Cengiz Aldemir/ANKARA

HDP İzmir Milletvekili Serpil Kemalbay, İzmir Aliağa gemi söküm işçilerinin yaşadığı sorunları meclis genel kurulu'na taşıdı. 

EMNİYET MÜDÜRÜ GREV KIRICILIĞINA SOYUNMUŞ

İzmir Aliağa'da 22 ayrı işletmede işçiler ücretlerinin artırılması, eşit ücret, iş güvenliği ekipmanlarının ve iş kıyafetlerinin iş veren tarafından karşılanması gibi taleplerle greve çıktılarını anımsatan Kemalbay, grevi engellemeye çalışan Aliağa Emniyet Müdürü'ne tepki göstererek, "Gemi söküm işçilerinin grevini buradan selamlıyorum. Patronlar grevi yasaklamak için hukuki yola başvurdular, o yetmedi Aliağa Emniyet Müdürü geldi, patronların yanında grev kırıcılığına soyundu. Buradan ona sesleniyorum: Aliağa Emniyet Müdürü, senin görevin grev kırıcılığı mıdır yoksa o tersanelerde dönen karanlık işlerin, suçluların peşine düşmek midir?"diye sordu.

İKTİDARA: TÜRKİYE BATININ ÇÖPLÜĞÜ MÜ?

Dünyanın hiçbir limanının kabul etmediği çok tehlikeli, asbestli, ağır kimyasallar içeren ve radyoaktif bulaşılı gemilerin Türkiye'ye getirildiğini ve sürekli Aliağa'da gemi sökümü yapılmasının nedenlerini sorgulayan HDP'li Kemalbay, AKP sıralarına dönerek, "Hiç düşündünüz mü? Sözde yerli ve millî hükûmetiniz çıksın ve açıklasın, zehir saçan, asbest, radyoaktivite saçan bu kirli gemilerin yanaştığı İzmir Limanı, Batı'nın çöplüğü müdür? Avrupa'da kurallara uydukları için sermayedarlar, gemi sökümü kârlı olmadığı için Türkiye'yi uygun görüyorlar, Türkiye'de bunlar serbest ve kârlı bulunuyor, o yüzden de Türkiye'deler" sözleriyle tepki gösterdi.

ALİAĞA'DA HER YIL 3-4 İŞ CİNAYETİ YAŞANIYOR

Türkiye'de işçilerin asbest soluyarak radyoaktif bulaşılı atıklarla temas etse de meslek hastalığı takibi yapılmadığı, iş cinayetlerinin cezasız kaldığını vurgulayan HDP'li Kemalbay, "Dünyada en az meslek hastası da Türkiye'de var, bu, patronların başarısı değil bu aslında sosyal güvenlik kurumlarının ve Çalışma Bakanlığının başarısı. Gerçekten, Amerika sermaye sınıfı da Almanya ve diğer Avrupa ülkelerindeki sermayedarlar da Türkiye'yi kıskanıyorlar, onların işçileri öldürme hakları yok. Aliağa Limanı'nda her yıl en az 3-4 işçi iş cinayetinde yaşamını yitiriyor, meslek hastalığını bilmiyoruz. Bu cinayetler sonucunda ne yapılmış diye bakıyoruz, hangi patron ceza almış; böyle bir şey de yok" diye konuştu.

ALİAĞA'DA Kİ DEVLET BASKISINI KINIYORUM

Türkiye'de 2021 yılında en az 2.170 işçi iş cinayetinde yaşamını yitirdiğini, geçtiğimiz hafta İstanbul Güngören'de 4'ü mülteci 5 işçinin yanarak can verdiğini anımsatan Kemalbay, sendikalaşmaya yönelik engellemeleri eleştirerek, "Türkiye devleti işçilerin sağlığını ve haklarını korumadığı gibi, işçilerin kendi kendilerini korumasının da önüne geçiyor; bunun için polisi, jandarmayı işçinin, direnişin karşısına yığıyor. Sendikalaşmak sanki suçmuş gibi polisler bastırıyorlar, sendikal yetki haklarıysa Çalışma Bakanlığından bir türlü gelmiyor. Bu devlet baskısını ve grev kırıcılığını kınıyorum; Aliağa Emniyet Müdürüne de ellerini işçiden çek diyorum. Gemi söküm işçileri yalnız değildir, işçilerin söylediği gibi direne direne kazanacağız!" sözleriyle eleştirdi.

