İktidar milletvekillerine çağrıda bulunan Kocaoğlu, "İnciraltı’nın planlanmasına bakacaklar. İZBAN’da yolcu kapasitesini yılda 350 milyondan 700 milyona çıkarmak için uğraşıyorum, çözemiyorum. Çünkü TCDD sinyalizasyonu yapmadı. TCDD'ye gidip bunu görüşecekler. İzmir’in kalkınmasını hedef alacaklar. O zaman da ben onları baş tacı yapacağım. ‘İstemüzükçü’ dedikleri İzmir Büyükşehir Belediyesi tek başına bu kenti kalkındırdı” diye konuştu.

İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu, tvDEN kanalının canlı yayınına katılarak Günaydın Ege programında Pınar Tosunoğlu’nun sorularını yanıtladı. Başkan Kocaoğlu, kent gündemine ilişkin önemli açıklamalar yaptı.

"Gidilen kilometre kadar ödemenin yapıldığı" yeni uygulamayla gündeme gelen Aliağa-Selçuk İZBAN hattının 3 sene içinde Bergama’ya kadar gideceğini ve bu yüzden hakkaniyetli bir sistem oluşturmak zorunda olduklarını söyleyen İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı, "Şu anda İZBAN hattı 136 km.. Bu kadar uzun bir mesafeyi tek biletle gitmek ne kadar hakkaniyetli, ne kadar adalete uygun? Biz İZBAN'la beraber gittiğin kadar öde yazılımına geçtik ve uyguluyoruz. 90 dakikayı da Türkiye’de ilk defa biz çıkardık. Şu anda üç büyük metropol içerisinde en ucuz ulaşımı biz yapıyoruz. Biz böyle bir şey programladık; dedik ki, vatandaş 25 km yani eski metropol& uuml;n içerisinde yine tek biletle gitsin ve 90 dakika aktarma hakkı alsın. 25 kilometreden fazla gidenler de kilometre başına 7 kuruş ödesin. Burada bir sistem kurmamız gerekiyor, başka türlü mümkün değil" diye konuştu.

Sistemin yerleşmesinde başta bazı sıkıntılar yaşanmasının doğal olduğunu söyleyen Başkan Kocaoğlu, "Gittiğin kadarını ödediğin bu uygulamayı eleştiren İzmirli hemşehrilerimiz '136 kilometreyi 2 lira 86 kuruşa gideyim' diyorsa, ona bizim diyecek bir şeyimiz yok. Böyle bir rakam yok hiç bir yerde... Bizim kurduğumuz sistem İstanbul’da Metrobüste, o yoğunlukta çalışıyor. Ben 6 aylık, 3 senelik belediye başkanı değilim. 14 senedir belediye başkanlığı yapıyorum. Yatırımlarımız, duruşumuz, insana doğaya bakışımız belli.. Vatandaşımızın aleyhine karar almamız söz konusu değil" dedi.

Kocaoğlu, İZBAN’nın İzmir Büyükşehir Belediyesi ile TCDD'nin ortak bir projesi olduğunu da hatırlatarak şöyle devam etti:

"İZBAN’ın yapılmasından çalışmasına kadar verilen tüm çabalar, İzmirlilerin bilgisi dahilinde gelişti. TCDD ile biz bugüne kadar bu projede belli anlaşmazlıklar yaşadık ama ortağıma karşı hiç bir zaman siyasi amaçla değerlendirme yapmadım. Ben buna inandığım için, TCDD buna inandığı için, İzmir Büyükşehir Belediyesi buna inandığı için bu sistem çalışmak zorundadır. Teknolojinin, yazılımın bu kadar geliştiği sistemde bilimi alıp hakkaniyetli biçimde uygulamazsanız, o zaman sorgulanmamız lazım. O zaman 1 durak, 2 durak, 3 durak binen hemşehrilerimiz 'benden 2,86 lira alıyorsun, 136 km gidenden de o kadar alıyorsun; bu nasıl hakkaniyet' diye sorduğunda ben nasıl cevap vereceğim? Şimdi cevabı veriyorum."

