Cengiz Aldemir/ANKARA- Meclis İnsan Hakları İnceleme Komisyonu'na dilekçe veren HDP İzmir Milletvekili Serpil Kemalbay, uluslararası mevzuatın, özgürlüğünden yoksun bırakılan kişilerin yaşam hakkı konusunda devletlere pozitif yükümlülükler yüklediğini anımsattı. 

1333 HASTA MAHPUS RİSK ALTINDA

İnsan Hakları Derneği Hapishane Komisyonu’nun 2019 yılında yayınlamış olduğu raporunda Türkiye cezaevlerinde aralarında Adli Tıp Kurumu(ATK)nun “Cezaevinde Kalamaz” raporu verdiği ve engelli tutsakların da olduğu halen 458’i ağır olmak üzere Bin 333 hasta mahpusun bulunduğunu belirten Kemalbay, "İnsan hakları örgütleri ise “cezaevinde kalamaz” raporuna rağmen cezaevinde hasta ve risk grubundaki tutuklu ve hükümlülerin virüsle birlikte yaşamlarının ciddi risk altında olduğunu vurgulamışlardır" dedi.

CEZAEVLERİNDE ÇİFTE STANDART

Bir yılı aşkın devam eden pandemi sürecinde hasta mahpusların bırakılmamalarının  mevcut riskleri arttırırken, yaşam koşullarını da kötüleşti eşiği uyarısında bulunan Kemalbay, Pandemi süresince adli mahpuslar serbest bırakılırken, politik mahpusların bu olanaktan yararlandırılmayışının büyük bir ayrımcılık olduğuna dikkat çekti.  

ATK: KANSELİ HÜKÜMLÜ TEDAVİ EDİLMELİ  

Konu ile ilgili çarpıcı örnekler paylaşan 

Kemalbay, "27 yıldır İzmir T2 Ceza İnfaz Kurumu’nda müebbet ile hükümlü bulunan 68 yaşındaki hasta mahpus Ahmet Çakal İzmir Katip Çelebi Üniversitesi Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nin 26/05/2021 tarihli kurul Raporunda; Onkoloji ve iç hastalıkları, ‘Mide kanseri nedeniyle kemoterapi planlanan hastanın kemoterapi sürecinde cezasının tehiri uygundur’’ şeklinde olumlu görüş bildirilmiş olmasına rağmen dosyaya kemoterapi ile ilgili olmayan Üroloji Uzm. bir hekim ise. ‘cezasının infazının tehirine gerek bir durum yoktur’ şeklinde görüş bildirmiştir.. Şakran Cezaevi Savcılığı ise farklı görüş nedeniyle dosyanın tekrar bir rapor almak üzere 3. ATK İhtisas Kurulu’na göndermiştir. Adli Tıp Kurumu Başkanlığı,  Adli Tıp 3. İhtisas Kurulu ise 11.06.2021 tarih ve 10674 kararı ile mide kanseri teşhisi konulan Ahmet Çakal’ın ivedilikle onkolojik tedavisinin sağlanması gerektiği, 5275 sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun’un 16/2. Maddesi kapsamında değerlendirildiği, mahpusun 6 ay süre ile ceza infaz tehirinin uygun olduğu bildirmiştir" ifadelerine yer verdi.

ATK RAPORU ACİLEN UYGULANMALIDIR

İzmir Cumhuriyet Başsavcılığı'nın Cezaevi İdaresince pişmanlık ve itirafçılık gibi yaptırımlara olumlu cevap verilmesi durumunda kararın olumlu cevaplandırılacağı, Cezaevi yönetiminin ise Ahmet Çakal’ın yaptırımlara uymadığı gerekçesi ile infazına izin verilmediği  bilgisini paylaşan Kemalbay, komisyona sunduğu dilekçesinde şu bilgilere yer verdi: "Yaşam hakkı siyasi saiklerle pazarlık konusu edilmekte, yaşama karşı onur kırıcı, itirafçılık pazarlığı mahpus Ahmet Çakal’a dayatılmaktadır.

İCS kararının insan hakları ilkelerine, anayasaya, yasalara ve uluslararası sözleşmelere aykırıdır.

Acil bir önlem alınmaması halinde mevcut durumun yaşam hakkı ihlali ile neticelenmesi ihtimali yüksektir. Hasta mahpusların cezaevinde tutulmaları hak ihlali iken bu ihlalin bir insan hakkı ihlali olması ise doğrudan komisyonun görev ve sorumluluğundadır. Mahpusların başta yaşam hakkı olmak üzere sağlık hakkı ihlallerinin giderilmesi için İnsan Hakları İnceleme Komisyonu’nun ivedi bir biçimde harekete geçmesi gerekmektedir.

Tüm bu nedenlerle en kısa sürede söz konusu cezaevi ile doğrudan iletişime geçilerek mahpusun içinde bulunduğu ağır hak ihlalinin sonlandırılması ve ATK Raporu’nun gereğinin yerine getirilmesine yönelik çalışmaların yürütülmesi elzemdir. Meydana gelecek olası bir yaşam hakkı ihlalinin sorumlusu kuşkusuz idare ve yönetim olacaktır. Bu bahisle Komisyona başvuru zarureti hâsıldır. 

Konuya dair gerekli çalışmaların yürütülmesini ve neticeden tarafımın bilgilendirilmesi gereğini ilgilerinize sunarım."

Editör: Haber Merkezi