Cengiz Aldemir/ANKARA - Meclis Genel Kurunda konuşan HDP İzmir Milletvekili Serpil Kemalbay, Yemek yapmak, bulaşık yıkamak, çocuk bakmak gibi pek çok şey yapan kadın emeğinin görülmediği eleştirisinde bulunarak, “Ne yazık ki Türkiye Büyük Millet Meclisinde 4857 sayılı İş Kanunu'nda kadınların ev hizmetlerinde yaptığı iş, iş olarak görünmüyor ve kadınlar istisna hükmünde tutulmuştur” dedi.

Ev hizmetlerinde çalışan yaklaşık 1 milyona yakın ev işçisi olduğunu, bunların bir kısmının göçmenlerde oluştuğunu ve İş Kanunu kapsamına alınmadığını belirten Kemalbay, İş Kanunu'nun, işçileri sosyal koruma altına aldığı bütün maddelerin ev işçilerine uygulanmadığının altını çizdi.

EV İŞÇİLERİYLE İLGİLİ YASALAR ÇELİŞKİLİ

Ev hizmetleri açısından bakıldığında kadın emeğinin, cinsiyetçi iş bölümü ve eril zihniyetin uzantısı olan çalışma yaşamında ayrımcılığa uğradığını ifade eden Kemalbay, ev işçileriyle ilgili yasalardaki çelişkiye dikkat çekerek, “4857 sayılı İş Kanunu'nda kadınlar, ev işlerinde çalışan işçiler, İş Yasası kapsamında tutulurken, 5510 sayılı Sosyal Güvenlik Yasası'nda, Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu'nda ise, bu kanunun kapsamına alınabiliyor, yeter ki sürekli çalışıldığını kanıtlayabilsin ve ücretli çalışıldığını kanıtlayabilsin. Peki, bu kanun normal şartlar altında diğer işçiler için nasıl diye baktığımızda, herhangi bir işçi, tekstil işçisi, büro emekçisi, inşaat işçisi, bir işte bir gün bile çalışsa sigortalanmak zorunda ve sosyal güvenlik kapsamına alınmak zorundayken ev hizmetlerinde çalışanlar eğer çalıştıklarını mahkemelere giderek kanıtlarlarsa yani sürekli çalıştıklarını ve ücretli çalıştıklarını kanıtlarlarsa o zaman işçi sayılıyor. 5510'a göre işçi sayılırken 4857'ye göre işçi sayılmıyorlar; böyle bir karışık durum da var” eleştirisinde bulundu.

EV İŞÇİLERİ YASASI DÜZENLENSİN

AKP iktidarı döneminde, ev işçilerinin sosyal korumadan yararlanmadığını, sadece iş kazaları ve meslek hastalıkları sigortasına dâhil edildiklerini anımsatan Kemalbay, ev emekçileriyle ilgili yasanın yeniden düzenlenmesini isteyerek, “ Ev işçileri on günden fazla çalıştıklarını kanıtlarlarsa işçi sayılıyorlar. Bakın, ne kadar karmaşık bir şey, ne kadar kafası karışık bir İş Kanunu'ndan bahsediyorum. Dolayısıyla, bu kanunu insan haklarına ve çalışma haklarına uygun bir şekilde düzenlemek ve çalışma yaşamında kadınlara yönelik yapılmış ayrımcılığı ortadan kaldırmak ve ev işlerini "iş" saymak ve ev işçilerini "işçi" saymak, ev işçilerinin çalıştığı yerleri "iş yeri" saymak gibi pek çok düzenlemeyi yaparak bu eşitsizliği, ayrımcılığı ortadan kaldırmamız gerekiyor” önerisinde bulundu.

‘EV İŞÇİLERİNİ KANUN KAPSAMINA ALALIM

Ev hizmetlerinde çalışan emekçileri iş yasası kapsamına alınması gerektiğini ve bunun için sadece 4'üncü maddenin (e) bendini İş Kanunu'ndan çıkartılmasının yeterli olduğu önerisinde bulunan Kemalbay, diğer çelişkili maddelerin ise İş Kanunu, Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunlarından çıkarmamız gerektiğini söyledi. Pandemi döneminde ev işçileri sosyal koruma dışında bırakıldığını, başka işlerde çalışan işçilerin kısa çalışma ödeneğinden yararlanırken 1 milyonu aşkın ev işçisinin kayıtsız, güvencesiz çalıştığı için kısa çalışma ödeneğinden yararlanmadığına da dikkat çeken Kemalbay, ev işçilerinin işlerini kaybettiklerini, iş kazalarına, cinsel istismara iş cinayetlerine, meslek hastalıklarına maruz kaldıklarının vurgulayarak, milletvekillerine, “ Bütün bu zorluklar altında aynı zamanda gelirden uzak kaldılar. Pandemi döneminde de sigortalı olmadıkları için, güvenceli çalıştırılmadıkları için ne yazık ki korunmadılar. Ev işi iştir, ev işçisi işçidir. Parlamentodaki bütün milletvekillerini bu kanunun düzenleyerek ev işçilerinin İş Kanunu kapsamına almaya davet ediyorum” çağrısında bulundu.

Editör: Haber Merkezi