90 dakika sisteminin devam ettiğini ve bu uygulamayla dar gelirli vatandaşlara ciddi anlamda "ulaşım sübvansiyonu" yaptıklarının altını çizen Başkan Aziz Kocaoğlu, " Uzundere TOKİ’de oturan işine 2-3 arabayla gidecekse, tek biletle gitmesini sağlıyoruz. 20 gün çalışan bir hemşehrimizin cebinden, 3 liradan hesaplarsak, gidiş 60 lira-geliş 60 lira olmak üzere 120 lira daha az para çıkmış oluyor. Sosyal belediyecilik bu ama bunun yanında adaleti de korumamız gerekiyor. İZBAN'daki sistemde tüm amacımız bu" şeklinde konuştu.

Göreve geldiği günden bu yana İnciraltı’nın planlanması için büyük bir çaba harcadığını dile getiren Kocaoğlu, bu konudaki düşüncelerini de şöyle özetledi:

"Sadece İnciraltı’nda mülkiyeti, arazisi olan hemşerilerimiz için değil, hem onların mağduriyetinin giderilmesi hem de İzmir’in kalkınması için İnciraltı’nın acilen planlanması gerekiyor. En son Başbakanımız Sayın Binali Yıldırım Bey ile görüştük. O iki uzman gönderdi, biz de gerekli bilgileri yetkili arkadaşlara verdik. Bir planlama yaklaşımı olması gerektiğini belirttik. Planlama yetkisi bizde değil. Yetki Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nda. Biz de bir planlama yaklaşımıyla derinlemesine çalışma yaptık. Yol gösterici, rehber olsun diye bunu Sayın Başbakanımıza, Sayın Çevre Bakanımıza ve ilgili bürokratlara verdik. Ve acilen İnciraltı’nın planlanması gerektiğini söyledik. Hiç para harcamadan İzmir’in kalkınmasına çok büyük ivme kazandıracak İnciraltı Planı’nı herke sle, her zaman paylaştık. Şu anda plan durdu. Bu konuyla ilgili bizden başka kimse konuşmuyor. Burada siyasi bir iradeye gerek var. Sayın Başbakan’ın iradesi gerek. Bence İnciraltı’ndaki arkadaşların ve İzmir’in kalkınmasını isteyen arkadaşların, kurumların, sivil toplum kuruluşlarının, odaların, STK’ların İnciraltı’nın planlanması için çaba göstermesi ve merkezi hükümeti zorlaması, istek ve dileğini iletmesi gerekmektedir. Ben yapabileceğim her şeyi yaptım. Orada herhangi bir mülkiyetim olmadığı için de gayet rahat konuşuyorum, savunuyorum. İnciraltı’nın planlanması demek, İzmir’in kat ve kat gelişmesi demek. İzmir’de bir fuar yaptık, ciddi bir gelir getiriyor. Fuarla kıyaslanmayacak kadar, İzmir’in kalkınmasına istihdamına, turizm ve hizmet açısından büyümesine kat ve kat daha fazla etki yapacak alanların başında geliyor İnciraltı.. Ben bunu biliyor, bunu söylü yor ve sürekli de dillendiriyorum."

Kanun Hükmünde Kararname ile getirilen taşeron işçilere düzenleme kapsamında, belediyelerde taşeron olarak çalışan, emekli olan, emekliliği hak eden, eski hükümlü olan işçilerin iş akitlerinin askıya alması konusunda da açıklama yapan Başkan Kocaoğlu şunları söyledi:

