“MİT mensubunu ifşa” suçlamasıyla 4 aydır tutuklu bulunan gazetemiz yazarı ve OdaTV Haber Müdürü Barış Terkoğlu, OdaTV Yayın Yönetmeni Barış Pehlivan, Yeniçağ yazarı Murat Ağırel ve Yeni Yaşam gazetesi yöneticileri Ferhat Çelik ve Aydın Keser’in yarın görülecek davasına değinen CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, "Bunlar vazgeçmez, çünkü onurlu ve namuslu gazetecilerdir. Birilerine yaranmak için değil, halkın haber alma hakkı için haber yaparlar. Yarın hakim karşısına çıkacaklar, adalet var mı göreceğiz" dedi.

Kılıçdaroğlu'nun konuşmalarından satır başları şöyle:

23 HAZİRAN'IN YIL DÖNÜMÜ: Noldu 23 Haziran'da, İstanbul seçimleri yenilendi. Bugün onun yıl dönümü. Bugün İBB Başkanımız İstanbullularla bir araya geldi.

Sevgili İStanbulular, bizler Mart'ın sonu bahar diyerek yola çıktık. Yerel seçimlerde, her yerde bu sloganı kullandık. Dilimize baharın coşkusu, yüreğimizde insan sevgisi vardı. Bu kadim şehrin sorunlarını çözmek, İstanbullulara hizmet etmek içn yola çıktık. Halkın sorunlarını çözecek arkadaşımızın ismi Ekrem İmamoğlu idi. Siyaseti halka adanmışlık olarak gören bir başkanımızdı. Mart'ın sonu bahar oldu ve İstanbullular onayladılar. Ama önümüze engeller koyuldu. Dünyada örneği olmayan kararlarla seçimi yok saydılar. Bütün dünya bu adaletsizliği izledi. Demokrasimiz derin yara aldı, sandılar ki CHP'ye umutsuzluk egemen olacak. Ama sadece biz değil, bütün İstanbullular bilendi. Tüm dünya İstanbul seçimlerine odaklandı. Bu kez İmamoğlu'nun başkanlığını 800 bin farkla onaylandı. Kazanan demokrasiyldi. Yenilenenler ise bir avuç yargıç ve oı yargıçlara talimat veren siyasi otorite idi. Bir araya gelip kanunlara aykırı karar veriyorsanız bunun adı çeteliktir. Bunlara da ders verdik. Hep birlikte ders verdik. Bu sefer görevi İstanbullular üstlendi. Dik ve onurlu duruşumuzla Her şey çok güzel olacak dedik. Şimdi bu ihanet edilen kadim şehri ayağa kaldırma zamanı. Şimdi hiçbir çocuğun yatağa aç girmediği bir şehir inşaa etme zamanı.

BAROLARIN YÜRÜYÜŞÜ: Baskıyı kurumsallaştırmak isteyenler kendilerine göre bazı çözüm araçları bulurlar. Bunlardan birisi de yargı kurumudur. Yargıyı baskılarsanız, savcıyı savcı olmaktan çıkarırısanız, bunları Saray'ın kölesi haline getirirseniz yargı yargı olmaktan çıkar. Bugün Türkiye'de herkesin bildiği bir gerçek var, yargıya olan güven yerlerdedir. 

Yargıyı kontrol altına aldılar, savcıyı da kontrol altına aldılar. Sıra geldi savunamyı kontrol altına aldılar. Bunun için efendim kanun çıkaracağız, neymiş baroları parçalayacaklarmış. Başka işin mi yok senin? Anayasaya barolar kamu tüzel kişiliği niteliğindedir. 

Gün gelecek siz de avukata ihtiyaç duyacaksınız. Avukatlık mesleği sıradan bir meslek değildir. 

Biz baroların yürüyüşünü saygıyla karşılıyoruz. İşsizler yürüyor, gençler yürüyor. Biz de adalet yürüyüşü yaptık. Dünyaya mesaj verdik. Adalet arıyoruz diye. Adaletin ne kadar değerli olduğunu biliyoruz. Bilmeyenler kendini Firavun yerine koyanlardır. Onlarda vicdan yoktur, onlarda ahlak da yoktur. Kim konuşuyor ve onu rahatsız ediyorsa tek bir şey yapıyorlar, onu ezin. Halkı baskılayamazsınız. Barolar da hak arıyolar, onlar da yürüyecek. Anayasa gayet açık, silahsız ve sladırısız olduğu sürece hepsinin yürüme hakkı. Silahları mı var? Bir yere mi saldırdılar? Dünya böyle bir örnek görmedi, Türkiye de böyle bir örnek görmedi. Sonunda girişimler oldu, şimdi avukatlar yürüyorlar. Beni derinden sarsan olay ise Türkiye Barolar Birliği Başkanı'nın bu olaya karşı takındığı farklı tutumdur. Adalet, savunma... En başta o savunacak.

