Cengiz Aldemir/ANKARA- Meclis Genel Kurulu’nda konuşan HDP İzmir Milletvekili Serpil Kemalbay, konuşmasının başında 16 Mart Beyazıt ve Halepçe katliamlarının anma yıl dönümünde yaşamını yitirenleri anarak, "Kırk dört yıl önce Beyazıt'ta o bombayı atanların devamcıları, Suruç'ta, Ankara'da, Cizre'de, Silopi'de, Diyarbakır'da üzerimize bombalar yağdıranlarla aynıdır. Halkı sindirmeye yönelik saldırılara boyun eğmedik, eğmeyeceğiz. Katliamların olmadığı, yaşanabilir bir ülkeyi birleşerek, mücadele ederek el birliğiyle kuracağız" dedi.

FÜTURSUZ ZAMLARI PROTESTO SUÇ MU?

Kemalbay, üyesi olduğu Sosyalist Dayanışma Platformu'nun, ekonomik buhranın her geçen gün derinleştiği, yaşanabilir bir ülkeyi birlikte yaratmak için halka yaptığı, "Yaşanacak bir ülkeyi birlikte yaratalım" deklarasyonunu paylaşarak, "O açıklamada ben de vardım ve iki gün önce bu deklarasyon kapsamında yapılan barışçıl eylemde SODAP üyesi arkadaşlarımız şiddet uygulanarak gözaltına alındılar, kolluk tarafından arbede içerisinde Hüseyin Ağa Camisi'nin bahçesine sürüklenerek burada kötü muamele gördüler. Merak ediyorum, Hükûmetin halkı canından bezdiren, vicdansız, ahlaksız ekonomi politikalarını, fütursuz zamlarını eleştirmek, protesto etmek neden suç oluyor? Anayasal bir hak olan düşünce ve ifade özgürlüğü muhalefete gelince neden yasaklanıyor?" diye sordu.

CAMİLER AYRIMCILIĞIN ODAĞI YAPILDI

İbadethanelerin hükûmetin arka bahçesi olduğunu belirten HDP'li Kemalbay, mazlumların, darda kalanların, ihtiyacı olanların sığınağı olması gereken camilerin ayrımcılığın odağı yapılarak, karakol gibi kullanıldığını ifade ederek, "Böyle bir pervasızlık dünyanın neresinde görülmüştür? Bu fütursuzluğu, hukuksuzluğu kınıyor, iktidarı Anayasa'ya ve yasalara uymaya davet ediyorum" dedi.

SDP YIKIMI DAYATANLARI DEĞİŞTİRELİM DİYOR

İktidarın, Sosyalist Dayanışma Platformu'nun düşüncelerinden korktuğunu vurgulayan Kemalbay, "Yaşanacak bir ülkeyi Birlikte Yaratacağız" deklarasyonuna göre Türkiye'nin içinden geçtiği bu kritik dönemeçte gerçek kurtuluş "birimiz değil, hepimiz" diyebildiğimiz, piyasacı olmayan ama halkçı olan bir ekonomik programla mümkündür. Türkiye ekonomisi büyüme rekorları kırarken halkın ekonomisinde derin bir yoksulluk ve kriz yaşanması ciddi bir soygunun göstergesidir. Hükûmet, fakirden alıp zengine aktarmak için yaptığı bu soygunun üstünü örtmek için toplumu kutuplaştırıyor, terörize ediyor, faşizmin kurumsallaşmasına karşı göğsünü siper eden HDP'ye kumpaslar kuruyor ve kapatmaya çalışıyor. Deklarasyon, halkımıza adaletsizlik, ayrımcılık, eşitsizlik, işsizlik, yoksulluk, enflasyon, pahalılık, ekolojik yıkım dayatan bu düzeni köklü şekilde değiştirmek için çağrıda bulunuyor.

YOKSULLUĞU, İŞSİZLİĞİ YARATAN SİYASİ İKTİDAR

Yoksulluğu da işsizliği de yaratan siyasi iktidarlar ve egemen sınıflardır. Patronlar kâr rekorları kırarken elektriğe, petrole, yağa, ekmeğe zam yağdıranlar enflasyon rekorlarına imza atanlardır. Yaşanacak bir ülkeyi el birliğiyle yaratabiliriz. Bütün farklılıklarımızla birlikte ortak bir yaşamı inşa edebilmek için birlikte mücadele edelim. Kürt halkının iradesine, eşit vatandaşlık mücadelesine dair ve buna dost bir işçi hareketi yaratmadan işçi sınıfının da halkların da kurtulması mümkün değildir" çağrısını paylaştı.

TÜRKİYE'NİN SİYASİ TARİHİ KİRLİ

Türkiye'nin siyasi tarihi, finans-kapitali yaratmak ve onun birikim krizlerine çözüm üretmek için büyük soygunlarla halkın varına yoğuna el koymuş bir tarihe sahip olduğunu anımsatan Kemalbay, sağlığı, eğitimi, temel insan hakkı olan elektrik, su, ısınma, barınma gibi temel ihtiyaçlardan her yurttaşın faydalanması gerektiğinin altını çizdi. Hükümetin halkın birleşme, dayanışma, örgütleme, yönetme düşüncesinden korktuğunu vurgulayan Kemalbay, "Yaşanacak bir ülkeyi birlikte yaratmak için mücadele eden herkesi buradan saygıyla selamlıyorum" diye konuştu.

Editör: Haber Merkezi