“Merkezdeki 9 belediye başkanıyla dün toplanarak 2 bin 500 kişinin açıkta kalması durumunu tartıştık. Uygulamada söylem ve eylem birliği olsun diye konuştuk. Emekliliği gelenlerin durumu farklıdır. Emeklilik hakkını kazanmıştır, kıdem tazminatını alacaktır. Ancak burada esas mağdur olacaklar, hüküm giymiş olanlardır. Hüküm giymiş olanların bize göre sınıflandırılması gerek. Terörden mi, adli sınıftan mı hüküm giymiştir? Bunun ayrımının yapılması gerek. Merkezi hükümet hangisinin çalışmasını istemiyorsa buna karar verip geri kalanının önünü açmalıdır. Yasalar gereğince belirli oranda engelli, hükümlü çalıştırmak zorundayız. Hüküm giymiş vatandaşların çalışacakları yerler devlet kurumları, belediyeler vs. bu kontenjandan yararlanıyo rlar. Merkezi hükümet bunun önünü açarsa ve suç derecesine göre bir sınırlama koyarsa, biz de buna uyarız. Bu hükümlü vatandaşların işten çıkarılması, ülkedeki problemi ve o vatandaşların yaşam koşullarını etkileyecektir. Bu konunun merkezi hükümet tarafından tekrar gözden geçirilmesi gerek. Bizim belediye başkanlarımızla birlikte ortak kanaatimiz budur.”

Alaçatı’ya havalimanı yapılması konusundaki yanlış söylemlere de açıklık getiren İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı, “İstemezükçüleri söyleyenlerin, yani Sayın Hamza Dağ ve diğerlerinin ‘istemezükçülüğün’ ne olduğunu gözden geçirilmesi gerek. Ben istemezükçü değil, aksine bu konuyu destekleyen biriyim. Orada bir havalimanı vardı ve gayri faaldi. Yeniden gündeme geldi. Zaten oraya belirli boyutta uçaklar inecektir, yaz sezonu veya hafta sonları çalışacaktır. Havalimanının yapılmasında benim açımdan herhangi bir mahsur söz konusu değildir; tam aksine bu konuyu desteklerim” diye konuştu.

Havalimanı’nın yanı sıra rüzgar enerjisiyle bir bağlantı kurulduğunu da sözlerine ekleyen Başkan Aziz Kocaoğlu, “Rüzgar enerjisinin de yapılmasına karşı değilim. Ama adamın evinin 100 metre ilerisine, hayvan damının yakınına, yani insanların hayatını etkileyecek yakınlıklara tabii ki de karşıyım. Türkiye’nin neresinde olursa olsun, uygun olan yerlerde rüzgar enerjisinin, sürdürülebilir temiz enerjinin yatırım yapılmasına karşı olmak söz konusu değildir. Her meclis toplantısında bir çok rüzgar enerjisi yatırımı geçmektedir. Rüzgar enerjisinde önemli olan şudur: Ankara’dan planlayanlar yerinde fiili durumu değerlendirerek, yerel yönetimlerle ilişkiye geçerek kendi il müdürlüklerini çağırırlar ve uygun olan yerlere yapılır. Orada insan da yaşıyor, orman da var, tarımsal alan da var, havyan da otlatılıyor. Rüzgar enerjisinin nereye kurulacağına bunların hepsi göz önünde bulundurularak karar verilmeli. Bitek ovalara güneş enerjisinin kurulması da doğru değildir” şeklinde konuştu.

Ülkedeki tarım ve hayvancılığın çöktüğünü, tarımsal üretimin olmadığının da altını çizen İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu şöyle devam etti:

"Bugün tarım arazileri, bitek ovalar yok fiyatına satılmaktadır. Buralar tarımdan para kazanılmadığı için ‘yarın oraya imar gelir, yarın oraya güneş enerjisi yaparım’ diyen insanlar tarafından alınmakta ve boş bırakılmaktadır. Bu da ülkenin geleceğini karartmaktır. Bu ülkenin beslenme konusunda dar boğaza girmesi gibi bir riski de beraberinde taşımaktadır. Nereye ne yapılacaksa, aklın ve bilimin rehberliğinde belirlenmesi ve izin verilmesi, yılda üç kez mahsül alan yere de ne güneş enerjisi ne de rüzgar enerjisinin yapılmaması gerekir.”

