Milli Savunma Bakanı Hulisi Akar’a, “ Jandarma Er Osman Özçalımlı’nın yaşamını yitirmesine yönelik olarak bir soruşturma başlatılmış mıdır? Başlatıldıysa soruşturma hangi aşamadadır?” sorusunu yönelten Kemalbay şu soruların da yanıtını istedi:

Devletin toplumdaki ayrımcılık ve ötekileştirme politikalarının askerlik ortamında, baskı, nefret saldırılarına dönüşerek cinayetlere yol açtığı uyarısında bulunan HDP İzmir Milletvekili Serpil Kemalbay, bu konudaki ölümlerle ilgili, “Kovuşturmaya Yer Yok” kararları ile askeri bölgelerde yaşam hakkı ihlallerine sebep olan suçların, etkin bir şekilde soruşturulmadığına dikkat çekti.

Son yıllarda ‘bedelli askerlik’ ücretinin çok yüksek olduğu için, yoksul aile çocuklarının uzun dönem yapmak zorunda kaldıklarını belirten Kemalbay, “AİHM Büyük Dairesi’nin vicdani ret hakkını açık olarak tanınmıştır, Türkiye’nin de üyesi olduğu Avrupa Konseyi ülkelerinin tamamının bu kararı uygulama zorunluluğu ortada iken Türkiye vicdanı ret hakkı kararını tanımayan tek ülkedir. Bu yüzden Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi tarafından defalarca uyarıya maruz kalmıştır” hatırlatmasında bulundu.

2012 yılı içerisinde intihar ettiği iddia edilen 42 askerden birinin Ermeni, 39’unun Kürt olduğu, MAZLUMDER İstanbul Şubesinin raporunda yer aldığını kaydeden Kemalbay, Özellikle askeri bölgelerde etnik veya dini kimliğinden, mezhebinden veya siyasi görüşünden dolayı ayrımcılığa maruz kalan, intihar ettiği veya kaza sonucu öldüğü bildirilen askerlerin önemli bir kısmının Kürt, Alevi, Ermeni olduğuna vurgu yapan Kemalbay, birçok olayda nefret suçlarının izlerinin görüldüğü suçlamasında bulundu.

ŞÜPHELİ ÖLÜM

Ağrı, Elazığ, Kırklareli…illerinde yaşanan şüpheli ölümlere dikkat çeken Kemalbay, son örneğin İzmir Aliağa Kapalı Cezaevi’nde kısa dönem askerlik yapan Jandarma Er Osman Özçalımlı’nın şüpheli ölümünü meclis gündemine taşıdı. Özçamlı ailesinin yaşadığı dramı paylaşan Kemalbay, “1 Ağustos 2020 tarihinde basında yer verilen haberde; Osman Özçalımlı’nın , 30 ve 31 Temmuz tarihlerinde ailesi ile yapmış olduğu telefon görüşmesinde; kendisinin tehdit edildiğini ve kendisine “vatan haini” denildiğini, kendisine tuzak kurulduğunu iletmesi üzerine Osman Özçalımlı’nın babasının cezaevini aradığını ve bir uzman çavuş ile görüşerek oğlunun durumunu aktardığını, uzman çavuşun da babaya ‘siz merak etmeyin’ dediği ve bir gün sonra ölü bulunduğu yer almıştır. Ölüm nedeni ilk başta “kalp krizi” olarak belirtilmiş ancak sonrasında cenazenin yerini öğrenmek için kaymakamlığa başvuran aileye kaymakamın ‘Oğlunuz kalp krizi geçirmemiş de olabilir. Başka yollardan ölmüş olabilir.’dediği, askeri bir yetkilinin de aileye ‘Oğlunuzun kaldığı koğuş 3’üncü katta ve cenazeyi sabah saat 05:00’te görmüşler ve düşmüş olabilir. Başını bir yere çarpmış olabilir’ dediği ifade edilmiş ve birbiriyle çelişen açıklamalar yapılmıştır” dedi.

Milli Savunma Bakanı Hulisi Akar’a, “ Jandarma Er Osman Özçalımlı’nın yaşamını yitirmesine yönelik olarak bir soruşturma başlatılmış mıdır? Başlatıldıysa soruşturma hangi aşamadadır?” sorusunu yönelten Kemalbay şu soruların da yanıtını istedi:

Jandarma Er Osman Özçalımlı’nın yaşamını yitirmesine dair kimlerin ifadelerine başvurulmuştur?

Kapalı Cezaevlerinde her tarafta kameraların olduğu düşünüldüğünde Jandarma Er Osman Özçalımlı’nın yaşamını yitirmesine dair kesin kanıt oluşturacak olan olay yeri çevresi ile ilgili kamera kayıtları incelenmiş midir? İncelenmiş ise hangi bilgilere ulaşılmıştır?

