Adil yargılanma hakkının, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin (AİHS) temel kriteri olduğunu hatırlatan Kemalbay, yargı bağımsızlığının Türkiye’den en çok eleştirilen konuların başında geldiğini belirterek, hapishanelerin siyasetçiler, akademisyenler, düşüncesini sosyal medyadan paylaşanlar, avukatlar, gazeteciler, insan hakları savunucuları ile dolu olduğunu vurguladı. 

TEMEL HAKLARDA EN KÖTÜ ÜLKE

Dünya Adalet Projesinin, “2020 yılı Hukukun Üstünlüğü Endeksi”nde, Türkiye’nin 128 ülke arasında 123. sıra ile “temel haklar” da en kötü ülke olduğuna dikkat çeken Kemalbay, Sosyal Demokrasi Vakfı’nın anket çalışmasında, katılımcıların yüzde 48.5’inin Türkiye’de yargının bağımsız olmadığını, yüzde 41.6’sı Türkiye’de yargıya güvenmediklerini; yüzde 42.6’sının ise Türkiye’de mahkemelerin tarafsız olmadıkları bilgisini paylaştı.

Anayasa Mahkemesi’nin verdiği ihlal kararlarının yüzde 52.1 oranı ile adil yargılanma hakkına ilişkin en ciddi verilerden biri olduğunu kaydeden Kemalbay,” 80 Baro Başkanının savunma hakkı, yargı bağımsızlığı ve tarafsızlığının hukuk ilkelerinin ihlal edilmemesi için Ankara’ya Savunma Yürüyüşünü hatırlattı.

ÖLMELERİNE İZİN VERMEYİN

Adil yargılanma talebiyle iki avukat, Ebru Timtik ve Aytaç Ünsal’ın yaklaşıl 5 ay önce  başlayan açlık grevini ölüm orucuna çevirdiklerini vurgulayan Kemalbay, yaklaşık 1 yıl süresince mahkemeye çıkarılmayışlarına dikkat çekti. Çağdaş Hukukçular Derneği ve Halkın Hukuk Bürosu’ndan 18 avukata toplam 159 yıl 1 ay 30 gün hapis ceza verildiğini de hatırlatan HDP’li Kemalbay, Bakan Gül’e, hala cezaevinde bulunan Avukatlar Ebru Timtik ve Aytaç Ünsal’ın ölümüne izin vermeyin HDP eski Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş’ın Adalet Bakanı’na, “Bütün siyasi değerlendirmeler bir yana, lütfen insanlığın ölmesine izin vermeyin. Meslektaşlarımız için ilk defa bir siyasetçiden ricada bulunuyorum. Lütfen konuyla bizzat ilgilenin. Av. Ebru Timtik ve Av. Aytaç Ünsal yaşasınlar.“  sözleriyle “Bir daha kimse böyle acılar yaşamasın diye ben bütün acıları yaşamaya razıyım diyen Mustafa Koçak’ın sözlerini hatırlattı.

Konuyu meclis gündemine de taşıyan Kemalbay, Adalet Bakanı Abdulhamit Gül’den konuyla ilgili şu sorularına yanıt istedi:

Yaşatmanın devletin sorumluluğunda olduğu ve demokratik bir devletin özü ve gereği olan adil yargılanma hakkının tüm yurttaşlar için güvence altına alınması ve adil yargılanabilecekleri koşulların sağlanması, daha fazla acının yaşanmaması konusunda Bakanlığınızca ne gibi çalışmalar yapılacaktır?

Ebru Timtik ve Aytaç Ünsal’ın cezaevi yönetimince şeker ve boyunluk gibi karşılanabilir taleplerin karşılanmadığı, verilen tuzun gerçek tuz olmaması nedeniyle ağız yaralarına iyi gelmediği yönündeki şikayetleri konusunda cezaevi yönetiminin tutumuna yönelik Bakanlığınızın herhangi bir yaptırımı olmuş mudur?