VARLIKLAR HALK İÇİN SEFERBER EDİLMELİ

AKP-MHP faşist bloğunun işçi sınıfı örgütlenmesinin önündeki engellerin kaldırması, sermayenin güvencesiz ve işsizlik ücretlerini düşürme  politikalardan bir an önce vazgeçilmesi gerektiğini vurgulayan HDP'li Kemalbay, "Ücretleri düşürecek, ihracatı yükseltme politikalarına son verilmesi ve Türkiye'nin ucuz emek cenneti olmasının önüne geçilmesi gerekiyor. İnsana yakışır çalışma koşulları bir haktır; her yurttaş ya bir işe, dolayısıyla gelire ya da gelir güvencesine erişebilmelidir. Bunu serveti vergilendirerek sağlayabiliriz; az kazanandan az, çok kazanandan çok vergi almalıyız. Varlıklarımız, gelirlerimiz bir avuç sermayedar için değil, halk için seferber edilebilir. Bunun önünde tek engel sermaye sınıfının hizmetkârlığını yapan iktidarlardır" değerlendirmesinde bulundu.

GENÇLERE GÜVENCELİ İŞ OLANAKLARI YARATILIR

Üretim ve paylaşım düzenini halkçı bir anlayışla yeniden dizayn edilmesi gerektiğini söyleyen Kemalbay, sermaye sınıfına, savaşa ve çatışmaya aktarılan toplumsal kaynakları, ekoloji dostu ve üretkenliği yüksek alanlara yönlendirilmesi önerisinde bulundu. Gençlerin üretime katılabilmeleri için çok yönlü politeknik üretime  yöneltilebileceğini söyleyen Kemalbay, "Okullardan mezun olan gençleri yapayalnız bırakan, piyasa cehennemine atan politikalar yerine güvenceli iş ve gelir olanakları yaratabiliriz" önerisinde bulundu.

ELEKTRİK VE DOĞALGAZ  KAMULAŞTIRILMALI

Kadınların yaşadığı sorunları da dile getiren Kemalbay, elektrik ve doğalgaz şirketlerinin kamulaştırılması gerektiğini vurgulayarak şöyle konuştu: "Bize göre kreşler, yaşlı, engelli, bakım merkezleri de kamulaştırılmalıdır. Başta kamu kurumları olmak üzere iş yerlerinde toplumsal cinsiyet eşitlikçi istihdam politikaları hayata geçirilmelidir. LGBT+'lara ayrımcılık ve nefret söyleminden vazgeçilmesi gerekiyor. Kanun tekliflerimizi tabii ki bu Hükûmet değerlendirmiyor, dikkate almıyor ancak biz halkımızla bunları paylaşmaya devam edeceğiz. Her haneye 250 kilovatsaat elektrik bedava olması bize göre bir insan hakkıdır. Türkiye büyük bir ekonomidir, bunu sağlayabilir. Türkiye ekonomisi için bu bir lüks değildir. Temel ihtiyaçların faturaları ödenemediğinde hizmetler asla kesilmemelidir. Eğitim, sağlık, barınma, elektrik, su, doğalgaz ve ısınma giderleri, internet gibi hizmetler insan hakkıdır hiçbir koşulda halkımız bu hizmetlere erişimden mahrum edilemez. Elektrik ve doğal gaz üretim ve dağıtım şirketleri kamulaştırılmalıdır. Elbette ki bunu yapabilmemiz için önce AKP-MHP faşist blokundan kurtulmamız gerekiyor."

Editör: Haber Merkezi