde oturuyorsanız sorumluluklarınız çok fazla. Bunları yaparak bu topraklarda yatan devlet büyüklerinin kemiklerini sızlatırsınız. Egeli sanayici çok zor durumda. Bunu bir sanayici olarak, sanayi odasının bir üyesi olarak söylüyorum. Ülkede bir belirsizlik varsa, dış yatırımcı ülkede yatırım yapmaktan çekiniyor ve gelmiyorsa sorun var demektir. Anadolu’da çok güzel laflar vardır, ‘kavgalı eve kız vermezler’ denir. Bütün komşularınla kavgalısın, ülkenin güneyinde milyonlarca göçmen girişi var, ülkede kayıp bir göçmen nüfusu var, Avrupa Birliği ile ilişkiler durdurulmuş, Çin ile Rusya ile bir gün barışık, bir gün kavgalısın, Amerika müttefikin aynı şekilde bir gün kavgalı, bir gün barışıksın. Avrupalı yatırımcı niye gelsin böyle bir ortama” ifadelerini kullandı.

"KAVGACI SİYASİ ANLAYIŞTAN UZAK DURULMALI"

Muhalif adayların siyasetin kavgacı, sert söylem tuzağına düşmediğini gördüğünü ve seçim sonuna kadar da düşmemelerini temenni ettiğini dile getiren Erel, artık meydanlarda başka şeylerin konuşulması gerektiğini söyledi. Erel şöyle konuştu: “Bizim artık meydanlarda bilim, teknoloji konuşmamız lazım, sağlıkta daha ileriyi, eğitimde daha iyiyi, ekonomide daha ileriyi, bölüşmeyi, kardeşçe paylaşmayı; refahı nasıl yükseltiriz, ekmeğimizi nasıl büyütürüz, büyüttüğümüz ekmeğimizi nasıl adil bir şekilde paylaşırız bunları konuşmamız lazım. Artık meydanlarda kutsal kitapların sallandığı dönemin sona ermesi lazım, genel başkanların mezhepleri yüzünden yuhalatılmaması lazım. Ölmüş çocukların annelerinin yuhalatıldığı, şehitleri, gazileri birbirinden ayıran konuşmaların sona ermesi lazım. Ülkemizin şiddette normalleşmeye ihtiyacı var. Bu bir sihirli değnek değil, bunların hepsi yapılırsa döviz de hak ettiği yeri bulur, enflasyon da bulur. İnsanlarımız konfor içinde yaşar, önünü daha iyi görür. Huzura o kadar ihtiyacımız var ki. Biz memleket meseleleriyle dertleniyoruz ama bunları aşmamız çözmemiz kolay, bu yüzden dertlenmeyip günlerimize huzurlu başlayalım. Umutsuzluğa gerek yok.”

"O PAŞANIN APOLETLERİ AMPUL OLMUŞ!"

Son günlerin tartışma konusu olan apolet sökme meselesiyle ilgili de çarpıcı açıklamalarda bulunan Erel, şunları dile getirdi: “Asker deyince tüylerimiz diken diken olur, çok kutsal bir kavram hepimiz için. Ama son 16 yıldır öyle bir hale getirdiler ki eski itibarı artık yok. Askeri okullara giriş sınavları ne kadar önemliydi ama gördük ki cemaatlerin emrine verilmiş bir sınav ve istenilenin asker yapıldığı bir çark dönüyormuş. Hepsi bu iktidarın döneminde izin verilen, yapılan şeyler. Bunun sonucunda da ülkenin hiçbir zaman başına gelmesini istemediğimiz bir darbe girişimiyle karşılaştık. Ve çok önemli tavsiyeler yapıldı. Türk Ordusu çok önemli bir sınavdan geçiyor ama o eski şanlı, güçlü, kuvayi milliye ruhundan gelen, vatanını, milletini gözünü kırpmadan savunan, zeki, çalışkan, başarılı, çevik orduya tekrar kavuşacağımız inancındayız. Ancak bozuk yapıyı değiştirirken liyakata dayanmadan başka bir yapıyı yerleştirmeyin. Apolet meselesine gelirsek bir ordu komutanının her hangi bir siyasi partinin etkinliklerine katılamaz. Eğer siyaset yapmak istiyorsanız çıkarırsınız üniformayı yaparsınız. O üniforma ben bu ülkedeki her insana eşit mesafedeyim anlamına gelir. Erdoğan’ın Muharrem İnce’yi eleştirirken alkışlayan o paşa aslında o üniformayı çıkarmış turunculu mavili bir üniforma giymiştir, apoletleri de ampuldür. İnce de o ampulleri sökecekse, çok da yerinde olacaktır.”

Editör: Haber Merkezi