Cezaevlerinde ve adalet sisteminde bir sorun yoksa ölüm oruçları ve açlık grevleri neden yaşanmaktadır? Ölüm oruçları müddetince meydana gelebilecek telafisi imkansız kayıpların, yaşam ve sağlık hakkı ihlallerinin toplumsal travma yaratacak sonuçları ile ilgili sorumluluk kimindir?

ÇHD davası avukatlarınca, savcılıkça bazı dijital belgelerin suçlama olarak öne sürüldüğü, bu belgelerin tanık ile doğrudan alakası olmamasına rağmen soruşturma aşamasında tanığa yorumlatıldığı iddiaları doğru mudur?

Tanığa gösterilen belgelerin, ÇHD davası avukatlarınca duruşmalarda istenmesine rağmen, kendilerine gösterilmediği, dosyadaki tanık ve gizli tanıkların başka dosyalardaki yeminli sorguları incelendiğinde, ifadeler arası çelişkiler olduğuna yönelik iddialar araştırılmış mıdır?

Ebru Timtik ve Aytaç Ünsal’ın mahkemede kendilerine esas hakkında konuşmalarına izin, savunma için süre, iddialarına karşı yanıtlarını kovuşturmanın genişletilmesine ilişkin taleplerini sunmalarına izin verilmeksizin, duruşma salonunun avukatlara ve sanıklara kapalı bir şekilde hukukun çiğnenerek bir yargılama gerçekleşmiş olması bilginiz dahilinde midir?

Tanıkların test edildikten sonra koruma tedbirleri alınması gerekmesine rağmen Türkiye’de direk gizleniyor olması adil yargılanmanın ihlali anlamına gelmektedir. Gizli tanık uygulaması neden evrensel standartlar ölçeğine göre gerçekleştirilmemektedir? Yargılanma ve halen devam eden hak arama sürecinde cezaevinde gizli tanıklarla oluşturulan dosyalarla verilen kararların hukuki olmadığına yönelik itirazlara, Bakanlıkça adil yargılama hakkının korunması, evrensel hukuk ölçülerinin esas alınması, insan haklarının, insanlık onurunun korunması ve hukukun üstünlüğünün hayata geçirilmesine dair Bakanlığınızca yapılan çalışmalar var mıdır? Varsa bunlar nelerdir?

Türkiye’de neredeyse her siyasi davada öne çıkan ve ceza davalarında uzman hukukçulara göre hakikati ortaya çıkarmak için değil, cezalandırmaya yönelik suça delil oluşturmak için kullanılan ve birçok kişinin suçsuz yere cezaevlerinde bulunmasına neden olan gizli tanık uygulamasına son vermeyi düşünüyor musunuz?

İstanbul 37.Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen ilk duruşmada tahliye edilen avukatlar hakkında tahliye kararı veren, akabinde avukatların tutuklanması ve mahkeme başkanının ve üye hakimin sürgün edilmeleri talimatı kim tarafından verilmiştir?

The World Justice Project (WJP)  tarafından yapılan  “2020 yılı Hukukun Üstünlüğü Endeksi”nde,  Türkiye’nin 128 ülke arasında 123. sıra ile “temel haklar” da en kötü ülke olduğunun yer alması göz önüne alındığında Türkiye’nin en sondaki demokrasi puanını ve imajını yükseltmeye yönelik Bakanlığınız nezdinde başlatılan bir çalışma bulunmakta mıdır?

 Sosyal Demokrasi Vakfı’nca açıklanan “Yargı Bağımsızlığı ve Yargıya Güven” başlığı ile yapılan anket çalışması sonucu katılımcıların yüzde 48.5’inin Türkiye’de yargının bağımsız olmadığını, yüzde 41.6’sı Türkiye’de yargıya güvenmedikleri,  yüzde 42.6’sının ise Türkiye’de mahkemelerin tarafsız olmadıklarına yönelik verilerden yola çıkarak; yurttaşların adalete ve yargıya olan güven sorununu  gidermeye yönelik herhangi bir çalışmanız olacak mıdır?

Editör: Haber Merkezi