Kocaoğlu, seçime yaklaşık bir sene kala bazı kişilerin Büyükşehir’e vurarak siyaset yapmanın dozunu artırdığına da dikkat çekerek şunları söyledi:

"İstemezükçü gibi klasik söylemlerle siyaset yapılması, bize değil kendilerine zarar verir. Bizim yoğurt yiyişimiz de belli, kent için ne yaptığımız ve nasıl çabaladığımız da belli. Bu kişiler, İnciraltı planları konusunda konuşmak durumunda. Örneğin Genel Başkan Yardımcısı ve 2 dönemdir milletvekili olan Hamza Dağ, siz nasıl bir girişimde bulundunuz, ne yaptınız? Onu sorgulanmak gerek. 'Tramvay geç bitti, erken bitti'.. Bunlar lafı güzaftır. Yani boş laftır. Siz ne yaptınız, ne yatırım yaptınız? İzmir’in hangi problemi çözmek için uğraştınız? Yap-işlet-devretle havalimanı yapıldı, yine aynı şekilde şehir hastanesi ve buna benzer şeyler.. İzmir’in ekonomisinin kalkınması için, teşvikinden tarımın kalkınmasına kadar bu kent için ne yaptınız? Sanayide de, hizmet sektöründe de, liman işlet meciliğinde de bu durum böyle. İzmir çok önemli bir potansiyel. Siz tarım ve hayvancılıkta ilk üçte koşturan İzmir kentine ne yaptınız, hangi ne teşviki verdiniz? İktidar milletvekilleri İnciraltı’nın planlanmasına bakacak. İZBAN’da belirli problemlerimiz var. Yolcu kapasitesini yılda 350 milyondan 700 milyona çıkarmak için uğraşıyoruz. Ancak TCDD sinyalizasyonu yapmadı. Ben uğraşıyorum çözemiyorum. TCDD'ye gidip görüşecekler. İzmir’in kalkınmasını hedef olarak alacaklar; o zaman benim milletvekilim olacaklar. Ben onu o zaman baş tacı yapacağım. Bütün milletvekilleri, CHP de dahil, İzmir’in işini devlet bürokrasisinde takip edecek. Ben defalarca isteklerimizi, dileklerimizi yazdım gönderdim. ‘İstemüzükçü’ dediği İzmir Büyükşehir Belediyesi tek başına bu kenti kalkındırdı”.

İzmir Ekonomi Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Oğuz Esen’in hazırladığı ve 2004-2016 yılları arasında İzmir’e merkezi hükümetin 9.9 milyar TL, İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin ise şirketleriyle birlikte 11.9 milyar TL yatırım yaptığının vurgulandığı rapor da programda gündeme geldi. İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin merkezi hükümetten kanunen verilmesi gereken payın haricinde bir kuruş yatırım desteği almadığını belirten İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu, “Bunun anlamı şudur: İzmir üvey evlat muamelesi görmektedir. İzmir’e merkezi hükümet şaşı bakmaktadır. Hatta son dönemde şaşı bile değil, hiç bakmamaktadır. İzmir 2016 yılında 55 milyar, 2017 yılında ise 64 milyar lira vergi verdi. Net 42 milyar lira devlet bütçesine gitmiştir; gidecektir. Onda bir şey yok. Oradan alıp oraya verecektir ama bu kentin ihtiyaçları kalkınması için gereken yatırımlar var. Bunlara da biraz ayıracaklar. 42 milyar lira net aldığı vergiden 2-3 milyar lirasını yatırım olarak harcasaydı, 10 senede 30 milyar lira yapardı. Ancak 9.9 milyar harcamış. 20 milyar daha harcansaydı İzmir’i kimse tanıyamazdı. Bizler de tanıyamazdık. İzmir çok daha hızlı kalkınırdı. Türkiye’nin kalkınmasında kaldıraç olurdu” diye konuştu.