Jandarma Er Osman Özçalımlı’nın babasıyla yaptığı telefon görüşmesinde kendisine baskı kurulduğunu ve tehdit edildiğini ifade etmesi ve babanın bu durumu cezaevinde Abdullah isimli bir uzman çavuşa bildirmesi üzerine herhangi bir soruşturma/inceleme yapılıp yapılmadığı araştırılmış mıdır? Bu kişilerin Jandarma Er Osman Özçalımlı’nın ölümüyle bağlantıları araştırılmış mıdır?

Jandarma Er Osman Özçalımlı’nın yaşamını yitirmesine yönelik çelişkili ifadelerden kalp krizi geçirdiğine yönelik açıklamalarla bağlantılı olarak kesin tanı adına ailenin kalp sorunu ile ilgili hikayesine baş vurulacak mıdır?

Jandarma Er Osman Özçalımlı’nın ölüm nedeniyle ilgili birbiriyle çelişen iddialar araştırılmış mıdır?

Jandarma Er Osman Özçalımlı’nın cenazesinin darp izleriyle dolu olduğuna yönelik babanın ifadeleri araştırılmış mıdır? Araştırıldı ise darp izi var mıdır?

Jandarma Er Osman Özçalımlı’nın akrabalarının cenazenin olduğu Adli Tıp Kurumu morgunda kendilerine 3. Kattan düştüğünün teyit edilmesi üzerine bunun bir cinayet olabileceği şeklinde bir soruşturma yapılacak mıdır?

Kaymakam tarafından Jandarma Er Osman Özçalımlı’nın “Taşkınlık çıkmasın diye kalp krizi geçirdi dedik” ifadeleri ile üstü örtülmek istenen nedir? Araştırılmış mıdır?

Askeri bölgelerde artan etnik ve inançsal ayrımcılık ve hak ihlali uygulamalarına dair bakanlığınız tarafından bu tür ayrımcı uygulamaları önlemek amaçlı bir planlamanız mevcut mudur?

2002 yılından bu yana şüpheli asker intiharları veya şüpheli kazalar sonucunda yaşamını yitiren askerlerle ilgili yapılan soruşturma ve kovuşturma sayısı kaçtır? Söz konusu ölümlere ilişkin sorumluluğu nedeniyle ceza verilen veya görevden alınan kişi sayısı kaçtır?

İntihar ettiği iddia edilen askerler arasında kendini sırtından veya iki kez vuran, sağlak olduğu halde sol şakağından vuran, defnedilmeden önce vurulduğu şakağından estetik ameliyat olan askerlerinde olduğu düşünüldüğünde bu ölümlere ilişkin olarak Bakanlığınızca yapılan ve sonuçlanan/devam eden soruşturma var mıdır? Bu konu hakkında Bakanlığınızca kamuoyuna bir açıklama yapılması düşünülmekte midir?

2002 yılından bu yana kışlalarda yaşamını yitiren asker sayısı kaçtır? Bunlardan kaçının ölüm nedeni kayıtlara “intihar” olarak geçirilmiştir?

Bakanlığınız bünyesinde şüpheli asker ölümlerinde genellikle “askerin psikolojik sorun yaşadığı için intihar ettiği” şeklindeki açıklamalar yapılıyor olması dikkate alındığında askerlerin psikolojilerinin neden bozulduğu, bozulduğunu tespit edenler tarafından kimin bozduğuna dair bir çalışma ve istatistik yapılmakta mıdır? Yapılmakta ise bunu önlemeye yönelik ne tür tedbirler alınmaktadır?

AİHM tarafından Türkiye’ye asker ölümlerinde “hak ihlali” gerekçesi ile verilen karar sayısı ve tazminat sayısı kaçtır?

Bakanlığınızın yaşanan şüpheli asker ölümlerini araştırmak ve bu tür ölümleri önlemek için bir çalışması var mıdır?

AİHM Büyük Dairesi’nin 7 Temmuz 2011 günlü Bayatyan/Ermenistan davasında (Başvuru No: 23459/03) vicdani ret hakkı açık olarak tanınmış, bu hakkın sözleşmenin 9. maddesi kapsamında Avrupa Konseyi’ne üye ülkelerin tamamında uyulması gereken bir hak olduğu açıkça ifade edilmesine rağmen Türkiye, üyesi olduğu Avrupa Konseyi ülkeleri içinde vicdanı ret hakkını tanımayan tek ülke konumunda olmaya neden hala devam etmektedir?

Editör: Haber Merkezi