ASYA YAŞARİKİZ / İZ GAZETE - HDP İzmir Milletvekili Serpil Kemalbay ve HDP üyeleri yoğun emniyet gücü eşliğinde basın açıklaması düzenledi.

Kemalbay yaptığı açıklamada, 'Leyla Güven açlık grevinin 100. gününde, Nasır Yağız 87. gününde, cezaevleri 62. gününde, Strazburg 61. gününde, Sabahat Tuncel 32. gününde, Selma Irmak 32. gününde. Barış ve demokrasi için, tecritin kalkması için açlık grevindeler. Burası Alsancak Türkan Saylan Kültür Merkezi önü. Ben İzmir Milletvekili Serpil Kemalbay olarak buradayım. Abluka ve tecrit altındayım. Burada yapılmak istenen şey, halkın Leyla Güven'e ses vermesinin önünü kesmek. Biz diyoruz ki Leyla Güven yaşasın. Barış ve demokrasiye köprüler kurulsun ve halklarımız yaşam için birilikte yol alabilsin. Demokrasi ve barışın yolu açılsın. Leyla Güven'e buradan selam olsun. Alsancak'tan Leyla Güven'e selam gönderiyoruz. Leyla Güven onurumuzdur. Açlık grevindeki 300 arkadaşımıza buradan selam gönderiyoruz. Direnişlerinin kazanımla sonuçlanması için, müzakere ve barış yolunun açılması için, İmralı'daki tecritin kaldırılarak pratik hukuk devleti normlarına dönülmesi için bizler de bütün bu ablukalara karşı tecriti kaldırmak için mücadelemizi sürdüreceğiz. Tekrar Leyla Güven'e selam göndererek burada eylemimizi sonlandırıyoruz. Leyla Güven sana yürekli mücadele dolu pratiğine selam olsun. Hakkari Milletvekili Leyla Güven onurumuzdur. " dedi. 

Kemalbay'ın bildiri dağıtımı emniyet güçlerince engellendi.

Kıbrıs Şehitleri Caddesinde düzenlenen açıklama sonrası HDP'liler İl Binasında bir basın toplantısı düzenledi. HDP İzmir İl Eşbaşkanı Besriye Tekgür'ün okuduğu basın açıklaması ise şu şekilde;

"Bütün ömrünü hakların özgür eşit ve barış içerisinde yaşamasını adayan Sayın Öcalan'ın uluslararası Komplo ile Türkiye'ye getirilmesinin üzerinden 20 yıl geçmiş bulunmaktadır. O günden itibaren tarihin en ağır tecrit koşulları uygulanan Sayın Öcalan sadece Kürt halkının değil Türkiye ve bütün Ortadoğu halklarının eşit ve demokratik yaşamını esas alan barış mücadelesini o ağır koşullarda bile yürütmeye devam etmiştir. İmralı sisteminin yaratıcıları yüzyıllardır her türlüsü bulaşmış küresel egemenler gelişen bütün demokratik ve eşitlikçi mücadeleleri olmaya çalışan statükoculuk devletlerdir.

Tecrit dediğimiz olgu sadece sayın Öcalan uygulanan bir durum olmaktan çıkıp özellikle 2015 yılında barış ve müzakere süreci sonlandırdıktan sonra bütün topluma uygulanan bir iktidar pratiğine dönüşmüştür. Çünkü bu ülkede savaş ve çatışmayı sürekli büyüten iktidar şunu iyi bilmektedir konuşan bir Öcalan çözümün ve barışın yolunu açan bir Öcalan'dır. Susturulan bir Öcalan derinleşen bir çözümsüzlük tür savaş eşitsizlik ve yükselen faşizmdir.

Öcalan'ın üzerindeki tecritin kaldırılması demek ülkede çözümü tekrar göndermesi demektir. Tecrit uygulamasının bitirilmesi dolayısıyla demokratik bir çözümün önünün açılması için Leyla Güven yol başımızın başlattığı açlık grevi dalga dalga yayılarak onlarca cezaevine Hewler, Galler ve Strazburg'da yüzlerce açlık grevi direnişçisi yolcularımızın katılımıyla devam etmektedir.

Bizlere bugün düşen en büyük görev ise tecridin kırılması için yaşaman her alanını bir mücadele alanına dönüştürmek ve açlık grevlerine en üst düzeyde sahiplenmek olmalıdır. Bu karanlık tablo ve buhar Faşizm koşulları ancak bizlerin örgütlü mücadelesiyle parçalanacaktır. 

Tarih bizlere göstermiştir ki kendi ülkesini faşizm koşullarında yönetim dış politikasını çatışma ve savaşa endekslenmiş hiçbir iktidarın ömrü uzun değildir. Ardında daha büyük yıkımlara bırakmaması için yaşamın her alanında demokratik bir direniş mevsimde dönüştürmek en büyük tarihsel  görevlerimizden biridir.

Ülkeyi boydan boya bir cehenneme çeviren AKP-MHP iktidar bloğunun gir iletilmesi için tarihsel bir eksik olan yerel seçim çalışmaları açlık grevleri etkinlikleri ile beraber belli bir eşgüdüm içinde ilerleyecektir. Unutulmamalıdır ki tecrit kırılmadan bu ülkenin nefes alması mümkün değildir. Kazananlar kendi bekarları için ülkeyi çatışmaya yoksulluğa sessizliğe mahkum edenler değil, demokrasi ve barış yolunda bir adım geri atmayan ve inatla direnen halklarımız olacaktır."