Programda, “şehri yönetenlerin gündeminde turizm yok” eleştirisi üzerine de bir değerlendirme yapan Başkan Aziz Kocaoğlu, İzmir'de turizme Büyükşehir Belediyesi kadar katkı yapan başka hiçbir kurumun bulunmadığına dikkat çekti. Başkan Kocaoğlu şöyle devam etti:

HERKES İŞİNE BAKACAK

“Tek başına fuar yapıp da turizm sektörüne senede 2.5 – 3 milyar lira ciro yaptıran hangi kurummuş? Bunun cevabını verecekler. İzmir Tanıtım Vakfı kurulmuştu ve 3 sene önceye kadar bir şey yapmamıştı. Vakfın başına geçtik. İzmir Büyükşehir Belediyesi olarak senede 5 milyon lira vakfa para aktarıyor, Türkiye’de ve dünyada İzmir’i tanıtmaya çalışıyoruz. Gazeteye çıkıp beyanat vermek, her gün olup olmayacak ufak tefek konularda konuşmak, milletin moralin bozmaya çalışmak kimsenin işi değil; haddi de değil! Herkes işine bakacak. Büyükşehir Belediyesi kadar turizme katkıda bulunan var mı yok mu? Kültür Bakanlığı’nın görevi olmasına rağmen kazılara destek olmak, eserlerin gün yüzüne çıkmasını sağlamak için de 11 ören yerine 5 milyon 500 bin lira veriyoruz. Kazılara Kültür Bakanlığı ne kadar para veriyor? İzmir kazılarına Büyükşehir Belediyesi ne kadar veriyor? Önce bunlara bakacaklar, kimin ne yaptığını kıyaslayacaklar, ondan sonra konuşacaklar."

Programda “Seçimlerde aday mısınız?” sorusuna da yanıt veren Başkan Kocaoğlu, esprili bir şekilde, “Bakacağız. Benim üstüme böyle gelirlerse aday olurum. Beni sakin bıraksınlar, üstüme gelmesinler. Tabii ki eleştiri olacak. En doğal haktır bu.. Ama önce iğneyi kendine, sonra çuvaldızı karşındakine batıracaksın" dedi.

Kocaoğlu sözlerini şöyle sürdürdü:

"Paterson Köşkü’nün yanında 20 yıllık kültür merkezi var. 15 yıldır iktidarda olan AKP hükümeti bir kültür merkezini bitiremedi. Biz 2006 yılında yapımına başladığımız Ahmed Adnan Saygun Sanat Merkezi’ni 2008 yılında bitirdik. Sabuncubeli Tüneli’nde ışığı gördük ama hala arabayla geçemedik. ‘Metro bitmedi, tramvay gecikti’ demek yanlış. Benim de kültür merkezini ve Sabuncubeli’ni söylemem doğru değil. Bir aksilik olur, müteahhit kaçar, zeminde problem çıkar. Bunlar olur. Önemli olan iyi niyetle çalışıp sorunları çözebilmektir. Siz bunu bu şekilde değerlendirmeyin ‘şu, bu gecikti’ diye konuşursanız, ben de derim ki ‘Sabuncubeli Tüneli’nin temeli ne zaman atılmıştı? 2011 yılında.&nbs p; Şimdi sene kaç? 2008 yılında İstanbul ve Ankara’nın metrolarını yaparken bize yazı yazarak ‘metronuzu yapalım’ dediler. ‘Buca metrosu ile Halkapınar-Otogar’ı yapın’ dedik. Halkapınar-Otogar metro projesinin bizde avam projesi de vardı. 2008’den 2018’e.. 10 yıl geçti.. İstanbul ve Ankara’daki metroyu yaptı Ulaştırma Bakanlığı. Bakan Binali Bey’di.. O tarihten bu tarihe de İzmir milletvekili. İzmir’de bir şey yapılmadı. Halkapınar 4.5 kilometre para değil. Biz de iyi niyetle verdik. Yoksa şimdiye kadar 8.5 kilometrelik Narlıdere metro hattının ihalesine çıkmak yerine, öncelikli garaj olduğu için Halkapınar-Otogar hattının ihalesini yapardık. Buca metrosundan hiç söz etmiyorlar bile.. İzmir’e yatırım yapmadan, İzmirli’ye çeşitli nitele melerle rencide edecek sıfatlar yükleyerek İzmir’i alamazsınız”.

Editör: Haber Merkezi