CENGİZ ALDEMİR / İZ GAZETE - TBMM’nin ana diline saygı göstermesini ve Türkiye'de ana dil sorununun bütün ana diller için çözülmesini isteyen HDP İzmir Milletvekili Serpil Kemalbay, bunun eğitimden sağlığa kadar hayatın bütün alanında hayata geçirilmesiyle olabileceğini söyledi. Kürtçenin, mecliste "bilinmeyen dil 'x'" olarak yazılmasına tepki gösteren Kemalbay, Kürtçeye karşı saygısızca ifadenin ortadan kaldırılmasını ve TBMM tarafından tanınması gerektiğine vurgu yaptı. Dünyanın pek çok ülkesinde 1'den fazla resmî dil olduğunu belirten Kemalbay, “Resmî diller ülkeleri, toplumları bölmezler. Nasıl başka ülkeler 1'den çok resmî dille yaşayabiliyorsa Türkiye de yaşayabilir. O yüzden resmî dil talep etmek de bölücülük değildir, tam tersine yeni bir yaşamı, yeni bir Türkiye'yi var etmek için ana dilinde bir yaşamı herkes için sağlamalıyız ” talebini dile getirdi.

YASA PATRONCU

Meclis de görüşülmekte olan Bankacılık düzenlemesinin 28'inci maddesine dikkat çeken Kemalbay, 28'inci maddenin kanuna eklenmesiyle şirketlere, ihracatçılara ve yatırımcılara imkân sağlanmak istendiğini kaydetti. Bankaların patronların yanında yer aldığını, çalışanların ise gözardı edildiğini ifade eden Kemalbay, “Herkes durduğu yerden konuşurmuş, ben de çalışanlar açısından, işçiler, emekçiler açısından bu yasa maddesine baktığım zaman şunu söylemek isterim: Temerrüde düşülmesi hâlinde yeniden yapılandırmayı öngörüyor. Bu maddenin içerisinde var, İflas varsa orada çalışanların haklarını korumak öncelikli olarak ele alınmalıdır diyorum. Diyelim ki bir fabrika eğer iflas ettiyse hemen o fabrikanın makinelerini, teçhizatlarını satıp fabrikayı ortadan kaldırmak, dağıtmak bir çözüm değildir; fabrikada çalışan işçilerin çalışmalarına devam edecekleri şekilde oradaki yaşamı düzenlemek gerekir ve işçilerin kolektif bir şekilde o fabrikanın işletilmesinde rol almaları için bir kamusal hizmet hayata geçirilebilir. Bu öncelikli olarak ele alınmalıdır. Aynı zamanda, işçi alacakları da yine bu yasa maddesinde öncelikli olmalıdır diye düşünüyorum. Genellikle, bu tür durumlarda bankalar sermayedarların, patronların, işverenlerin zararlarını kapatmak için orada inisiyatif alıyorlar. İşçiler en sona bırakılıyorlar” eleştirisinde bulundu.

YANDAŞA SERMAYE ANLAYIŞI

Türkiye’de ekonomik krizle birlikte, ağır çalışma koşullarına ve yükselen işsizliğe vurgu yapan Kemalbay, yasaları yaparken işçilerin, emekçilerin, işsizlerin, halkın, ezilenlerin yanında durarak yasaları yapmak gerektiğini söyledi. Kemalbay, “Bugün eğer, Türkiye'de intihar vakaları arka arkaya yaşanıyorsa aslında, bunun anlamı şudur: İntiharlar var çünkü siz varsınız. Çünkü intiharları ortadan kaldıracak, ekonomik krizi ortadan kaldıracak, eşitsizlikleri, büyük gelir adaletsizliklerini ortadan kaldıracak bir yönetim anlayışı burada hayata geçirilmiyor. Tam tersine "Nasıl sermaye biriktirilir? Yandaşlar nasıl sermaye biriktirir?" bunun üzerine temellendiriliyor. Varlık Fonu'ndan tutalım da bütün yasalar ve bütün kamu kaynakları buna göre düzenleniyor” sözleriyle tepki gösterdi.

SAVAŞ TESKERESİ

İdlib'de yaşanan çatışmaların bir savaş olduğunu ve engellemeye çalıştıklarını dile getiren Kemalbay, iktidarın Suriye politikasını şu sözlerle eleştirdi: “Burada tezkereye yönelik önergeler vererek, tezkereyi olumlamayarak herkesin tezkerenin karşısında olması gerektiğini söyledik çünkü bunun bir savaş tezkeresi olduğunu söyledik ama bunu dinlemediniz. Bugün, bu Genel Kurulda ordunun seferde olduğu söylendi yani bizim "Savaş tezkeresidir." dediğimiz şey doğrulandı. Türkiye bugün İdlib'de operasyon için değil, savaş için bulunuyor ve oradan tabutlar geliyor. Bu kabul edilemez. Derhâl müzakere ve barış süreci işletilmeli; Suriye'de de, Türkiye'de de barış kazanılmalı diyorum.”

Editör: Haber Merkezi