Adalet Bakanı açıklama yapmış, teklif yok diyor. Doğru teklif yok. "Hangi maddesine karşı çıkıyorusnuz, ortada henüz bizm bile vakıf olduğumuz bir teklif yok" diyor. Sayın Bakan rejim değişti haberin yok mu? Bunlar Adalet Bakanlığı'nda hazırlanmıyor mu? Sana niye sorunlar ki ayrıca, bir paralel yapılanma olduğunun farkında değil misin? Bir Hazine Bakanı ver iki yerde. Bir Türkiye Cumhuriyeti var bir de Saray var. 

SOYLU'NUN SAYGI ÖZTÜRK'Ü HEDEF ALMASI: Saygın bir gazetecidir. Bir olayı haber yaptı, olayın haber olması üzerine İçişleri Bakanı o koltuğa yakışmayacak bir ifadeyle Saygı Öztürk'ü suçladı. Saygı Öztürk Türkiye'nin duayen bir gazetecidir. Yazdığı her haber doğrudur, yanlışsa çıkıp özür dileyecek bir kültüre sahip bir arkadaştır. Saygı Öztürk tüm haberlerinin arkasında durmuştur. Haber şu; Trabzon çalkalanıyor bundan ötürü. Bir kişi, belediyeye işçi kadrosu ile giriyor ama işçi kadrosuyla girdi ama bunun devlet memuru olması lazım. Devlet memuru olması için KPSS'ye girmesi gerek. Sınavda başarı elde edecek sonra açık olan yere ataması yapılaak. Bolacak aday memur olacak... Bunu ne yapıyorlar, meraklanma seni özel kalem müdürü yapacağız. Özel kalem müdürü yapılarak devlet memuru kisvesi giydiriliyor. Sınava girdi mi hayır. Bütün Trabzonluların ve bütün Türkiye'nin vicdanına sesleniyorum, senin çocuğun devlet memuru olmak için kursa gider, sınava hazırlanır KPSS'ye girer başarılu olursa açık kadroya atanır. Bu beyefendi hiçbir yere girmiyor. Güçlü bir torpili, özel kalem memuru sonra özel kalem müdürü oluyor. Sonra eşinden boşanıyor, boşanabilir. Sonra AKP'li milletvkili ile evleniyor. Evlenebilir. Sonra ne oluyor? Trabzon yetmiyor, Ankara'da kültür müdürlüğüne atanıyor. Bunlarda ahlak yok, vicdan yok. Bunu haber yapan gazeteicye ağza alınmayacak laflar. Yapan kim canımızı emanet ettiğimiz İçişleri Bakanı yapıyor. İçişleri Bakanı'nın çıkıp Saygı Öztürk'ten özür dilemesi lazım.

TBBM'ye gelip 600 milletvekilinin yüzüne bakıp, "tarasfız olacağıma dair namusum ve şerefim üzerine and içerim" diyen bir insan, bugün bir partinin genel başkanlığını üstleniyorsa namus bunun neresinde?

TUTUKLU GAZETECİLER: Yarın tutuklu gazetecilerin davası var. Gazeteciler 100 günü aşkın süredir yaptıkları bir haber nedeniyle hapiste! Onlar gazeteciliği birine yaranmak için değil, halkın haber alma hakkı için yaparlar…

Gazetecileri hapse atınca, geri adım attıracaklarını sanıyorlar. Bunlar vazgeçmez, çünkü onurlu ve namuslu gazetecilerdir. Birilerine yaranmak için değil, halkın haber alma hakkı için haber yaparlar. Yarın hakim karşısına çıkacaklar, adalet var mı göreceğiz.

SELAHATTİN DEMİRTAŞ VE EREN ERDEM: Selahattin Demirtaş, Eren Erdem ile ilgili AYM karar verdi. Biz yargıdan yargıçtan zaman zaman şikayet ediyoruz ama elbette ki TC'de saygın hakimler ve savcılar var. Adaleti savunan, vicdan sahibi, yargıda yargıçların kararlarda istikrar sağlanmasında katkıda bulunan saygı değer hakimler var. Demirtaş için, tutukluluğunun makul süreyi aştığı ve anayasanın 19. maddesinin ihlal edildiğine karar verdi AYM. Aynı şekilde Eren Erdem için de kişi hürriyeti ve güvenliği hakının ihlal edildiğini söyledi. 

Selahattin Demirtaş tam 4 kez tahliye kararı verilen ve her seferinde karar uygulanmayan ve sürekli içeride tutulan bir siyasetçidir. Düşüncelerini beğenirseniz veğenmezsiniz ayrı bir şey. Ama bir insanı haksız hukuksuz bir şekilde, içeriye atarsanız tahliye kararlarını uygulamamak içn elli dereden su getirir tekrar içeri atarsanız toplumun vicdanı kanar. Adalete bu kadar zulm etmeyin. Tahliye kararı alındıysa uygulayacaksınız. Bu dikta yönetiminin yansımalarıdır. (Cumhuriyet)

Editör: Haber Merkezi